#ödüllü filmler
türkçe adı: dalgaları aşmak
yönetmen koltuğunda lars von trier'in yer aldığı 1996 yapımı bir filmdir. konusu; 1970'li yıllarda bess adlı bir iş kadının, bir kaza sonucu sakat kalan kocasına duyduğu aşkı anlatmaktadır.
yönetmen koltuğunda lars von trier'in yer aldığı 1996 yapımı bir filmdir. konusu; 1970'li yıllarda bess adlı bir iş kadının, bir kaza sonucu sakat kalan kocasına duyduğu aşkı anlatmaktadır.
yönetmen:
lars von trier
oyuncular:
emily watson
stellan skarsgard
katrin cartlidge
jean-marc barr
udo kier
sandra voe
adrian rawlins
lars von trier
oyuncular:
emily watson
stellan skarsgard
katrin cartlidge
jean-marc barr
udo kier
sandra voe
adrian rawlins
*avrupa film ödülleri (1996) - avrupa'da yılın filmi
*bodil ödülleri (1997) - en iyi film / en iyi kadın oyuncu [emily watson] / en iyi yardımcı kadın oyuncu [katrin cartlidge]
*cesar ödülleri (1997) - en iyi yabancı film
film toplam 44 ödüle sahiptir.
*bodil ödülleri (1997) - en iyi film / en iyi kadın oyuncu [emily watson] / en iyi yardımcı kadın oyuncu [katrin cartlidge]
*cesar ödülleri (1997) - en iyi yabancı film
film toplam 44 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "yeni nick" tarafından 19.09.2021 16:40 tarihinde açılmıştır.
1.
trier'in golden heart triolojisinin ilk filmi, ayrıca dogma 95 hareketi sonrası da çektiği ilk filmdir. 1996.
emily watson'ın (bess) tanrıyla olan konuşmaları/hesaplaşmaları efsanedir. chapter geçiş müzikleri de harikadır.
bir dogville ya da epidemic ya da melancholia değildir. ağlamatmalı zırtlatmalı gözle bakıldığında bi dancer in the dark da değildir.
kilise, dolayısıyla toplumun kadına bakış açısı yansıtılırken çok göze sokuluyor verilmek istenen negatiflik. sal abi, alttan versen keşke böyle şeyleri avrupa üçlemesindeki filmlerin gibi. mesela köydeki kilisenin çana bile ihtiyacı olmamasından köylülerin aşırı derecede dindar oldukları anlaşılıyor. bunun gibi bir mevzu din (kilise) - kadın conflictini daha çarpıcı yansıtabilirdi. sen yapardın reis, niye yapmadın??
genel olarak ağlak bi film olduğu addedilmiş. bu kadar mı primitifsiniz diye soruyorum ben de. film lan. ayrıca bu aşka ağlanır mı, mide bulandırıcı ve hastalıklı anasını satıyım..
bess - hz isa benzerliği şu yönden sorunlu sanki, tamam bess ablamız da dindar, takva sahibi gibi gibi falan ama sonrasında o yoldan çıktığı çok net, her ne kadar kendisi bunu eşine iyilik yapar gibi düşünsene de öyle olmadığı açık, mallıktan başka bi şey değil.. galiba bi yerde de pişmanım tarzında bi cümle kuruyordu. isa babamız böyle değildi.
ayrıca bess'i bu kadar manyak yapan şeylerden biri de psikopatça dindar olmasıdır.
emily watson'ın (bess) tanrıyla olan konuşmaları/hesaplaşmaları efsanedir. chapter geçiş müzikleri de harikadır.
bir dogville ya da epidemic ya da melancholia değildir. ağlamatmalı zırtlatmalı gözle bakıldığında bi dancer in the dark da değildir.
kilise, dolayısıyla toplumun kadına bakış açısı yansıtılırken çok göze sokuluyor verilmek istenen negatiflik. sal abi, alttan versen keşke böyle şeyleri avrupa üçlemesindeki filmlerin gibi. mesela köydeki kilisenin çana bile ihtiyacı olmamasından köylülerin aşırı derecede dindar oldukları anlaşılıyor. bunun gibi bir mevzu din (kilise) - kadın conflictini daha çarpıcı yansıtabilirdi. sen yapardın reis, niye yapmadın??
genel olarak ağlak bi film olduğu addedilmiş. bu kadar mı primitifsiniz diye soruyorum ben de. film lan. ayrıca bu aşka ağlanır mı, mide bulandırıcı ve hastalıklı anasını satıyım..
bess - hz isa benzerliği şu yönden sorunlu sanki, tamam bess ablamız da dindar, takva sahibi gibi gibi falan ama sonrasında o yoldan çıktığı çok net, her ne kadar kendisi bunu eşine iyilik yapar gibi düşünsene de öyle olmadığı açık, mallıktan başka bi şey değil.. galiba bi yerde de pişmanım tarzında bi cümle kuruyordu. isa babamız böyle değildi.
ayrıca bess'i bu kadar manyak yapan şeylerden biri de psikopatça dindar olmasıdır.
devamını gör...