1.
bir şeyler sızlar durur sol yanında göğsümün,
siyahla da beyaz karışıktır renginde özümün,
ıslandığı da yok zaten ne zamandır gözümün,
bu kalbimin ağrısı, geçmiyor nedendir.
elimi uzatırım tutan olmaz yelden gayri,
bir gecedir ki 10 senedir, şavkı göğe değmez,
kimse, kimsenin halinden bilmez,
bu kalbimin ağrısı, geçmiyor nedendir.
yalnız başıma otururum bir ağacın gölgesinde,
zambakların kokusu düşer gizlice dizime,
bir salkım daha kor, sarkar ağaçtan yüzüme,
bu kalbimin ağrısı, geçmiyor nedendir.
şafaklar sökmüyor, kayboluyor gönlümün ufkunda,
bir bağlama çalınıyor bam telime vura vura,
zaman çare değilmiş bir şeye, geçmiyor dura dura,
bu kalbimin ağrısı, geçmiyor nedendir.
siyahla da beyaz karışıktır renginde özümün,
ıslandığı da yok zaten ne zamandır gözümün,
bu kalbimin ağrısı, geçmiyor nedendir.
elimi uzatırım tutan olmaz yelden gayri,
bir gecedir ki 10 senedir, şavkı göğe değmez,
kimse, kimsenin halinden bilmez,
bu kalbimin ağrısı, geçmiyor nedendir.
yalnız başıma otururum bir ağacın gölgesinde,
zambakların kokusu düşer gizlice dizime,
bir salkım daha kor, sarkar ağaçtan yüzüme,
bu kalbimin ağrısı, geçmiyor nedendir.
şafaklar sökmüyor, kayboluyor gönlümün ufkunda,
bir bağlama çalınıyor bam telime vura vura,
zaman çare değilmiş bir şeye, geçmiyor dura dura,
bu kalbimin ağrısı, geçmiyor nedendir.
devamını gör...
2.
bir şeyler
devamını gör...
3.
bilinenin aksine ilk müslüman türk devleti karahanlılar değil idil (itil) bulgarlarıdır.
devamını gör...
4.
ne kadar daha devam edecek bu dengesiz ruh halleri. bir olaya hakettiği değeri ne zaman vereceğim.
devamını gör...
5.
yaz düşünde çok sarardık
yaza varmadan..
yaza varmadan..
devamını gör...
6.
hamsi tava olsada yesek.
devamını gör...
7.
öyle kayda değer bir başlangıcı olmayan hayatların hikâyelerini anlatmak sanıldığı kadar kolay değildir. bir yıldız gibi parlayanı, göz önünde duranı anlatmaya pek de benzemez. bilinenler üzerine konuşmak, anlaşılanlar üzerine yazmak herkesin yapabileceği sıradan eylemler olarak düşünülür. aslında bu benim düşüncem ama sizi de işin içine katmasam olmaz. biraz dikkat çeken bir giriş olsun istiyorum. devamını merak etmenizi sağlayacak bir giriş. ama öyle bir giriş yok!
dan diye başlıyor hikaye, insan yaşamının orta yerinden. kimlikler, cinsler, cinsiyetler veya kişilikler çok da mühim değil. herkesin ve her şeyin hikayesi bu. sıradan yaşantıların karmaşıklığı çekici olabilir. bazen farkında olmadan maruz kaldığımız yaşama bilinçsizliğini fark eder de iyi hissederiz kendimizi. bir olay karşısında verdiğimiz tepkinin boyutları bizi biz yapar. hem de öyle bir biz yapar ki, şöyle birkaç adım öteden durup bakarız ve ne güzel bir kendimiz olduğunu izleriz. içimizde övülmeye aç, hiç doymayan, bir kendimizin olduğunu unutmuş gibiyizdir. görmezden gelinen ego insanı daha büyük hatalara sürükler. bu işin ilmi davranışı hep oraya yöneltirken yanılıyor olamaz. egolu olmayacağım derken egonun kölesi olmaktan bahsediyorum evet! tam olarak o noktadayım. ancak neden bunu bu kadar döndürüp dolaştırdığımı şu an ben de bilmiyorum.
basit olanı zorlaştırmak, anlaşılır olanı karmaşık hale getirmek, ulaşılabilecek olanı tabulaştırmak üzerine insan kadar başarılı bir canlı yok. temel yaşamsal eylemleri gerçekleştirirken bile karma karışık bir hale getirebiliyoruz. hadi en basit ve temel olandan başlayalım. yemek. yaşamsal bir ihtiyaç aynı zamanda bir zorunluluk. bu kadar temel olan yemek eyleminin bu kadar karmaşık olması normal olabilir mi? normal olmadığını düşündüyseniz bu güne kadar neden böyle bir soruyu sormadığınızı düşünün. ateşin bulunmasından sonraki dönemin insanları ile önceki insanlar arasında neden farklar var. yemeğin etkisi olabilir mi? hiç sanmıyorum dostlar.
karmaşık olan, detaylı olan çoğu zaman çekicidir. sıkıcı olan düz olan ne varsa sıradanlığa mahkumdur. biraz da gizem kattın mı olaya. buyrun beraber yakalım saman alevini.
t: uydurma bir şeyler.
dan diye başlıyor hikaye, insan yaşamının orta yerinden. kimlikler, cinsler, cinsiyetler veya kişilikler çok da mühim değil. herkesin ve her şeyin hikayesi bu. sıradan yaşantıların karmaşıklığı çekici olabilir. bazen farkında olmadan maruz kaldığımız yaşama bilinçsizliğini fark eder de iyi hissederiz kendimizi. bir olay karşısında verdiğimiz tepkinin boyutları bizi biz yapar. hem de öyle bir biz yapar ki, şöyle birkaç adım öteden durup bakarız ve ne güzel bir kendimiz olduğunu izleriz. içimizde övülmeye aç, hiç doymayan, bir kendimizin olduğunu unutmuş gibiyizdir. görmezden gelinen ego insanı daha büyük hatalara sürükler. bu işin ilmi davranışı hep oraya yöneltirken yanılıyor olamaz. egolu olmayacağım derken egonun kölesi olmaktan bahsediyorum evet! tam olarak o noktadayım. ancak neden bunu bu kadar döndürüp dolaştırdığımı şu an ben de bilmiyorum.
basit olanı zorlaştırmak, anlaşılır olanı karmaşık hale getirmek, ulaşılabilecek olanı tabulaştırmak üzerine insan kadar başarılı bir canlı yok. temel yaşamsal eylemleri gerçekleştirirken bile karma karışık bir hale getirebiliyoruz. hadi en basit ve temel olandan başlayalım. yemek. yaşamsal bir ihtiyaç aynı zamanda bir zorunluluk. bu kadar temel olan yemek eyleminin bu kadar karmaşık olması normal olabilir mi? normal olmadığını düşündüyseniz bu güne kadar neden böyle bir soruyu sormadığınızı düşünün. ateşin bulunmasından sonraki dönemin insanları ile önceki insanlar arasında neden farklar var. yemeğin etkisi olabilir mi? hiç sanmıyorum dostlar.
karmaşık olan, detaylı olan çoğu zaman çekicidir. sıkıcı olan düz olan ne varsa sıradanlığa mahkumdur. biraz da gizem kattın mı olaya. buyrun beraber yakalım saman alevini.
t: uydurma bir şeyler.
devamını gör...
8.
ahh şimdi şuan mantı olsa da yesem nasıl canım çekti .
devamını gör...