tez yazmak

tezin başına oturmak ve yazmaya başlamak başlı başına bir olaydır. çeşitli acayip aktiviteler sayesinde yazmaya başlanamaz önce. işte ne bileyim;
-gidem de kafa sözlükte tanım girem,
-gidem de kendime kahve yapam,
-sitelerdeki indirimlere bakam,
-odamı silem,
gibi pek çok aktivite sonrasında güç bela tez dosyasını açarsınız. hele ki literatür bölümünü yazıyorsanız, işte o zaman geçmiş olsun. 10 tane makaleye göz atar, bu 10 makaleden yalnızca iki satır yazabilirsiniz. günün sonunda "ulan ne çalıştım be" hissi oluşsa da hepi topu 2 paragraf yazmışsınızdır.
ayrıca merak etmeyin, bu dikkat dağınıklığının acayip havali bir adı var: procrastination
cümle içinde kullanalım: offf acayip procrastination oldum şu an.

bunaltan, kaçmak için:
evde ne kadar temizlik tamir bakım düzeltme işi varsa yaptıran,
sözlükte onlarca entry yazdıran,
küçüklüğünde sana bisikletini bir tur vermeyen kıl arkadaşı filan düşündüren hadisedir.

gecenin ilerleyen saatlerinde bir kaç paragraf yazılır, yatılır.

hızla yazmak, çabuk yazmak.

birbirimizi kandırmayalım, başlığın adı: yazmamaktır.

zamanında bilmediğim konuda bile ** tez yazdığım, bıktığım, bittiğim durum.

yazdıklarını bir kaç gün sonra okuduğunda “offf ben burada ne saçmalamışım ya! bunu niye yazmışım ki?” gibi cümleler kurduran, sanki durduk yerde o kayıtlı cümlelere güncelleme gelmiş de sizin hiç haberiniz olmamış hissi veren eylem.

yüksek lisans tezini örneklemek istedim. allaaaaaahhhh doktora tezini yazana sabır versin, cennetine alsın. * sağol knk ben almayayım.

şahsen, yazamamak kısmındayım. ve tamamen saldım. yazmayacağım.
1 yıl şehir dışı derslere git gel, sabah 06.00'lara kadar ödev, sunum yetiştir. yola çık 3 saat direksiyon salla saat 09.00'da o ödevi sun. her gün okulda (işimde) hayalet gibi gez, öğlen yemeklerine katılma o vakti uyumak için bir köşe araştırmakla geçir bilmem ne. vücut dengem bozuldu; ben, ben olmaktan çıktım.
nihayet dersler bitmiş, tez vakti gelmişti. ama o bitmişlikle başlayamadım ey ahali. başlayamayınca da bir türlü başlama zamanı gelemedi. o kadar yorulmuştum ki başlasam, işimle bir arada yine aynı şeyleri yaşayacaktım. resmen korktum ve bir türlü başlamak istemedim.
tezin yanında 2 yayın şartı vardı mezuniyet için. yayın şartı kalktı.
covid nedeniyle 1 dönem dondurma hakkı geldi, kullandım.
covid nedeniyle 1 dönem kadar da ek süre geldi, onu da kullandım.
evren, benim o teze başlamam için daha hangi mesajı gönderir bilmiyorum. okul işlerim çok yoğun ve yorucu geçiyor. tez benim için gerçekten zor bir şey değil. ama ömrümden 1 yılımı çürütme gücünü kendimde bulamıyorum.
diyorum bazen kendime: sanki öğretmenlik çok mu rahattı da bir de buna giriştin. hani rahat da yok ki battığı yerden çıkarasın. nasıl bir kıç kaşınmasıysa artık.
hep kafada duruyor. saldım, yapmayacağım desem de duruyor. psikoloji bozuyor. lanet girsin.

şu an yapmakta/yapamamakta olduğum eylemdir.
biraz ara verdim mi bilgisayarın başına geçemiyorum. tam bir şey oluyor gaza geliyorum sonra başka iş çıkıyor. sürekli aklımda ama bir türlü odaklanıp da yazamıyorum. bir de hem çalışıp hem tez yazmaya çalışmak ölümdür.

tezinizi word ile yazıyorsanız, word seviyenizi arşa çıkaran hadisedir. ayrıca tez şablonunu sürekli değiştiren bir üniversitede iseniz zorluğu 2 kat daha artmaktadır. bir de danışman faktörü es geçilmemesi gereken bir unsurdur. tez yazmakta olan arkadaşlar varsa deneyimlerimi paylaşabilirim.

son 6 aydır mental olarak hazırlanmaya çalışıyorum.

yarabbim ne saçma şey tez yazmak ya. hocalar da inatla saçma bir şekilde yardım etmiyor. tez konum '' okul öncesi çocuklarında davranış bozuklukları'' geniş bir başlık ve bir çok şey yazılabilir diye seçtik. kaynak olarak kullandığım bir doktora tezinde geçen cümleleri alıntılayıp kendi tezime yazıyorum, fakat bazı cümlelerin sonundaki kaynakları örn: (erikson,1999) kaynağın kendisini bulamadığım için aktaran kullanmamalıymışım. neden? çok saçma l*n tez bu o da birinden aldı öbürü de birinden derken kaynağın kendisi kim bilir nerede. acilen tez yazmak konusunda kriterler değiştirilmeli. valla insanı geliştiren bir şeyde değil tez yazmak.

kafayı sıyırmamla sonuçlanacak süreçtir. hayata odaklanamıyorum resmen. biraz keyif alsam hemen ne yapıyorsun tezini yazman gerek diye kendime yükleniyorum. (bkz: doktora tezi yazmak) mayıs sonunda ikinci tez izleme komite toplantım var. yolunda gider mi her şey bilemiyorum.

tez yazılması gereken şey. iki yıl ruhum daralmıştı ne yazıcam, nasıl yazıcam diye. ama başına oturunca yazılıyor gerçekten. allah'a şükür çok işime sinen bir tez çıktı ortaya. ama en önemli şey şu; ne yapacağınız hakkında hiçbir fikriniz yoksa bile oturup sayfa biçimini düzenleyin, başlık yazın, taslak oluşturun, kaynak biriktirin; yani tezinizle ilgili bir şeylerle meşgul olun bir şekilde. işte o zaman mutlaka bir şeyler çıkıyor ortaya. ama yatağınızda uzanıp "of nabıcam bu tezi" diye düşürseniz hiçbir şey olmuyor. bilgisayara geçip boş sayfaya bön bön bakmanızın bile nasıl yararlı olduğuna inanamazsınız.

bilgiyasarım dandik olduğu için kaynak araştırma sürecinde çok fazla sekme açınca kasıyordu. benzer problemi olanlar için hayatımı kurtaran şu eklentiyi tavsiye ederim. 20 tane sekme açsanız da bunları tek sekmede toplayabilir, gruplayabilirsiniz. ayrıca bilgisayarı kapatıp açtığınızda da sekmeler kaybolmuyor. benim çok işime yaramıştı.

ayrıca ekşi sözlük'teki "az kişinin bildiği muhteşem web siteleri" başlığında "tez, makale, kaynak" gibi kelimeleri aratarak yine müthiş işinize yarayacak siteler bulabilirsiniz. bu arada ekşi sözlük'te başlık içinde kelime araması yapabilmek için üye olmanız şart diye biliyorum. hesabınız yoksa bile öylesine bir çaylak hesabı açarak başlık içi arama yapın mutlaka. kolay gelsin...

phd özelinde türkiye şartlarında yapması gerçekten zor olan şey. zor derken tabi kastettiğim şey, phd'nin zorluğundan ziyade bizim akademimiz ve içinde barınan torpilli totoşların yetersiz olmaları.

boş vaktinizde yök tez yazın google'a girin bakın orada yapılan tezlere. bilmiyorum ama adım gibi eminim yök gibi işlevsiz bir kurum sayı ve istatistiklerle övünüyordur... ''bizde şu kadar tez var bla bla'' gibisinden. özellikle sosyal bilimler alanında papia tuvalet kağıdı seviyesinde tezlerle dolu yök veritabanı. açın bakın bana hak verirsiniz.

ha tüm her şeye rağmen, tez yazabilen varsa da kendisine tavsiyem tezini bildiği yabancı dilde yazması şeklinde olacaktır.

ney ? yabancı dilim çok iyi değil mi duydum ben ? aa doğru skjdhg burası türkiye. yabancı dil bilmeden tez yazıp akademisyen olunan 3. dünya ülkesi.

''yav sen de çok gömüyosun kardeşim biraz da bardağın dolu tarafı'' edebiyatı yapacak adama yök veritabanından çükomastik bir tez hediye ediyorum. arkadaşım; pardon ama sen akademisyensin. akademisyen olup dil bilmemek ne türden bir kifayetsizlik ? bence kifayetsizlik levelı direkt 666. hell seviye diablo baal falan... ben bizim ülkedeki bu yarı cahil bakış açısına tavım. adam ben kaç yaşıma geldim neden hala ikinci dil öğrenemedim diye dizini döveceği yerde dil bilmemeyi sükse malzemesi olarak görüyor daha da kötüsü övünebiliyor.

türk üniversitelerinden önümüzdeki 50 yıl boyunca (o da en iyi ihtimalle) böyle dünya çapında çığır açacak bir bok beklemeyin.

ben tükürdüğümü yalamaya hazırım. umarım gerçekten hepimizi şok edecek bilimsel atılımlar yapılabilir. ama öyle bir şeyin hiçbir zaman olmayacağını sen de (dil bilmeyen akademisyencik) ben de çok iyi biliyoruz.

haydin arrivederci. tez yazmak istiyorsanız dil dil dil şu sayacağım dillerden en az birini iyi seviyede bilmelisiniz... ingilizce almanca fransızca ispanyolca rusça arapça çince... bunlardan en az ikisini bilmeyen adam kalkıp da bana akademisyenim ben demesin.

geride bıraktığımız akademik yılın sonu itibariyle kurtulduğum kanser edici süreç.

wuhuuuuuu.

çabuk yazmak.

isminin aksine genellikle tez bir şekilde yazılamayan süreçtir.
buradan yök'e seslenip adının antitez olarak değiştirilmesini teklif ediyorum.
kabul edenler... etmeyenler... kabul edilmemiştir.

zor bir süreç ve bittiginde dahi uzun süre gözlerde sıkıntı, ışığa karşı hassasiyet ve uykusuzluk devam ediyor. bu süreçte olanlara kolaylık diliyorum.

akademik hayatımın 2 yılını yemiş, koronavirüs dolayısıyla biraz ertelenmiş, prototip yaparız* case study bile çıkar* gazlamaları ile başlanmış bir ömür törpüsüdür. saçlarımın beyazlama sebebidir.
ancak sonu varmış arkadaşlar. sonunu gördüğüm için çok mutlu olmakla birlikte üzerine doktora yapıp kendime aynı çileleri tekrar çektirmeyi düşünmekteyim*
biri beni durdursun.

ne kadar odaklansam da olmayan, 2 cümle atıf yapıp dinlenme sürecine geçtiğim, staj zorunluluğu olan 4 yıllık bölümde niye mezuniyet tezi yazıyoruz ki diye düşündüğüm, bir türlü yazamadığım ömrümden ömür götüren hede.