1.
barış bıçakçı'nın aynı isimli romanından uyarlanan seyfi teoman'ın yönettiği 2011 yapımı bir filmdir.
birbirleriyle aynı evi paylaşan yakın iki dost; ender ve çetin'in aynı kıza aşık olmaları sonucu gelişen olayları konu ediniyor.
yönetmen bu hikâyeyi sade ve gösterişsiz bir şekilde aktarmış, iyi de yapmış. filmin diyalogları romandan uyarlandığını hissettirecek seviyede edebi.
filmin yönetmeni seyfi teoman 2012 yılında geçirmiş olduğu motorsiklet kazasında hayata gözlerini yummuştur.
-ender benim için şiir yazar mısın? yaşadığım acıları ve belirsizliği anlatan bir şiir.
+şiir mi? şiir... yaşadığın acıları ve belirsizliği anlatan bir şiir öyle mi? nihal çok isterdim ama yapamam. şiir yazamam. okumak kimilerine yazmayı öğretir bana ise yazmamayı öğretti.
birbirleriyle aynı evi paylaşan yakın iki dost; ender ve çetin'in aynı kıza aşık olmaları sonucu gelişen olayları konu ediniyor.
yönetmen bu hikâyeyi sade ve gösterişsiz bir şekilde aktarmış, iyi de yapmış. filmin diyalogları romandan uyarlandığını hissettirecek seviyede edebi.
filmin yönetmeni seyfi teoman 2012 yılında geçirmiş olduğu motorsiklet kazasında hayata gözlerini yummuştur.
-ender benim için şiir yazar mısın? yaşadığım acıları ve belirsizliği anlatan bir şiir.
+şiir mi? şiir... yaşadığın acıları ve belirsizliği anlatan bir şiir öyle mi? nihal çok isterdim ama yapamam. şiir yazamam. okumak kimilerine yazmayı öğretir bana ise yazmamayı öğretti.
devamını gör...
2.
barış bıçakçı'nın romanında da geçiyor mu bilmiyorum ama filmde (bkz: fareler ve insanlar) atfı vardı. george ve lennie, filmdeki karakterlerle özdeşleştirildiyse hangisinin ender hangisinin çetin olduğunu anlayamadım. kitapta, george ve lennie arasındaki farklar gayet açıkken bu filmde çetin ve ender'in farklarını sıralamak mümkün değil.
devamını gör...
3.
olmuş bu film be. gayet güzel olmuş. sinefil değilim. teknik bilmem, metafor avcılığı yapmayı çoğu zaman sevmem. sıradan insanların sıradan yaşamlarını ve onların sıradan dertlerini her türlü metafordan da varoluşun bin türlü kaygısından da evla görürüm. o yaşamların her birinde olduramadığım, imrendiğim bir öğe muhakkak bulurum. paris'te ikamet eden gay bir yönetmenin romantik ilişkileri, bir kadınla yaşadığı cinsel deneyim * vs. bu mudur bizim derdimiz? bunlar benim dertlerim değil, norveçli bir veledin derdi olabilir. benim derdim yine benim. çocukluk, dostluk, taze fasulye, çiftlik yoğurdu, biber salçası, cinnah yokuşu, eski gima, ulus hali, sıhhiye köprüsü, eski tren garı, kar altında kuğulu yürüyüşü, kıytırık sandalyeli biranelerde içilen biralar, çitlikte yenen kokolar, kütüphaneler, kelimeler, kayıplar, figüran kızlar... bir de taner birsel. beş dakika oynadı ve yine mutlu etti beni. taner birsel çok iyi oyuncu.
passages ne alaka değil mi? izleyecek film ararken izliyor buldum kendimi, 10 dakika sonra eeeh eytere bea diyerek kapattım. sinirim ona. belki bir ara şans verir tamamını izlerim.
passages ne alaka değil mi? izleyecek film ararken izliyor buldum kendimi, 10 dakika sonra eeeh eytere bea diyerek kapattım. sinirim ona. belki bir ara şans verir tamamını izlerim.
devamını gör...