carnival row

fantastik ve polisiye türünün bir arada olduğu, konu itibari ile insan, peri
ve diğer bazı canlı türleri arasında olan savaş ve yaşam zorluklarını anlatan bir dizi. 8 bölümden oluşuyor birinci sezon. ikinci sezonun çekileceği söyleniyor. dizide orlando bloom ve cara delevingne gibi ünlü isimler yer alıyor.

fantastik bir kurgu özellikleri taşırken bir yandan izlerken çok yabancı olmadığımız bir dünyayı sunuyor bize.
emperyalist insan ırkını, zayıfları her anlamda nasıl sömürdüklerini, ırkçılığı, demokrasiyi içten içe çürüten onca partiye sahip insanı ve benzerleri asla fantastik denemeyecek kadar gerçektir.
dizinin ismindeki detayı fark etmenin mutluluğuyla açıklamak isterim ki carnival sokağı genelde savaştan kaçan ve peri satir tarzı canlıların yaşadığı bir sokak, ve bu benim aklıma bakhtin'in carnivalesque fikrini getirdi. bu fikir insanın içindeki karmaşayı garip kıyafetlerle göstermesi ve insan bedeninin öne çıktığı bir fikirdir, otorite figürlerine karşı çıkar, özgürlükçü ve anarşist bir yol izler.
bu nedenle bu ismi seçtiklerini düşünüyorum. çünkü otoriye yani insanlara karşı diğer '' garip'' varlıklar.
kaliteli bir iş, tavsiye ederim. ne olur, sadece boş bir fantastik dizi olarak izlemeyin.

fantastik gibi görünen politik dizi. bir kere hybrid başrol her işte tutar. ingilizin büyüttüğü viking, kurtların büyüttüğü vampir, insanların büyüttüğü buz devi(loki) gibi bir karakter, yapım içinde dinamik bir çatışma sunar. göçmenlik, ırkçılık, siyaset gibi konuları yaratık ve perilerle çok güzel harmanlamışlar.

neyse bu diziyle ilgili aklımda güzel bir replik kalmıştı.

geçmiş dönemi işlediği için beni cezbedip meraklandırdı. konusu iyi. farklı ırkların iç içe yaşarken yaşadığı sıkıntılar, eski dönem teknolojisi falan. savaş zamanına gittiği sahnelerdeki karlı havalı görseller tablo gibi. yalnız dizi genel olarak karanlık. karanlıkta biri birini boğazlasa kim kime ne yaptı seçmesi anlaması çok zorluyor.

devamı spoiler içerebilir!

dizideki tutarsızlıklara girmiycem. neticede fantastik dizi, hayal ürünü. yalnız imojen adlı zengin kızıyla pakt ilişkisinin diziye de konuya da katkısı ve alakası yok gibi. neden senaryo içinde senaryo izledik ki, sırf dizi daha uzun olsun diye mi. bunu başka şeylerle de yapabilirlerdi. zira geniş yelpazeli bir konuya sahipler.

siyasi mesaj verme güdüsü ve metafor çok. insan-peri, pakt ya da her neyse neticede mülteci sorununa bir bakış açısı ve gönderme. yalnız bunu yaparken bari bazı siyasi şeylere en azından bağlı kalınsaydı. ülkede seçim var demek ki osmanlı gibi babadan oğula geçilmiyor. oysa dizide kim ölse makamına direkt oğlu geçti. refah partisi mi lan bu.

sonu yine seyirci beklentisine uygun değil. tıpkı ragnarok gibi çabucak oldu bittiye geldi. sanırım dizi sektörünün en büyük sorunu yazarken finallerinin olmaması. hele başlayalım tutarsa gittiği yere kadar çekeriz diyorlar, uzattıkça uzatıp çıtayı ve beklentiyi yükseltiyorlar ve nihayetinde bitirmek gerektiğinde bitirecek şekli bulamıyorlar. bir dizide izleyiciyi sezonlarca bir savaş geliyor, bomba patlayacak, çığ büyüyor diye gösterip sonra savaşı 5 dakikada oldu bittiye getiremezsiniz.