bir fotoğraf bir şiir
başlık "i am melting lannn melting" tarafından 12.08.2021 00:32 tarihinde açılmıştır.
1.
2.
3.
4.
5.

hazırlık
önce
sınava geç kalmışlığımın kompozisyonu anlar
vardı.
sınav oynanıyordu.
sonra
buluşmaya erken gelmişliğimin tedirginliği kompozisyonu anlar
oldu.
buluşmaların asla gerçekleşmeyeceğine inanılan bir ibadethanede haraketli nesneler belgeseliydik.
daha sonra
belki de
tüm hazırlıkları hazırlanan tüm bir hazırlığın telaşında kan-terlemişliğin kompozisyonu anlar
vardı.
peki..
hazırlığın kendisi nerede/şimdi?
bilincimiz mi!?
27.02.17
devamını gör...
6.

-yüzünü sesime dön de sevdiğim
aydınlansın güneşi doğduğum şehrin-
hayalleriyle büyük
küçük bir çocuk dolanır kıyılarında
dolanır saçların yanık parmaklarına
gün yüzüne değse
nefesin şakağına
kalbi düşer usulca ayak uçlarına...
defalarca.
ne zaman ki aşk'ın bir harfi seslenir dilinden
düş bozumu anlar canlanır dudaklarında
anlatır..
kavak yeline meftun gelincikler mesela
el değmemiş sular, yere inmiş yıldızlar hatta
anlatır...
doğmamış bir çocuğun çocukluğudur masalı
geç kalmış bir gençliğin yaşlanmış yarınları
anlatır
susar
.
susar
anlatır
.
devamını gör...
7.

delilik, modern dünya için gerçek
günü karşısında gece olmaktan başka
bir anlam taşıyorsa, konuştuğu dilin
en gizli derinliklerinde, insanın,
insandan daha eski gerçeğinden,
kurduğu ama yıkabileceği de
gerçeğinden söz ediliyorsa, işte bu
gerçek, ancak delilik felaketinde
kendini insana açar ve bu
karşılaşmanın ilk ışıltılarında kaçar
ondan. ancak deliliğin gecesinde
olasıdır, yaydığı gölge silindiğinde
yitiveren bir ışık. insan ve deli,
modern dünyada, bosch'un yanan
değirmenlerini aydınlatan güçlü
hayvani dönüşümlerinde
olduklarından daha sıkı bağlıdırlar:
karşılıklı ve karşıt bir gerçeğin
dokunulmaz bağıyla; tam da biri
ötekine söylediği anda yok olan,
tözlerinin gerçeğini söylerler
birbirlerine. her ışık doğurduğu günde
döner ve böylelikle, yırttığı, buna
rağmen çağırdığı ve korkunççasına
beliriverdiği geceye kavuşur.
günümüzde, hem olduğu hem
olmadığı delinin bilmecesindedir
insanın gerçeği; her deli, insanlığının
düşüşünde çırılçıplak kıldığı insan
gerçeğini hem taşır hem taşımaz.
michel foucault
devamını gör...
8.

fotoğraf benden, şiir halide nusret zorlutuna’dan…
gel bahâr erit, bu yolun karını,
geçen seneleri anmayalım hiç
dinle bülbüllerin şarkılarını,
güllerin kıpkızıl şarabını iç,
bu dünya bir büyük meyhânedir, gel!
saçında baygın bir gül kokusu var…
dudakların kızıl, karanfil gibi.
gözlerinde gülsün mine ışıklar,
sesinle büyüle çarpan her kalbi.
bu hayat zâten bir efsânedir, gel!
ben mi çıldırmışım, sen mi delirdin?
yalvaran sesimden bu kaçış neye?
git dediğim zaman koşar gelirdin;
gel şimdi de, inan bu efsaneye;
şimdi günler bir peymânedir, gel!
gel bahâr, gel bahâr, yakınlarda gül!
denize renginden armağan bırak;
ufuklarda gezin, semâya süzül,
sonra yavaş yavaş in, içime ak!
gönlüm hasretinle divânedir, gel!
geçen seneleri anmayalım hiç
dinle bülbüllerin şarkılarını,
güllerin kıpkızıl şarabını iç,
bu dünya bir büyük meyhânedir, gel!
saçında baygın bir gül kokusu var…
dudakların kızıl, karanfil gibi.
gözlerinde gülsün mine ışıklar,
sesinle büyüle çarpan her kalbi.
bu hayat zâten bir efsânedir, gel!
ben mi çıldırmışım, sen mi delirdin?
yalvaran sesimden bu kaçış neye?
git dediğim zaman koşar gelirdin;
gel şimdi de, inan bu efsaneye;
şimdi günler bir peymânedir, gel!
gel bahâr, gel bahâr, yakınlarda gül!
denize renginden armağan bırak;
ufuklarda gezin, semâya süzül,
sonra yavaş yavaş in, içime ak!
gönlüm hasretinle divânedir, gel!
devamını gör...
9.

"sana buraya bazı şeyler koyuyorum. yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun, olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun.
şuraya bir cümle koydum. bırak, acımızı birileri duysun. hem zaten şiir niye var? dünyanın acısını başkaları da duysun!
acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. ortada dursun. olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper. az unutursun.
buraya tabiatı koydum. ağaçları, suyu, ovayı, dağı. onlar bizim kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun.
buraya, küçük mutlu güneşler koydum. günlerimiz karanlık ve çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın.
buraya, bir inanç bir inat koydum. tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse, sen osun.
buraya yolun yokuşunu koydum. bildiğim için yokuşu. zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun.
buraya umutlu günler koydum. şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kimbilir, birazdan uzanıp dokunursun.
buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak; sen şahane bir okursun. mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. n'olcak ki, bırak patronlar seni kovsun!
burada bir tutam sabır var. kendiminkinden kopardım bir parça, (bende çok boldur) lazım oldukça ya sabır ya sabır, dokunursun.
burada güzel çaylar var. bu aralar senin için çok önemli. bitki çayları, kış çayları, şuruplar, kompostolar. demlersin, maksat midene dostluk olsun.
şuraya youtube'dan müzikler, bach dinle filan, koydum. ama müzik konusunda sen benden daha iyisin, koklayıp buluyorsun.
buraya bir silkintiotu koydum. kırk dert bir arada canına yandığım, kırkına birden deva olsun."
birhan keskin
kargo
devamını gör...
10.
11.

yolunu beklemek sabahtan akşama
sokağı dinlemek, bir kulağı kapıda
işten dönenleri, pazardan gelenleri
tüm mahalleyi süzmek baştan ayağa
işte benim sürgünüm
şark hizmetim
senin yolunu gözlemek
gün doğumundan, gün batımına
bilsem de geri gelmeyeceksin
umudumu gezdirmek dört duvar arasında
çıkmaz ayın o son çarşambası
merdivenlerinde oturduğum tazı çıkmazı
belki getirecek seni
o gemi gelmedi ama
biz o gemiyle gideceğiz
devamını gör...
12.

dalga
ı
mesut sanmak için kendimi
ne kâğıt isterim, ne kalem;
parmaklarımda cıgaram,
dalar giderim mavisinden içeri
karşımda duran resmin.
giderim, deniz çeker;
deniz çeker, dünya tutar.
içkiye benzer bir şey mi var,
bir şey mi var ki havada
deli eder insanı, sarhoş eder?
bilirim, yalan, hepsi yalan;
taka olduğum, tekne olduğum yalan;
suların kaburgalarımdaki serinliği,
iskotada uğuldayan rüzgâr,
haftalarca dinmeyen motor sesi,
yalan.
ama gene de,
gene de güzel günler geçirebilirim;
geçirebilirim bu mâvilikte,
suda yüzen karpuz kabuğundan farksız,
ağacın gökyüzüne vuran aksinden,
her sabah erikleri saran buğudan,
buğudan, sisten, ışıktan, kokudan..
ıı
ne kâğıt yeter ne kalem
mesut sanmam için kendimi.
bunların hepsi.. hepsi fasafiso.
ne takayım, ne tekneyim.
öyle bir yerde olmalıyım,
öyle bir yerde olmalıyım ki,
ne karpuz kabuğu gibi,
ne ışık, ne sis, ne buğu gibi,
insan gibi.
orhan veli kanık
( 1914 - 1950 )
devamını gör...
13.

"kaçırma gözlerini hayattan.
hep hayatın içinde olsun bakışların.
hep kendi içinde.
baktığın kadar varsın bu hayatta.
hatta sadece bakmakla da yetinme.
görmen de lazım.
görüp de bilmen, bilip de sevmen lazım
hayatı kendi içinde, kendini hayatın içinde.
bir nefeslik molaları çok görme kendine."
devamını gör...