hz. muhammed ile medine'deki son yahudi kabilesi(beni kurayza) arasında geçen gaza. medine'de 3 yahudi kabilesi vardı, biri beni kurayza, biri sanırsam beni nadir, diğeri de en fenası beni kaynuka kabilesi idi. beni nadir ve beni kaynuka kabileleri yine sanırsam kendilerine hiçbir zarar verilmeden buralardan sürülmüşlerdi. ve medine'de son yahudi kabilesi, beni kurayza kabilesi kalmıştı.

yıl 627. beni kurayza yahudileri, hz. muhammed ile bir anlaşma imzaladılar. bu anlaşmaya göre onlar, o dönem çıkacak olan hendek muharebesi'nde müslümanlarla birlikte medine'yi koruyacaklardı.

ama bunu yapmadılar, anlaşmayı bozdular, savaşın en önemli kısımlarında müşriklerle iş birliği yaptılar. bu arada müşrik ordusunun komutanı ebu süfyan'dı ki bu olaydan sanırsam 3 yıl sonra müslüman olacaktı.

hz. muhammed, yahudiler için barış heyeti gönderdi. onlar da bu heyete hakaret ettiler. şöyle dediler:

resûlullah da kim? muhammed ile aramızda ahit ya da akd yoktur!

ve olayı daha da abartıp hz. muhammed için ağır sözler söylediler.
(kaynak: müslim)

beni kurayza yahudileri, artık feci bir şekilde sapıtmışlardı. belki de hendek muharebesini müşriklerin kazanacağını sandıkları için böyle yapmışlardı. medine üzerine baskınlar yapıp, aileleri, çocuk demeden kılıçtan geçirmeye çalıştılar. düşman ordusunda 10.000 savaşçı ve 600 de atlı vardı. fakat buna rağmen ağır bir yenilgiye uğradılar. ve geri çekildiler. bunu gören kurayzaoğulları, hayal kırıklığına uğrayıp sağlam kalelerine çekildiler. artık müslümanların saldırmasından korkar olmuşlardı.

müslümanlar, medine'ye daha yeni dönmüşlerdi. hz. cebrail, hz. muhammed'e şu emri getirdi:

yâ muhammed! yüce allah, sana, benî kurayza üzerine yürümeni emretmektedir!
(kaynak: ibn hişam)

hz. muhammed bu sırada temizliğini yeni yapmıştı. silahını da yeni çıkarmıştı. fakat hemen hz. bilâl'i çağırıp, bütün müslümanlara şöyle duyurmasını emretti:

işiten ve allah'ın emrine itaat edenler, ikindi namazını benî kurayza yurdunda kılsınlar!
(kaynak: ibn hişam, ibn sa'd)

bu daveti duyan müslümanlar hemen toplandı. hz. muhammed, sancağı hz. ali'ye teslim etti. ve onu ordudan önce yola çıkardı. abdullah bin ümmü mektum'u ise, medine'de yerine imam olarak bıraktı.

islam ordusunda 3.000 kişi vardı. bunların 36'sını süvariler oluşturuyordu. hz. ali ordudan önce yola çıkarıldı, dolayısıyla kurayzaoğullarının kalesine yaklaştı. ve sancağı da kalenin dibine bıraktı. bu zaman yahudiler bazı kötü sözler sarfettiler. hz. muhammed hakkında ağır sözler ediyorlar, boş-boş ve saygısızca konuşuyorlardı. hz. ali onların kötü sözlerini duymuştu. sancağı bir başka sahabeye teslim edip geri döndü. çünkü hz. muhammed'in bu sözleri duyup üzülmesini istemiyordu. yolda hz. muhammed'i karşıladı ve şöyle dedi:

yâ resûlullah! şu edepsiz adamların yakınına kadar varmasan olmaz mı?

resullah şöyle sordu:

neden?

hz. ali, sebebini söylemeye utanıp sustu. hz. muhammed şöyle buyurdu:

herhalde, sen onlardan beni üzecek birtakım sözler işitmişsindir.

hz. ali şöyle dedi:

evet ya resulullah...

bunun üzerine hz. muhammed şöyle buyurdu:

mûsa peygamber, bundan daha ağırıyla karşılaşmıştı. daha çok üzülmüştü! git! o allah düşmanları beni görecek olurlarsa, söylemiş oldukları çirkin sözlerden hiçbirini söyleyemeyeceklerdir!
(kaynak: ibn sa'd)

hz. muhammed, mücahitlerle birlikte kalenin dibine vardı. yahudilerin ileri gelenlerinin adlarını teker-teker anarak, onlara şöyle seslendi:

ey allah'ın gazabına uğrayarak maymuna çevrilmiş olanların kardeşleri! allah sizi hor, hakir kıldı mı ve belâsını, cezasını üzerinize indirdi mi? demek siz, bana kötü söz söylediniz! öyle mi?

yahudilerin ileri gelenleri, feci bir şekilde korkmuşlardı. şöyle dediler:

yâ ebâ'l-kasım! sen kesinlikle sözünü bilmezlerden değildin! mûsa'ya indirilmiş olan tevrat'a yemin ederiz ki biz sana hiçbir kötü söz etmedik.
(kaynak: ibn hişam)

yahudiler islam ordusunu iyi karşılamadılar, söylenmeyecek lâflar ettiler. bunun üzerine hz. muhammed, evvelâ mücahitlere onları oka tutmalarını emretti. mücahitler onların üzerine ok yağdırdılar. kurayzaoğulları da müslümanlara çok ağır bir şekilde ok yağdırdılar. münafıklar bu dönemde kurayzaoğullarına gizlice şu haberi göndermişlerdi:

sizler teslim olmayın! "medine'den çıkıp gidin" deseler de gitmeyin! onların istediklerini kabul etmeyip çarpışmayı sürdürürseniz eğer, biz de size hem can hem de silahlarımızla yardım edeceğiz. buna söz veriyoruz.

hz. muhammed ne olursa olsun muharasayı kaldırmıyor, güzel konuşmalar yapıyordu. beni kurayza yahudileri sıkılmaya başlamışlardı. münafıklardan da yardım gelmemişti, bu sebepten hayal kırıklığına uğramışlardı. çok korkuyorlardı. bu sebepten görüşme isteğinde bulundular. hz. muhammed kabul etti. hz. muhammed ile konuşması için nebbâş bin kays'ı gönderdiler.

o şöyle dedi:

yâ muhammed! benî nadîr yahudilerinin teslim oldukları gibi kanımızı dökme; malımız ve silahlarımız senin olsunlar! kadınlarımız ve çocuklarımızı alıp memleketinden çıkıp gidelim. her cins silah hariç, her aile için bir devenin taşıyabileceği gerekli eşyayı götürmemize izin ver!

hz. muhammed şöyle buyurdu:

hayır! bu teklifi kabul edemem!

nebbâş ikinci teklifi yaptı:

öyleyse kanımızı bize bağışla. sadece kadın ve çocuklarımızı alıp öyle gidelim. malları olduğu gibi bırakalım!

hz. muhammed şöyle buyurdu:

hayır! kayıtsız şartsız, benim hükmüme itaat edip de teslim olmaktan başka hiçbir çareniz yoktur!

nebbâş perişan bir halde geri döner ve olan-biteni aynen anlatır. onların reislerinden olan ka'b bin esed her şeyi anlar ve şöyle der:

ey yahudi topluluğu! görüyorsunuz ki biz bir felâketle karşı karşıyayız. şimdi, size 3 ayrı teklifim vardır. onlardan istediğinizi kabul edin.

beni kurayza yahudileri merakla şöyle sordular:

nedir o tekliflerin?

ka'b şöyle dedi:

ilk teklifim: şu adama tâbi olup peygamberliğini kabul edelim! vallahi onun allah tarafından gönderilmiş, kitabımızda sıfatlarını yazılı bulduğumuz peygamber olduğu artık sizce de malumdur! eğer ona iman edersek, kanlarımız da, mallarımız da, çoluk çocuğumuz da kurtulur! ona araplara karşı duyduğumuz kıskançlık ve onun israiloğullarından gelen bir peygamber olmayışı sebebiyle tâbi olmayız! halbuki bu, allah'ın bileceği bir iştir!

ibn hıraş'ın yanınıza geldiği zaman size söylediği şeyleri hatırlar mısınız? o, "ben, şam gibi her türlü yiyeceği, içeceği bol olan bir yeri terk edip su kırbacı, hurma ve arpadan başka bir şeyi bulunmayan bir yere geldim" demişti. "bununla neyi kastetmek istiyorsun?" diye sorulunca da, o, "mekke'den bir peygamber çıkacak. o zaman eğer sağ olursam ona tâbi olacak ve yardım edeceğim. eğer benden sonra gelirse, ona karşı hile ve aldatma yoluna başvurmaktan sakınınız! ona tâbi olup dostları ve yardımcıları olunuz" dememiş miydi?


yahudiler şöyle dediler:

hayır.. biz, bizden başkasına tâbi olmayız! biz, kitap sahibi bir cemaatiz!

kimse bu teklife yanaşmayınca, ikinci teklifini yaptı:

o halde ikinci teklifim şudur: geliniz, çocuklarımızı ve kadınlarımızı öldürelim! ta ki arkamızda herhangi bir ağırlık kalmamış olsun. sonra da kılıçlarımızı sıyıralım ve muhammed ile ashabının üzeirne yürüyelim! allah, onunla aramızda kesin hükmünü verinceye kadar çarpışalım. ölürsek, zaten arkamızda bıraktığımız bir nesil yok; şayet galip gelirsek, yeniden evlenir, evlatlar yetiştiririz!

kurayzaoğulları bu teklifi de uygun görmeyince üçüncü teklifini yaptı.

size üçüncü teklfim şudur: bu gece sebt (cumartesi) gecesidir. bu gece, muhammed ve ashabı, bizim kendilerine karşı herhangi bir harekette bulunmayacağımızdan emin ve gafil bulunabilirler. o halde hemen kalelerimizden aşağı inelim. onları ansızın vurabiliriz!

kurayzaoğulları şöyle dediler:

biz, sebt günü çalışma yasağını nasıl bozabiliriz? bizden önce, sebt (cumartesi) gününe hürmetsizliklerinden dolayı maymun ve domuzlara çevrilen belli kimseler hariç, hiç kimsenin ihdas etmediği bir şeyi biz nasıl ihdas edebiliriz?

bunun üzerine ka'b şunu söyledi:

içinizden hiç kimse, doğduğundan şu âna kadar. bu gece dahi tedbirli ve doğru görüşlü olarak gününü geçirmemiştir!
(kaynak: ibn hişam)

ben bu sözü ilk okuduğumda gülmüştüm. çünkü yani adam diyor ki, oğlum biz ölecez, sizin derdiniz cumartesi mi. adam haklı yani :d

daha sonra aralarında düzensizlik oluştu. kavga ettiler. kadınlar ve çocuklar da ağlaşıyorlardı. buna dayanamayıp çok pişman oldular.

bu zaman, iki kardeş sa'lebe ile esid bin sa'ye geldiler ve şöyle dediler:

ey kurayzaoğulları! vallahi siz gayet iyi bilirsiniz ki, muhammed, allah'ın resûlüdür. onun vasıflarını bize hem kendi âlimlerimiz ve hem de benî nadîr âlimleri söylediler. onlardan biri de, hepimizin çok sevdiği ibni heyyiban'dı. o, öleceği sırada, bu peygamberin sıfatlarını bize haber vermişti.

beni kurayza yahudileri şöyle dediler:

hayır! bu, o gelecek peygamber değildir!

fakat bu kardeşler yollarından dönmediler ve inançlarını korkusuzca tekrarladılar. şöyle dediler:

vallahi. bu gelecek olan o peygamberin sıfatındandır! allah'tan korkunuz da, ona iman ediniz!
(kaynak: ibn hacer)

ve bu iki kardeş ve amcalarının oğlu esed bin ubeyd kaleden inip müslüman oldular.
(kaynak: ibn hişam)

artık 25 gecedir muhasara devam etmekteydi. yahudiler başka bir çarelerinin olmadığını anlayıp teslim oldular. ve haklarında hüküm vermesi için hz. muhammed'den bir hakem tayin etmesini istediler. hz. muhammed şöyle buyurdu:

ashabımdan istediğinizi hakem seçiniz!

kurayzaoğulları şöyle dediler:

biz, sa'd bin muaz'ın vereceği hükme göre teslim oluruz.

hz. muhammed şöyle buyurdu:

pekâlâ! sa'd bin muaz'ın hükmüne göre teslim olunuz.
(kaynak: ibn hişam)

hz. sa'd bin muaz, hendek muharebesinde yaralanmıştı. evsli müslümanlar, onu alıp hz. muhammed'in yanına getirdiler. hz. muhammed şöyle buyurdu:

ey sa'd! bunlar, senin hükmüne göre teslim olmayı kabul ettiler. haydi, onlar hakkındaki hükmünü bana açıkla!

hz. sa'd şöyle dedi:

ya resulullah! ben iyi bilirim ki allah, sana, onlara yapacağın muamele hakkında bir emir vermiştir. sen, allah'ın sana emrettiğini yap!

hz. muhammed şöyle buyurdu:

evet, öyledir! fakat sen de onlar hakkındaki hükmünü bana açıkla!

hz. sa'd şöyle dedi:

ya resulullah! onlar hakkında, allah'ın hükmüne uygun hüküm veremem, diye korkuyorum!

hz. muhammed ısrar etti:

sen, onlar hakkında hükmünü ver!
(kaynak: ibn sa'd)

beni kurayza yahudileri eskiden beri evslilerin müttefikleri oldukları için, hz. sa'd onlardan söz almak isteyip şöyle sordu:

kurayzaoğulları hakkında vereceğim hükmü kabul edeceğinize dair bana allah'ın ahd ve misakı ile söz veriyor musunuz?

evsliler şöyle dediler:

evet, söz veriyoruz!

hz. sa'd, hz. muhammed'den de bu konuda soru sormalıydı ve hz. muhammed'in bazı sahabelerle bir tarafta oturduğunu gördü. hz. sa'd, hz. muhammed'e karşı olan büyük saygısından dolayı, bizzat ismini anıp da sormak yerine yüzünü başka bir tarafa çevirerek şöyle sordu:

şurada bulunan kişi de bana bu yolda vereceğim hükmü kabul buyuracağına dair bana, allah'ın ahd ve misakı ile sizin gibi söz veriyor mu?

hz. peygamber şöyle buyurdu:

evet...

bundan sonra hz. sa'd'ın emri üzerine kurayzaoğulları kalelerinden inip, silahlarını bırakıp teslim oldular.

hz. sa'd bin muaz hükmünü şöyle açıkladı:

ben, onlar hakkında bülûğ çağına ermiş olan erkeklerin boyunlarının vurulmasına, malların müslümanlar arasında bölüştürülmesine, çocuklarla kadınların ise esir alınmasına hükmettim!

hz. muhammed, hz. sa'd'ı bu hükmü sebebiyle tebrik ederek şöyle buyurdu:

sen, onlar hakkında, allah'ın yedi kat gökler üzerinde verdiği hükme uygun hüküm verdin!
(kaynak: taberî)

ki bu hüküm, tevrat'a da uygundu. hatta tevrat'ta hüküm çok ağırdır.(bkz. tevrat, tesniye, bab 20, 10-15)

benî kurayza yahudileri, bu hükme mecburen rıza gösterdiler. bülûğ çağına ermiş olan erkeklerin eli bağlandı. eşyaları bir araya toplandı. ve erkekler, mallar ve davarlar medine'ye getirildi. ganimetler bir eve kondu ve davarlar da etrafa yayılmaya bırakıldı. ganimetlerin beşte biri beytü'l-mâl'e (yani devlet hazinesine) verildi. kalanı da mücahitler arasında pay edildi.

erkekler idam edildiler. fakat nübate isimli bir kadına da kısas uygulandı. çünkü bu kadın muhasara sırasında kaleden aşağı taş bırakarak bir sahabenin şehid olmasına sebep olmuştu.

ayrıca tüm erkekler idam edilmedi. birkaç kişi affedildi. çünkü bunlar daha önce müslümanlara bazı iyiliklerde bulunmuş kişilerdi ki, sahabeler onların affını isteyince hz. muhammed de affetti. bu olaydan sonra uzun süre harpsiz bir devir geçmiştir.

sayılarının 1000 civarında olduğu sanılan kadın ve çocuklardan bir kısmı serbest bırakıldılar. sahabilere dağıtılanların dışında olan humus satıldı ve cihad için at ve silah alındı.

serbest bırakılmayan kadın ve çocuklara gelirsek, bu çocukların arasında öksüzler de vardı. öksüz çocuklar, müslümanlara satıldılar. anneleri bulunan çocuklar, annelerinden ayırılmadılar.

esirler arasında olan reyhâne bint zeyd ile de, hz. muhammed evlenmek istemiştir. vakıdi'nin söylediği bir rivayet şöyledir:

hz. muhammed, reyhâne'ye şöyle buyurmuş:

istersen seni azat ederim, seninle evlenirim. bunu yaparım. istersen benim mülkümde olursun (cariyem olarak kalırsın). cariye olarak sana eş olurum. bunu da yaparım.

reyhâne ise şöyle demiş:

ey allah'ın resulü, durum şu ki, benim senin milk-i yeminin olmam (cariyen kalmam) hem senin için hem de benim için daha hafiftir (sorumluluk bakımından daha kolaydır).

böylece reyhâne, hz. muhammed'in cariyesi olarak kalmıştır.

belazuri ise şu rivayeti söyler:

reyhâne müslüman olunca, hz. muhammed onu kölelikten azat edip nikahlı hanımı olmasını istemiş, o ise şu cevabı vermiş:

beni nikahlamaktansa, cariyen olarak muhafaza et! ben bir cariye kadın olarak kalmak isterim, zira hür müslüman kadınlar gibi başıma örtü ve yüzüme peçe takınmak istemiyorum.

fakat islam ansiklopedisi'nde reyhâne ile ilgili başka bir bilgi görüyoruz,


reyhâne’yi hz. peygamber “safî” (ganimette hz. peygamber’in payı) olarak seçti ve ümmü’l-münzir selmâ bint kays’ın evine götürülmesini emretti. reyhâne orada bir ay kadar kaldıktan sonra (ibn sa‘d, vııı, 131) resûlullah onunla görüşmeye gitti. reyhâne’nin utancından görünmek istememesi üzerine hz. peygamber onu çağırdı ve müslüman olduğu takdirde kendisiyle evleneceğini söyledi. reyhâne bu teklifi kabul edince resûl-i ekrem onu âzat etti ve diğer eşlerine verdiği gibi ona da 12 ukıyye gümüş vererek 5. yılın zilhiccesinde (mayıs 627) kendisiyle evlendi. hz. peygamber’in ona mehir olarak hürriyetini bağışladığı da zikredilmiştir. reyhâne’nin bir süre sonra resûlullah’ı diğer hanımlarından aşırı şekilde kıskandığı, bunun üzerine resûl-i ekrem’in onu ric‘î talâkla boşadığı, ancak reyhâne’nin bu duruma çok üzülmesi üzerine onu tekrar nikâhına aldığı kaydedilmektedir. zayıf olduğu belirtilen bir başka rivayete göre ise reyhâne câriye olarak kalmış ve islâmiyet’i benimsememiştir (ibn hacer, ıv, 309). reyhâne, 10. (632) yılda resûl-i ekrem vedâ haccından döndükten bir müddet sonra medine’de vefat etti ve bakī‘ mezarlığı’na defnedildi.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"beni kurayza gazası" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim