#ödüllü filmler
terry gilliam'ın yönettiği, terry gilliam, tom stoppard, charles mckeown tarafından yazılan, 1985 yılında gösterilen ingiliz filmidir.
film, hayallerinde sevdiği kadının kahramanı olan sam'in, masum bir adamın, bir teröristin yerine tutuklanıp, öldürülmesini araştırırken hayallerinin kadını ile tanışmasını konu alır.
film, hayallerinde sevdiği kadının kahramanı olan sam'in, masum bir adamın, bir teröristin yerine tutuklanıp, öldürülmesini araştırırken hayallerinin kadını ile tanışmasını konu alır.
*los angeles film eleştirmenleri birliği ödülleri (1985) - en iyi yönetmen [terry gilliam] / en iyi senaryo
*boston film eleştirmenleri derneği ödülleri (1986) - en iyi yardımcı oyuncu [ıan holm]
*bafta ödülleri (1986) - en iyi prodüksiyon tasarımı / en iyi özel görsel efekt
film toplam 8 ödüle sahiptir.
*boston film eleştirmenleri derneği ödülleri (1986) - en iyi yardımcı oyuncu [ıan holm]
*bafta ödülleri (1986) - en iyi prodüksiyon tasarımı / en iyi özel görsel efekt
film toplam 8 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "kedi olmuş gidiyorsun" tarafından 17.05.2021 13:07 tarihinde açılmıştır.
1.
şu filme yapılan 1984 etiketlemesine ciddi anlamda ifrit oluyorum. her distopya'yı 1984'e bağlamanın kıymeti harbiyesi yok! ''bak ama film 1984 yılında çekilmiş. orada inceden gönderme vardır abicim.'' çıkar o fuları ve iki dakika sakin ol! gönderme arıyorsanız filmde yığınla gönderme var. bu gönderme yelpazesinin içerisinde doğal olarak 1984'den de esintiler var. ama bu tavır bana şu başlığı hatırlıyor; 1984'ün türkiye'yi anlatması yani bu filmi 1984 ile direkt olarak bağdaştırmak tam olarak şöyle bir başlık açmaya eş değer. mizahı biraz ''modern zamanlar''ı anımsatır. bürokrasi göndermeleri ise bana göre bulgakov tadındadır. filmde kafka'ya bile selam çakılmıştır. yani filmi izlerken bulabileceğiniz yığınla gönderme var. kendinizi zorlarsanız ''kara dörtleme''nin tamamından da esintiler bulursunuz.
bu da şu demek oluyor; film, tadında ve özgün şekilde yapılmış karışık pizza gibi. bu sebeple de 1984 diye tutturmanın alemi yok. bu takıntı, filmi sınırlı bir alana sıkıştırmak olur ki, bu algı ve anlayış da filme ziyadesiyle haksızlık yaptığınız anlamına gelir. artı 1984 ile arasındaki en temel farklılık, bu filmin eleştiri oklarının bizatihi kapitalizm'e yönelmesidir. yani işin temeli farklı bir kere. bilim kurgu'nun kara mizahla birleştiği bu nadide yapıtı ve bu birleşimi idrak edemeyenlerin filmin mizahi yönüne salladığını da buraya not düşmek lazım. kara mizah acıtıyorsa görevini yapmış demektir. o yüzden ''kaçacak bir yer yok.'' * esasında acıtıyorsa umut var demektir. ve o duygu da filmin içine naif bir şekilde yerleştirilmiştir zaten. düğme iliklenesi, kabuk çıkarılası muazzam bir kara mizah örneğidir. en azından benim için öyledir. 1984 sadece ayrıntıdır. siz işin aslına odaklanırsanız bu filmden alacağınız tat kat be kat artar diyerek başlığı terk ediyorum.
bu da şu demek oluyor; film, tadında ve özgün şekilde yapılmış karışık pizza gibi. bu sebeple de 1984 diye tutturmanın alemi yok. bu takıntı, filmi sınırlı bir alana sıkıştırmak olur ki, bu algı ve anlayış da filme ziyadesiyle haksızlık yaptığınız anlamına gelir. artı 1984 ile arasındaki en temel farklılık, bu filmin eleştiri oklarının bizatihi kapitalizm'e yönelmesidir. yani işin temeli farklı bir kere. bilim kurgu'nun kara mizahla birleştiği bu nadide yapıtı ve bu birleşimi idrak edemeyenlerin filmin mizahi yönüne salladığını da buraya not düşmek lazım. kara mizah acıtıyorsa görevini yapmış demektir. o yüzden ''kaçacak bir yer yok.'' * esasında acıtıyorsa umut var demektir. ve o duygu da filmin içine naif bir şekilde yerleştirilmiştir zaten. düğme iliklenesi, kabuk çıkarılası muazzam bir kara mizah örneğidir. en azından benim için öyledir. 1984 sadece ayrıntıdır. siz işin aslına odaklanırsanız bu filmden alacağınız tat kat be kat artar diyerek başlığı terk ediyorum.
devamını gör...
2.
bu filmi 1984 ile etiketleyip bağdaştırmamak tam bir aptallıktır. film 1984'ün kötü bir kopyasıdır. filmde zaten göndermeden başka bir şey yok. hayatımdan çalınan iki küsür saat.
devamını gör...
3.
filmin 1985 yılında çekildiği ve o dönem göz önüne alınarak izlenip yorum yapılması gereken film.
öncelikle çoğu insanın aksine ben filmi sevdim. birsürü eleştirilecek yanı olmasına rağmen (kabul ediyorum gereksiz uzun ve çoğu kez kendini tekrar ediyor) atmosferine ve sahne dizaynına hayran kaldım. ilk 25 dakika çok iyiydi. sonra biara "lan 1984'ün başka bir uyarlamasınımı çekmişler benim neden haberim yok" dedim. film açılır gibi oldu ama sonra çok karıştı filan sonra uzadıkça uzadı. bitmedi ve kendi içinde saçmaladıkça saçmaladı.
kafada çok soru işareti bıraktı açıkcası. hani, nasıl desem bitmiş bir film değil. sanki birileri filmin ortasında gelmiş ve birşeyleri karıştırmış gibi. gereksiz tekrar barındıran çok fazla sahne var mesela. onları çıkarıp hikayeye derinlik katacak birkaç sahne eklense (kızın hikayesine dair ayrıntı) çok rahat 10 üzerinde 8-9'u olurdu.
bu eksikliklerden ve olmamışlıktan dolayı sanırım film 1984 çakması olmaktan daha fazla ileri gidememiş. özellikle izleyenlerin %90'ı için bu öyle. okuduğum her yorumda muhakkak böyle bir yorum gördüm.
aslında görsel tasarımı çok hoşuma gitti. "sinema abi işte buu" demekten alamadım kendimi. sahne kurguları müthişti. 3-4 tanede çok zekice ve hoşuma giden sekanslar vardı.
tam olmamış kiviyi yemek gibi. görüntüsü, dokusu... vaad edilen şeyler güzel ama sonunda ağızda buruk, iğrenç bir tat bırakıyor film. çok çok iyi bir film olabilirmiş bence.
göndermeler, ince detaylar vs onlar hakkında yorum yapmayacağım. zaten çok merak eden araştırıp bulur. 1985 yapımı değilde 2022 yapımı bir film olsaydı puanım 10/5.5 olurdu ama 1985 yapımı olduğu için 10/7 diyorum. verilebilecek en yüksek puanlardan birini verdim.
yaptığı eleştirilerinde günümüzde çok fazla karşılığı yok bence. bahsettiği şeylerden çok fazla tüketip doyduğumuzu düşünüyorum. hepimizin bildiği, kabul ettiği eleştiriler hep. tabi sene 1985'de izleyince öyle olmamıştır.
öncelikle çoğu insanın aksine ben filmi sevdim. birsürü eleştirilecek yanı olmasına rağmen (kabul ediyorum gereksiz uzun ve çoğu kez kendini tekrar ediyor) atmosferine ve sahne dizaynına hayran kaldım. ilk 25 dakika çok iyiydi. sonra biara "lan 1984'ün başka bir uyarlamasınımı çekmişler benim neden haberim yok" dedim. film açılır gibi oldu ama sonra çok karıştı filan sonra uzadıkça uzadı. bitmedi ve kendi içinde saçmaladıkça saçmaladı.
kafada çok soru işareti bıraktı açıkcası. hani, nasıl desem bitmiş bir film değil. sanki birileri filmin ortasında gelmiş ve birşeyleri karıştırmış gibi. gereksiz tekrar barındıran çok fazla sahne var mesela. onları çıkarıp hikayeye derinlik katacak birkaç sahne eklense (kızın hikayesine dair ayrıntı) çok rahat 10 üzerinde 8-9'u olurdu.
bu eksikliklerden ve olmamışlıktan dolayı sanırım film 1984 çakması olmaktan daha fazla ileri gidememiş. özellikle izleyenlerin %90'ı için bu öyle. okuduğum her yorumda muhakkak böyle bir yorum gördüm.
aslında görsel tasarımı çok hoşuma gitti. "sinema abi işte buu" demekten alamadım kendimi. sahne kurguları müthişti. 3-4 tanede çok zekice ve hoşuma giden sekanslar vardı.
tam olmamış kiviyi yemek gibi. görüntüsü, dokusu... vaad edilen şeyler güzel ama sonunda ağızda buruk, iğrenç bir tat bırakıyor film. çok çok iyi bir film olabilirmiş bence.
göndermeler, ince detaylar vs onlar hakkında yorum yapmayacağım. zaten çok merak eden araştırıp bulur. 1985 yapımı değilde 2022 yapımı bir film olsaydı puanım 10/5.5 olurdu ama 1985 yapımı olduğu için 10/7 diyorum. verilebilecek en yüksek puanlardan birini verdim.
yaptığı eleştirilerinde günümüzde çok fazla karşılığı yok bence. bahsettiği şeylerden çok fazla tüketip doyduğumuzu düşünüyorum. hepimizin bildiği, kabul ettiği eleştiriler hep. tabi sene 1985'de izleyince öyle olmamıştır.
devamını gör...
4.
bir terry gilliam filmidir.
filmin senaryosunu da yönetmen terry gilliam, tom stoppard ve charles mckeown yazmıştır. filmin başrollerinde jonathan pryce, kim greist, tüm zamanların en iyi oyuncularından biri olan robert de niro, katherine helmond, benim için yeri her zaman ayrı olan ian holm, bob hoskins, peter vaughan ve ian richardson oynamıştır. ayrıca senaristlerden biri olan charles mckeown da filmde rol almıştır. film en iyi senaryo ve sanat yönetmeni dalında oscar'a aday olmuştur.
ferhan şensoy üstadıma karşı gelmek haddim değil ama distopyalar da güzeldir. distopik bir toplumda ayrıcalıklı insanların özgür diğer insanların memur kalanların da cehennem azabı yaşadığı bir dönemi izliyoruz filmde.
aileden torpilli olan bir memur görevinde yükselip huzura ermek üzereyken bir kadına aşık olur ve bu andan sonra içinde yaşadığı distopyanın gerçekliğini ve bu distopyaya direnen insanların varlığını keşfeder.
bu zamana kadar izlediğim en iyi distopik filmlerden biridir. hem öykü anlatım tarzı hem de oyunculukları ile benim için muhteşem bir filmdir brazil.
filmin senaryosunu da yönetmen terry gilliam, tom stoppard ve charles mckeown yazmıştır. filmin başrollerinde jonathan pryce, kim greist, tüm zamanların en iyi oyuncularından biri olan robert de niro, katherine helmond, benim için yeri her zaman ayrı olan ian holm, bob hoskins, peter vaughan ve ian richardson oynamıştır. ayrıca senaristlerden biri olan charles mckeown da filmde rol almıştır. film en iyi senaryo ve sanat yönetmeni dalında oscar'a aday olmuştur.
ferhan şensoy üstadıma karşı gelmek haddim değil ama distopyalar da güzeldir. distopik bir toplumda ayrıcalıklı insanların özgür diğer insanların memur kalanların da cehennem azabı yaşadığı bir dönemi izliyoruz filmde.
aileden torpilli olan bir memur görevinde yükselip huzura ermek üzereyken bir kadına aşık olur ve bu andan sonra içinde yaşadığı distopyanın gerçekliğini ve bu distopyaya direnen insanların varlığını keşfeder.
bu zamana kadar izlediğim en iyi distopik filmlerden biridir. hem öykü anlatım tarzı hem de oyunculukları ile benim için muhteşem bir filmdir brazil.
devamını gör...