bulamayacaksın yeni denizler
başlık "insan olun biraz" tarafından 25.11.2021 00:37 tarihinde açılmıştır.
1.
constantino kavafis’in her zaman içime dokunan muhteşem şiiri kent’in içinde geçen bir cümledir.
herkes gidebilir. gitmek sanıldığı kadar zor değildir. ve kimse ilk kez gitmiş olmayacaktır birinin hayatından ya da bir kentten. çok sürgün terk etmiştir evini ve de sevdiği insanı tarih boyunca. bunca zamandır kendi halinde dönmekte olan bu aciz gezegende hiçbir gitmek alışılmadık bir eylem olmayacaktır. hepsi bildik ve tanıdık hüzünler. acı demlenmeye bırakılmış bir hüzündür. demini aldıkça acımaya başlar. ama asla yeni değildir. kadimdir.
gidilen yer kendini kıymete bindirmeye bayılır elbette. kollarını açıp karşılayacakmış gibi yekinir yerinde. ama yüzünde yabancı bir samimiyet vardır sana sarıldığında ama sen göremezsin. omzunun üstünden senin yeni sandığın denize doğru bakmaktadır çünkü. ve deniz en az gitmek kadar, hüzün kadar, acı kadar yaşlıdır. en az gözlerin kadar.
yeni denizler yok artık. medeni vahşiler coğrafi keşifleri bitirdikten sonra keşfedilecek yeni bir şey kalmadı. başka şeyler aramak için artık çok geç. varolan bir aşka tutunmak kaybolmamak için en güzel yoldur. ufalanmış ekmek kırıntıları gibidir hiç deniz görmemiş bir orman içinde kör topal yürürken.
yeni denizler bulamayacaksın. bulmak zorunda değilsin. ama seni yine de ara. arayış senin sisyphos halin. geri döndüğünde eğer bir karga ufaladığın ekmek kırıntılarını tırtıklamamışsa gerçek denizini bulacaksın olduğu yerde. çünkü deniz ne kadar dalgalanırsa dalgalansın hiçbir yere gitmez. o, bırakıldığı yerde kalmaya yazgılıdır.
içindeki lavinia anlayacaktır söyleneni. denizin ortasındaki sandal hala beklemekte çiçekli elbiseyi.
herkes gidebilir. gitmek sanıldığı kadar zor değildir. ve kimse ilk kez gitmiş olmayacaktır birinin hayatından ya da bir kentten. çok sürgün terk etmiştir evini ve de sevdiği insanı tarih boyunca. bunca zamandır kendi halinde dönmekte olan bu aciz gezegende hiçbir gitmek alışılmadık bir eylem olmayacaktır. hepsi bildik ve tanıdık hüzünler. acı demlenmeye bırakılmış bir hüzündür. demini aldıkça acımaya başlar. ama asla yeni değildir. kadimdir.
gidilen yer kendini kıymete bindirmeye bayılır elbette. kollarını açıp karşılayacakmış gibi yekinir yerinde. ama yüzünde yabancı bir samimiyet vardır sana sarıldığında ama sen göremezsin. omzunun üstünden senin yeni sandığın denize doğru bakmaktadır çünkü. ve deniz en az gitmek kadar, hüzün kadar, acı kadar yaşlıdır. en az gözlerin kadar.
yeni denizler yok artık. medeni vahşiler coğrafi keşifleri bitirdikten sonra keşfedilecek yeni bir şey kalmadı. başka şeyler aramak için artık çok geç. varolan bir aşka tutunmak kaybolmamak için en güzel yoldur. ufalanmış ekmek kırıntıları gibidir hiç deniz görmemiş bir orman içinde kör topal yürürken.
yeni denizler bulamayacaksın. bulmak zorunda değilsin. ama seni yine de ara. arayış senin sisyphos halin. geri döndüğünde eğer bir karga ufaladığın ekmek kırıntılarını tırtıklamamışsa gerçek denizini bulacaksın olduğu yerde. çünkü deniz ne kadar dalgalanırsa dalgalansın hiçbir yere gitmez. o, bırakıldığı yerde kalmaya yazgılıdır.
içindeki lavinia anlayacaktır söyleneni. denizin ortasındaki sandal hala beklemekte çiçekli elbiseyi.
devamını gör...