#ödüllü filmler
2009 yılında izleyici ile buluşan, bol ödüllü türk dram filmidir. ailevi sorunları olan ve sürekli insanlarla iletişim kurduğu bir işte çalışan zeynep, aşkı işitme engeli olan onur'da mı bulacaktır?
yönetmen:
ilksen başarır
oyuncular:
mert fırat
saadet ışıl aksoy
lale mansur
ayten uncuoğlu
timur acar
metin coşkun
şebnem köstem
ilksen başarır
oyuncular:
mert fırat
saadet ışıl aksoy
lale mansur
ayten uncuoğlu
timur acar
metin coşkun
şebnem köstem
*antalya altın portakal film festivali (2009) - en iyi film
*yeşilçam ödülleri (2009) - en iyi aktör [mert fırat]
*ankara uluslararası film festivali (2010) - en iyi erkek oyuncu [mert fırat]
*kıbrıs uluslararası film festivali (2010) - en iyi uzun metraj film
*sadri alışık tiyatro ve sinema ödülleri (2010) - en iyi aktör [mert fırat]
film toplam 9 ödüle sahiptir.
*yeşilçam ödülleri (2009) - en iyi aktör [mert fırat]
*ankara uluslararası film festivali (2010) - en iyi erkek oyuncu [mert fırat]
*kıbrıs uluslararası film festivali (2010) - en iyi uzun metraj film
*sadri alışık tiyatro ve sinema ödülleri (2010) - en iyi aktör [mert fırat]
film toplam 9 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ermolettin" tarafından 28.08.2021 22:26 tarihinde açılmıştır.
1.
bu filmde bir louis aragon şiirinden çok güzel bir kısım okunuyordu. şiirin tamamını paylaşmak istedim. ayrıca filmi de çok severim. aşkı bambaşka bi durum üstünden anlatması ve klişe olmaması benim hoşuma gitmişti. durup durup yeniden ve yeniden izlenesi..
sana büyük bir sır söyleyeceğim zaman sensin
zaman kadındır ister ki
hep okşansın diz çökülsün hep
dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına
bir taranmış
bir upuzun saç gibi zaman
soluğun buğulandırıp sildiği ayna gibi
zaman sensin uyuyan sen şafakta ben uykusuz seni beklerken
sensin gırtlağıma dalan bir bıçak gibi
ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın
bu durdurulmuş zamanın işkencesi mavi çanaklarda kan gibi
bu göz susuzluğundan sen yürürken odada
bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
daha beter seni kaçak
seni yabancı bilmekten
aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
tanrım ne ağırdır sözcükler asıl demek istediğim bu
hazzın ötesinde sevgim hiçbir zararın erişemeyeceği yerde bugün sevgim
sen ki benim saat-şakağımda vurursun
boğulurum soluk alıp vermesen
tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın
sana büyük bir sır söyleyeceğim her söz
dudağımda bir dilenen zavallı
acınacak birşey ellerin için kararan birşey bakışının altında
işte bu yüzdendir sık sık seni seviyorum deyişim
boynuna takabileceğin bir tümcenin o parlakca kalp kristali
kaba konuşmamdan gücenme benim bu konuşma
ateşte şu tatsız cızırtıyı çıkaran sudur o kadar
sana büyük bir sır söyleyeceğim bilmem ben
sana benzeyen zamandan söz açmayı
bilmem senden söz açmayı bilir görünürüm
tıpkı uzun bir süre garda
el sallayanlar gibi gittikten sonra trenler
bilekleri sönerken yeni ağırlığından gözyaşlarının
sana büyük bir sır söyleyeceğim korkuyorum senden
korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri
el kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden
sana büyük bir sır söyleyeceğim kapat kapıları
ölmek daha kolaydır sevmekten
bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
sevgilim.
sana büyük bir sır söyleyeceğim zaman sensin
zaman kadındır ister ki
hep okşansın diz çökülsün hep
dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına
bir taranmış
bir upuzun saç gibi zaman
soluğun buğulandırıp sildiği ayna gibi
zaman sensin uyuyan sen şafakta ben uykusuz seni beklerken
sensin gırtlağıma dalan bir bıçak gibi
ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın
bu durdurulmuş zamanın işkencesi mavi çanaklarda kan gibi
bu göz susuzluğundan sen yürürken odada
bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
daha beter seni kaçak
seni yabancı bilmekten
aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
tanrım ne ağırdır sözcükler asıl demek istediğim bu
hazzın ötesinde sevgim hiçbir zararın erişemeyeceği yerde bugün sevgim
sen ki benim saat-şakağımda vurursun
boğulurum soluk alıp vermesen
tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın
sana büyük bir sır söyleyeceğim her söz
dudağımda bir dilenen zavallı
acınacak birşey ellerin için kararan birşey bakışının altında
işte bu yüzdendir sık sık seni seviyorum deyişim
boynuna takabileceğin bir tümcenin o parlakca kalp kristali
kaba konuşmamdan gücenme benim bu konuşma
ateşte şu tatsız cızırtıyı çıkaran sudur o kadar
sana büyük bir sır söyleyeceğim bilmem ben
sana benzeyen zamandan söz açmayı
bilmem senden söz açmayı bilir görünürüm
tıpkı uzun bir süre garda
el sallayanlar gibi gittikten sonra trenler
bilekleri sönerken yeni ağırlığından gözyaşlarının
sana büyük bir sır söyleyeceğim korkuyorum senden
korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri
el kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden
sana büyük bir sır söyleyeceğim kapat kapıları
ölmek daha kolaydır sevmekten
bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
sevgilim.
devamını gör...