beğenmediğimiz gurbetçilerin doları 9'un altında tutması

kimi zaman harcama özgürlüğü kıskanılan kimi zaman yersiz bir şekilde üst perdeden yaptıkları cahilce konuşmalarından iğrenilen gurbetçilerin kabul etsek de etmesek de ülkeye her yıl en az 3-4 milyar dolar döviz bırakması sonucu bu yaz döneminde doları 9 seviyesinin altında kalmasında büyük paylarının olmasıdır. bu yıl ülkeye gelen gurbetçi sayısı 971,000'den fazla ve genellikle türkiye'yi tercih eden vasat yabancı tursitten tam 10 kat daha fazla para harcıyorlar. vasat turist derken hakikaten turizm sektörünün içler acısı durumunu resmeden bir profile sahipler. ingiltere'den 2 haftalık tatil için herşey dahil 300 sterlin ödeyen, genellikle eğitim seviyesi bizim gurbetçiler ile aynı olan insanlar ve ingilizce konuşan kişi hayranlığımız kontenjanından türkiye'de kendilerine tüm kapılar "yes sir" şeklinde açılıyor.

beni artık gram alakadar etmeyen noktadır.
beğenmediğimiz gurbetçilerin burada yaptıkları harcamalar g.tüne girsin.
doların 9 olma sebebi iktidarı ayakta tutmaya katkı sağladıktan sonra, doları 9 altında tutmaya incir çekirdeği hacmini doldurmayacak katkıyı neyleyeyim ben. hatta olaylar rakamları da aştı. artık psikolojik olarak biza yaptıkları (hepsini kastetmiyorum tabii ki) her hareket, hakaret niteliğini almaya başladı gözümüzün içine baka baka söyledikleri şeyler safsata ve alaya almadan öte değildir. olay artık başka boyutta
. başımıza sarılan iktidar yüzünden oluşan kutuplaşma bunlar. ne kadar direndiysek de artık kalmadı irademiz ve ülkemizin insanları kutuplaşmalara uğradı.
yani bipmişim onların 3-4 milyar dolar/euro dövizlik katkılarını. huzur istiyorum ben ülkemde. nefes aşmak istiyorum ben. hemen hemen her ülkenin gençleri gibi geleceğimde umutlar görmek istiyorum.. bunu engellemeye ufacık ya da büyük kim katkı sağlıyor ise ağzını burnunu kırıp eline vermek istemekten başka isteğim kalmadı.
ne diyordum? hah: g.tüne girsin onların burada bıraktığı dolar/eurolar.

genellikle kendi ülkemizin bir kısmını aşağılamak yada belirli bir bölgesinde yaşayanları ti'ye almak genlerimize işlenmiş gibi. buna karşın yabancılara çok ilginç bir şekilde hayranlık duymamız eziklik olsa gerek. sanırım bu işin temelinde yine cehalet yatıyor. aklı başında hiç kimse alsın parasını bir yerine soksun şeklinde açıklama yapmaz. dükkanımıza bir müşteri geliyor ve her ne kadar itici olsada al paranı sok bir yerine bir daha buraya gelme ben huzur istiyorum diyemezsin. evde çalışan, para getiren tek kişiye al paranı sok bir yerine ben huzur istiyorum diyemezsin. acından ölürsün. boş konuşmalar bunlar.

acımdan ölür müyüm?

dostum bu zihniyet bizi yıllardır bitirdi, sen neresinden kurtardın onu de hele?
eve para getiren tek kişiye eyvallah etmeyeceksem gider köpek gibi çalışırım. bu beni hem sorumluluk sahibi hem daha üretken birisi yapar.

acımızdan ölürmüşüz. ben diyorum ki "incir çekirdeği hacmi kadar katkısı yok bu enflasyonda" o ise "eve tek ekmek getiren" bilmem ne. bu eve ekmek getiren halktır. her seferinde soyan ise devlettir. bu ayrı bir konu bir kere.
gurbetçilerle tekrar dönecek olursak, gurbetçiler bu derecedeki bir enflasyonda katkı sağlamayı bırak, sosyolojik anlamda hasar vermekte. oyları ile de bu hükümete katkı sağlamakta. insanlar birbirine düşüyor. nefret artıyor.
ayrıca kime hayranlık duymamdan bahsediyorsun arkadaşım? şaka mı yapıyorsun? ben burada gurbetçileri(istisnalar hariç) konuşuyorum sen bana yabancılara olan hayranlıktan dem vuryorsun. velev ki yabancılara hayranlık duyuyorum. ee? burnumuzun ucu tezekten çıkmıyor ama hala havada. çok mu hayranlık duyacak yanımız var. ne sosyolojik ne akademik, ne ekonomik; hayranlık duyacak bir şeyimiz kalmadı. ne zaman ki elindeki ezberlediği kağıdı kenara koyup önce yazılanları okuyan ve ezberlediği şeylerin dışında fikrini beyan etmeyi başaran bir toplum olacağız, o zaman burnumuzun ucundaki problemleri objektif görüp refaha kavuşacağız.