son samuray ukdesi.

yusuf hayaloğlu şiiridir.

biz üç kişiydik:
bedirhan, nazlıcan ve ben.
üç ağız.. üç deli yürek.. üç yeminli fişek!
adımız belâ diye yazılmıştı dağlara, taşlara
boynumuzda ağır vebal,
koynumuzda çapraz tüfek!

el tetikte, kulak kirişte,
ve sırtımız toprağa emanet...
baldıran acısıyla ovarak üşüyen ellerimizi
yıldız yorgan altında birbirimize sarılırdık..
deniz çok uzaktaydı
ve dokunuyordu yalnızlık...

gece, ırmak boylarında uzak çakal sesleri,
yüzümüze, ekmeğimize,
türkümüze çarpar geçerdi.
göğsüne kekik sürerdi nazlıcan,
tüterdi buram-buram.
gizlice ona bakardık, yüreğimiz göçerdi...

belki bir çoban kavalında yitirdik nazlıcan'ı
ateş böcekleriyle bir oldu,
kırpışarak tükendi...
bir narin kelebek ölüsü bırakıp tam ortamıza
kurşun gibi, mayın gibi,
tutuşarak tükendi...

oy, nazlıcan... vahşi bayırların maralı...
oy, nazlıcan... saçları fırtınayla taralı...
sen de böyle gider miydin yıldızlar ülkesine?
oy, nazlıcan oy... can evinden yaralı...

ağıt:
serin yayla çiçeği, oy nazlıcan..
deli-dolu heyecan, oy nazlıcan..
göğsümde bir sevda kelebeği,
ölüme sunduğum can, oy nazlıcan..

artık, yenilmiş ordular kadar
eziktik, sahipsizdik..
geçip gittik, parka ve yürek
paramparça!.

gerisi ölüm duygusu,
gerisi sağır sessizlik..
geçip gittik, nazlıcan boşluğu aramızda..

bedirhan'ı bir gedikte sırtından vurdular,
yarıp çıkmışken nice büyük ablukaları..
omuzdan kayan bir tüfek gibi usulca,
titredi ve iki yana düştü kolları..

ölüm bir ısırgan otu gibi
sarmıştı her yanını...
devrilmiş bir ağaçtı, ay ışığında gövdesi..
uzanıp, bir damla yaş ile
dokundum kirpiklerine..
göğsümü çatlatırken nabzının tükenmiş sesi..

sanki bir şakaydı bu!.. birazdan uyanacaktı,
birazdan ateşi karıştırıp bir cıgara saracaktı...
oysa ölüm, sadık kalmıştı randevusuna, ah...
o da nazlıcan gibi,
bir daha olmayacaktı!..

hey, bedirhan.. katran gecelerin heyulası!..
hey, bedirhan.. kancık pusuların belâsı!.
sen de böyle bitecek adam mıydın, konuşsana,
hey, bedirhan hey.. mezarı kartal yuvası!..


ağıt:
mor dağların kaçağı, hey bedirhan!.
mavi gözleri şahan, hey bedirhan!.
zulamda bir suskun gece bıçağı,
beyaz gömleğimde kan, hey bedirhan!.

biz üç kişiydik.. üç intihar çiçeği..
bedirhan, nazlıcan,
ve ben: suphi!...
devamını gör...
nazlican'ın göğsüne kekik sürdüğü hikaye.
devamını gör...
bu şiiri ilk dinlediğimde bir sıkıntının olduğunu anlamıştım. nazlıcan'ı ve bedirhan'ı vururlarken sen ne yapıyordun suphi. o kadar tüfeğin ve mermin ne oldu? karşı koymadın değil mi?
şimdi suphicim, bir kere senin gözün nazlıcan'daydı. keza bedirhan'ın ki de öyle. aslında bedirhan'ı saf dışı bırakmak ve nazlıcan sana kalsın diye sattın onu. gel gör ki kurşun adres sormaz, bir çoban kavalında ilk yiten nazlıcan oldu.
nazlıcan'ın kaybı seni olumsuz derecede etkiledi. kendine de yediremedin bedirhan'ı da sattın. sonra onu vurdular bir gedikte. bir tek sen kaldın ve ardından yaktığın samimiyet açısından sorunlu bir ağıt.

üzgünüm suphi, hiç kendini temize çıkarma. gerçeğin aslında bu olduğunu ikimizde biliyoruz.
devamını gör...
sabahın şarkısıdır.

"deniz çok uzaktaydı
ve dokunuyordu yalnızlık..."
devamını gör...
ben , keyfim ve kahyası.
devamını gör...
artık hiç kişiyiz.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"biz üç kişiydik" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim