tek başıma içmeyi tercih ediyorum. yanımda bilgisayarım da var, yeter işte. çünkü insan sevmiyorum.
devamını gör...
normalde kader filmindeki uğur derdim de, diyemiyorum. neden? çünkü daha manyağına denk geldim. uğur kesmez beni onun üstüne. kafa da çektik beraber üstelik. tanıştığımızın bir saat sonrasında evde şarap açtık, bir yudum sonra yataktaydık. her şey o kadar basit ve doğal gelişiyordu ki, mükemmel ötesiydi. o an cennette bile olmak istemezdim, onun yanı yeterliydi.

cameron diaz'a benziyordu tip olarak, onun biraz daha balık etlisi, o kadar. yemyeşil gözleri vardı. ama daha feminendi. tam bir femme fatale. arnavut göçmeniydi. m.th de çekiyordu. uy.şt.rucu bağımlısıydı uğur gibi. ama takıntılı olduğu herhangi bir erkek yoktu onun aksine. kafasına göre takılıyordu. takıntılı olduğu tek şey m.th idi.

beş gün evimde kaldı. evimdeyken hiç m.th çekmedi. hep kafa çektik ve dolu dizgin seviştik. o uyurken saatlerce onu izledim. saçlarını okşadım. o benim aksime kolay uyuyordu. ben de gidip bir kaç kadeh daha içip, yanına sızıyordum. sadece ona dokununca bile cennette gibi hissediyordum. hatta dokunmama bile gerek yoktu. bakmam yetiyordu. hayat boyunca sevdiğim tek kişi oydu.

sevişmekten o kadar yorulmuş ve usanmıştım ki; o gün işten döndükten sonra, gezmeye gidelim artık dedim. hiç evden çıkmıyorduk. ama evdeyken de öyle böyle sürekli seks yapıyorduk. bir nevi seksten gına gelmiştim. seksten gına gelmeme rağmen yine de ona olan ilgim hiç azalmadı. onu gerçekten sevdiğimin bir ispatı da buydu benim için.

boş ver, evde takılalım dedi. yok dedim, ben seninle gezmekte istiyorum. onu dinlemem gerekirdi halbuki. kadıköy'e gittik. her şey güzel gidiyordu. gözü benden başkasını görmüyordu, benim gözüm de öyle.

izmir bombası yemek istedi. o andan itibaren talihim talihsizliğe dönüşmüştü. çünkü yan masadaki kızlar, fal bakıyorlardı, kahve falı. ben hep meraklı olmuşumdur böyle şeylere. gerçi her şeye meraklıyımdır. başıma ne geldiyse de hep o sebepten, hatta daha bile fazlası.

ben de kahve söylesem bana da fal bakar mısınız dedim kızlara. dilimle kendimi cennetten kovan bir yol çiziyordum kendime ben işte. öylece arafa doğru, belki de cehenneme. kim bilir? insan ahmak olduktan sonra elden ne gelir? onlar da olur dediler. falıma bakıyorlar falan derken, bizim ki de o ana kadar benden başka hiçbir şeyle ilgilenmeyen o kız, gitti, alış veriş falan yaptı, tütsü falan almış işte.

marmamaray'a gidiyorduk. benim yanımda neden başka kızlarla konuşuyorsun dedi. ben de kız ve erkek arasında bir fark gözetmediğimi, sadece kahve falıma baktırdığımı söyledim. bir daha benim yanımda başka kızlarla konuşma dedi bana tatlı tatlı. kıskandı kızları, halbuki kendisi bir afetti ve kızlar güzellikte ona yaklaşabilecek durumda bile değildi.

kahve falına bakan kıza da sordum. bundan sonraki yolum da, bundan önceki ile aynı mı dedim. bildi. ben hep tek başımaydım. yazgım bu diyordum içimden kendi kendime. o da benim yanımda kızlarla konuşamazsın diyordu. ben özgürlüğüne düşkün bir insan olmuşumdur hep. dedim ki; sen dedim tasma takıp gezdirmelik bir şey arıyorsan git petshoptan köpek al. öyle diyince yaaa niye öyle diyorsun dedi. sadece başka kızlarla konuşma dedi. "s.kt.r git" dedim. kadıköyde gecenin 1iydi. o da gittti. oturdum bir şişe bira daha içtim. marmaraya gittim. durakta bekliyordu. yanına gittim. barışır gibi olduk. eve gittik. yatakta ona sarılınca beni itti. sinirlendim ama bir şey demedim.

ben oldum olası kısıtlanmaya gelebilen bir insan olamadım. öyle olunca da işte her şeyi b.k ettim. halbuki evden çıkmasak bütün bunlar olmayacaktı. ya da sadece daha geç olacaktı. büyük ihtimal daha geç. farkı ne ki?

ertesi gün, gitti. giderken, bir şey demedim ona. gitme gibisinden mesela. ben hayatımda bir kere anneme gitme dedim, o da pek işe yaramadı zaten. o günden sonra kimseye gitme diyemedim. istesem de diyemedim. annem bile gidiyorsa, o halde?

bir ay sonra tekrar geldi. altı gün daha takıldık, yine gitti. yine geldi, bu sefer perişan haldeydi. ayakta duracak hali yoktu. bilek damarlarını bayağ kesmiş, ama kan pıhtılaşmıştı. uzun süredir de uykusuz olduğu belliydi. onu aldım. yatırdım yatağa. sabah kahvaltı hazırladım, öğlen iş yerine yakın olduğu için ev, gittim, çorba götürdüm, içirdim. üç gün boyunca ona baktım. üç günde ancak kendine gelebildi. sonra yine seviştik falan derken. yine gitti.

zaten o kadıköydeki günden sonra aramızın asla o ilk zamanlardaki gibi olmayacağı belliydi. yine de gidip, geliyordu. biraz çabaladım. iş yerine çiçek falan gönderdim. ama hiçbir şekilde eskisi gibi olmadı. belli ki olmayacaktı. ama gelince onu da asla geri çeviremiyordum.

telefonunu kırmıştı bir keresinde, telefon aldım, sonra kaybetti, bir tane daha aldım. para istedi gönderdim. bir karşılık beklemiyordum. sadece iyi olmasını istiyordum. onu gerçekten seviyordum ama o artık beni asla sevemezdi. çünkü onun sevgisi yoktu, güven duygusu vardı, bu duygu ürkek hayvanlarda sevgi yerine geçer. onu da kırmıştım zaten. yapacak bir şey yoktu. o da benim gibi devlet yuvasında büyümüştü. bayağ bir paramı yedi. beni artık sadece bankamatik olarak kullanıyordu. yine de ona izin verdim. bilerek. biraz faydam olsun, ne olacak ki? ne olursa olsun, beni hayat boyunca en mutlu eden insan o oldu. her şeyin düzelmesini ve onunla evlenmeyi isterdim. geçti artık. olan oldu. pişman değilim. ben hayatta hiç pişman olmadım zaten.

gebze'de oturuyordum o zamanlar. sonra ben de bekir gibi gözümü kars'ta açtım ama uğur'un peşinden gitmek için değil, ondan kaçmak için. iki haftada, üç haftada bir gelip, üç beş gün kalıp, gidiyordu. sekste vardı tabii ama olayım o değildi benim. sonsuz döngüye girdik. bir türlü çıkamıyorduk. iş bu hale gelince yapacak bir şey kalmaz dedim, kendi kendime, en iyisi s.kt.r olup gitmek. ne kadar uzak, o kadar iyi. dedim; kars'a öyleyse. kars'ta başım büyük belalara girdi zaten. o şekilde de onu unuttum. en son geçen ay mesaj attı, cevap yazmadım, görüntülü aradı açmadım. ben bekir değilim ki herhangi bir kadının peşinde koşayım. benim tarzım değil.

hem uzun zamandır da görmüyordum onu zaten. özlem duygusu hiç olmadı bende. gözden ırak, gönülden ırak. bana göre öyle. geçti artık. bitti.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"birlikte içmek istenen film karakteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim