beyin

beyin fosilleşmez.

yaklaşık 86 milyar nöron ve 100 trilyondan fazla sinaptik bağlantı içeren, toplamda 170 milyara yakın hücreden oluşan organ.

düz tanım: bu kadar karmaşık ve kaotik bir oluşumun tam anlamıyla analiz edilmesi durumunda, hakkında binlerce ciltlik ansiklopedinin yazılabileceği düşünülen organ.

edindiği tecrübelerle ezbere hareket etmeyi seven ve konforuna müthiş düşkün organ. öyle ki; kendisini zorlayacak bir şey olmadığı sürece birçok şeyi oto pilotta götürebiliyor.

elektriğin kesik olduğunu bildiği halde anahtara basma, suyun kesik olduğunu bildiği halde musluğu açma gibi emirler vermesinden bunu anlamak mümkün. sırf bu sebeple trollemelere inanılmaz açıktır.

örneğin araçlar. start stop bir araç kullanmaya alıştınız. başka bir araç kullanmanız gerekti ve bu araç anahtarla çalışıyor. araca bindiğinizde otomatik olarak start stop düğmesi arıyorsunuz.

ya da klozet kapakları. yeni nesiller kendiliğinden yavaşça kapandığından yukarıdan bırakıyoruz. kapağı değiştirin, yine aynı şekilde bırakıp 'bam' diye vurma sesini duyup 'eyvah ne yaptım?' deseniz dahi bir süre daha aynı hataya düşüyorsunuz.

örnekler çoğaltılabilir. bunun sebebi gerizekalılık değil elbette. beyin için yeni bir şey olmadığından onu dikkate değer görmüyor. o sırada başka ilgilenilecek şeyler buluyor kendine. bunu nasıl olsa oto pilotta halledeceğinden emin.

işte tam da bu sebeple beynin çürümemesi için yeni şeylere ve zorlanmaya ihtiyacı var. tam da bu sebeple konfor dediğimiz şey aslında beynimize ciddi şekilde düşmanlık ediyor.

beyin deyince mantik anliyor insanlar.
beyin aslinda beyin neronlarinizin sevismesidir.
zekanizin ve kulturunuzun uyumudur.

kafatasının içinde airbnb kiralayan, düşünceleri mini barından servis eden, rüyada tatil yapan, ara sıra varoluşun saçmalığıyla kahve içip panikleyen kaotik kiracı.

balgamdan hallice kıvamda bir sıvının içinde, alttan alta sürekli beslenmek isteyen bir yaşam formunu yöneten organ.
insanın gördüğü, duyduğu, dokunduğu, tattığı her şey, beyne giden bir elektrik sinyalinden ibarettir..
bu dünya insan beyninin ürettiği bir gerçekliktir. tıpkı şizofrenler gibi. onlar da var olmayani görür, duyar ve hissederler.. her şey ama her şey, beynindedir insanın.. bu dünyanın tek gerçeği insanın ta kendisidir. kendi kendini doğrulayan, tek şahidi kendisi olan beynidir insanın..
peki ya hakikat? hakikatte dünya tam olarak neye benzerdi..?

insan, yalnızca kendi varlığını ispatlayabilir. yalnızca "düşünüyorum o hâlde varım" diyebilir..
insanın kendi algilariyla kurduğu, bu 'kurgu" dış dünyanın dışında kalan " hakikat", aslında neydi? dünya tam olarak neye benzerdi?

vücudun en sosyal organıdır. diğer beyinlerle birlikte gelişir ve birlikte çalışmak, öğrenmek ve oynamak için tasarlanmıştır.