üzerinde tartışmaya değer güzel bir konu bu.

her şeyden önce başarının tanımını yapmamız gerek. elbette herkese göre başarının tanımı değişebilir. fakat burada bahsettiğimiz kısmen toplumsal başarıdan bağımsız, bireysel başarı. o halde hazır sedat peker de bize hatırlatmışken maslow gibi hümanist bir filozoftan alıntı yapabiliriz.

neydi maslow'un bize kazandırdığı o güzel kavram: 'kendini gerçekleştirmek'. bence başarı kelimesini en iyi karşılayan kavram da bu. biraz açmak gerekirse, insanın kendini gerçekleştirmesi, kendini tanımasıyla başlar. insan kendi yeteneklerini, ilgi alanını ve potansiyelini fark eder. bu alanlarda kendisini yetiştirir ve toplumsal hayatta bu potansiyeline göre bir yer edinir.

bu her zaman bir meslek olmak zorunda değil. örneğin kimisi için kendini gerçekleştirmek, tüm ömrünü dine adamak, kimisi için iyi bir anne olmak olabilir. ama iş bölümü ve organizasyonun had safhaya ulaştığı, uzmanlaşmanın zirve yaptığı çağımızda kendini gerçekleştirmek yapılan meslekle şüphesiz oldukça ilgili.

peki öyleyse maslow'un bu kavramını ülkemizde meslek edinme ve kariyer yapma süreci açısından değerlendirmeye çalışalım. ama daha başlar başlamaz bir sorunla karşılaşıyoruz. maslow'un ihtiyaçlar piramidini hemen herkes bilir. kendini gerçekleştirmek de bu piramitte yer alan ihtiyaçlardan birisidir, fakat ne yazık ki en üst sırada yer almaktadır. önce alt basamaklar tamamlanmadan kendini gerçekleştirmek mümkün değildir.

ülkemizde daha birçok insan en alt basamaktaki fizyolojik ihtiyaçlar ve barınma ihtiyacını zar zor temin edebilmektedir. onun üzerinde ise aidiyet hissiyle birlikte sevgi ihtiyacı, ve kendini gerçekleştirmekten hemen önce de saygınlık ihtiyacı gelmektedir. nefretin, kutuplaşmanın, çarpık çıkar ilişkilerinin, bozuk şehir yaşamının hakim olduğu bir toplumda bireyler gittikçe içine kapanmakta ve çevreleriyle sağlıklı ilişkiler kuramamaktadır. haliyle ruh hali bozuk gençlerin başarıya ulaşma şansı zayıflamaktadır.

ve gelelim şu sınav meselesine. biz bütün başarı kıstasımızı bir sınava yani dolayısıyla rekabete endekslemişiz. ezbere ve problem çözme becerisine dayalı sınav mantığının her bireye uygun olmadığı çok açık. ne diyordu maslow, 'insan kendi potansiyelinin farkına varmalı'. herkes problem çözücü olmak zorunda değil. mesela kimisi iyi analizci olabilir. kimisi el becerisiyle, kimisi duygusal zekasıyla, başkası dil öğrenme yeteneğiyle öne çıkar.

sınavda önüne beceremediği trigonometri sorusunu çıkartarak birçok duygusal zekanın psikolog olmasının önüne geçiyorsunuz. birçok insan hayalindeki mesleğe ulaşmak için 'potansiyelini yükseltmek' yerine 'zayıf yönlerini kuvvetlendirmeye' çalışıyor. kimse yetenekli olduğu iş dururken beceremediği işi severek yapmaz.

toparlayalım. evet insanın kendisini gerçekleştirmesi, yani başarılı olabilmesi için potansiyelini yükseltmesi gerekir. ve bu da çalışmak gerektirir. nitekim potansiyelimizi yükseltmek için çalışmak, başarılı oldukça beyindeki hormonlarımızla tatmin duygumuzun oluşmasına sebep olur. yani aslında kendi fizyolojik doğamız da bizi kendimiz için çalışmaya sevk eder.

ama elbette çalışarak her şey başarılamaz. hatta yukarıda saydığımız tüm gerekçeler sebebiyle, sistem bireyin mutluluğunu temel almadığı sürece çalışsanız da başarılı olamıyorsunuz. ha elbette kestirme yollar bulanlar var, sistemin açığından faydalananlar var, hatta illegal yollardan geçenler de var. ama neydi o laf, büyük resmi görmek lazım.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"çalışarak her şey başarılır anlayışının doğru olmaması" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim