chp programı gökten indiği sanılan kitaplardan üstündür
başlık "gökyüzüpostacısı" tarafından 16.04.2021 06:14 tarihinde açılmıştır.
1.
bir mustafa kemal atatürk vecizesi.
atatürk dine inanıyor mu diye soranlar için açtım bu başlığı.
atatürk'e göre kendi koyduğu chp ana programı "gökten indiği sanılan" kitapların dogmalarıyla asla bir tutulamaz. zira kendisine göre chp programı bu kitaplardan üstündür.
atatürk dine inanıyor mu diye soranlar için açtım bu başlığı.
atatürk'e göre kendi koyduğu chp ana programı "gökten indiği sanılan" kitapların dogmalarıyla asla bir tutulamaz. zira kendisine göre chp programı bu kitaplardan üstündür.
devamını gör...
2.
"biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz." şeklinde devam eden atatürk'ün çok haklı olduğu konuşma.
bu sözlerden atatürk'ün dini inancına dair bir tespit yapmaya çalışmak zırva işidir. atatürk'ü anlamadan, yapmış olduğu konuşmayı, konuşmanın amacını anlamadan "gökten indiği sanılan kitaplar" ifadesi üzerinden onu eleştirmek de keza öyle. ancak sadece "gökten indiği sanılan kitaplar" ifadesinden bile yapılan eleştirinin kitaplardan çok daha fazlasına olduğunu anlamak zor olmamalı. burada kutsal kitapların gökten indiğini sananlara, onları yozlaştırılan yorumlara, o yorumlarla ülke yönetenlere eleştiri vardır.
diğer bir yandan ülke yönetiminin ve yönetim prensiplerinin herhangi bir kutsal kitaba bağlı olmaması gerekliliğin günümüzde dahi anlaşılamaması gerçekten trajikomik. bunu anlayamayanların bu atatürk'ü bu konuşmasını anlaması çok zor.
bu sözlerden atatürk'ün dini inancına dair bir tespit yapmaya çalışmak zırva işidir. atatürk'ü anlamadan, yapmış olduğu konuşmayı, konuşmanın amacını anlamadan "gökten indiği sanılan kitaplar" ifadesi üzerinden onu eleştirmek de keza öyle. ancak sadece "gökten indiği sanılan kitaplar" ifadesinden bile yapılan eleştirinin kitaplardan çok daha fazlasına olduğunu anlamak zor olmamalı. burada kutsal kitapların gökten indiğini sananlara, onları yozlaştırılan yorumlara, o yorumlarla ülke yönetenlere eleştiri vardır.
diğer bir yandan ülke yönetiminin ve yönetim prensiplerinin herhangi bir kutsal kitaba bağlı olmaması gerekliliğin günümüzde dahi anlaşılamaması gerçekten trajikomik. bunu anlayamayanların bu atatürk'ü bu konuşmasını anlaması çok zor.
devamını gör...
3.
atatürk'ün bu sözü "bazı" kesimlerin anlattığı gibi kendisinin herhangi bir inancını veya herhangi bir inanca karşı düşmanlığını göstermez. dönemin şartları ele alındığında ve de tarihsel sürece bakıldığında osmanlı'dan bu yana anadolu halkı cahil bırakılmış, din kisvesiyle sürekli kandırılmıştır. osmanlı'dan gelen "siz meleklerin etek altlarına mı bakıyorsunuz!" zihniyeti erken cumhuriyet ve ilerleyen süreçlerde de değişmemiştir. türk edebiyatçılarının, anadolu insanı hakkında yazdıkları gerçekleri zaten ortaya dökmektedir. özellikle ahmet haşim'in, refik şevket'e gönderdiği anadolu insanının halini anlatan mektubu okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
halkın sırtından geçinmek için her bölgede şeyhler, dervişler, tarikatlar, cemiyetler aktiflik göstermiş bu da anadolu insanını din ile uyutmuştur. sahte şeyh, derviş, peygamber vs. kısacası "dinci" topluluğu (dindar değil) kendi söz, hadis, ayet ve buyruklarını millete "allah'ın kanunu" diye pazarlamaktaydılar. atatürk bunu görmüş ve dine değil aksine bu tarz din tüccarlarına, şarlatanlara karşı savaş açmıştır.
atatürk'ün toplantıda sözünü etmiş olduğu "gökten indiği sanılan kitaplar." ibaresi herhangi bir kutsal kitaba değil aksine şarlatanların kendi sözlerini millete "kutsal kitap bunu diyor, allah buyuruyor!" diye lanse etmesine karşı söylenmiş bir sözdür çünkü millet o zamanlar bu tarz şarlatanların gerçekten dini anlattığını zannedecek kadar geriydi.
ardından gelen diyanet işleri başkanlığının kurulması, kuran'ın türkçe diline çevrilmesi, türkçe ezan meselesi dine karşı alınmış mesafeler değil türk milletinin neye inandığını anlaması için var olmuş eylemlerdir.
herkes lider olabilir ancak herkes öngörü sahibi olamaz. bugün kendisine saldıran dincileri (dindarlar değil) tekrardan görüyoruz. işte atatürk'ün bu ileri görüşlülüğü o zaman ki eylemlerinde ne kadar tutarlı ve mantıklı olduğunun da kanıtıdır. dinciler, atatürk'ü sevmezler çünkü yollarına taş koymuştur. dindarlar ise (müslüman, hristiyan, yahudi, budist herkes olabilir) bugün anıtına gidip kendi inancının gerektirdiği şekilde ona dualar eder ve dünya'nın sayılı liderlerinden olarak görürler.
halkın sırtından geçinmek için her bölgede şeyhler, dervişler, tarikatlar, cemiyetler aktiflik göstermiş bu da anadolu insanını din ile uyutmuştur. sahte şeyh, derviş, peygamber vs. kısacası "dinci" topluluğu (dindar değil) kendi söz, hadis, ayet ve buyruklarını millete "allah'ın kanunu" diye pazarlamaktaydılar. atatürk bunu görmüş ve dine değil aksine bu tarz din tüccarlarına, şarlatanlara karşı savaş açmıştır.
atatürk'ün toplantıda sözünü etmiş olduğu "gökten indiği sanılan kitaplar." ibaresi herhangi bir kutsal kitaba değil aksine şarlatanların kendi sözlerini millete "kutsal kitap bunu diyor, allah buyuruyor!" diye lanse etmesine karşı söylenmiş bir sözdür çünkü millet o zamanlar bu tarz şarlatanların gerçekten dini anlattığını zannedecek kadar geriydi.
ardından gelen diyanet işleri başkanlığının kurulması, kuran'ın türkçe diline çevrilmesi, türkçe ezan meselesi dine karşı alınmış mesafeler değil türk milletinin neye inandığını anlaması için var olmuş eylemlerdir.
herkes lider olabilir ancak herkes öngörü sahibi olamaz. bugün kendisine saldıran dincileri (dindarlar değil) tekrardan görüyoruz. işte atatürk'ün bu ileri görüşlülüğü o zaman ki eylemlerinde ne kadar tutarlı ve mantıklı olduğunun da kanıtıdır. dinciler, atatürk'ü sevmezler çünkü yollarına taş koymuştur. dindarlar ise (müslüman, hristiyan, yahudi, budist herkes olabilir) bugün anıtına gidip kendi inancının gerektirdiği şekilde ona dualar eder ve dünya'nın sayılı liderlerinden olarak görürler.
devamını gör...
4.
mustafa kemal atatürk'ün düşünceleri, arap mitolojisi öğretilerinden üstündür.
devamını gör...
5.
ataturk'un bu konusmayi yaptigi videodaki goruntu montajmis.
goruntu gercek, ses gercek, ama ataturk ilgili goruntude bunlari soylemiyor.
ataturk bunlari soyluyor, dikkat edin.
ataturk, ilgili goruntude, bunlari soylemiyor. yani sesle goruntuyu birlestirip servis etmisler.
ayrica arastirmaci fehmi ilkay cecen'in soyledigine gore o konusma normalde 1-1.5 saatlik.
fakat o konusmanin full hali elimizde yok, muhtemelen sansurlenmis. ataturk o konusmanin sonlarinda bunu soyluyor, ama konusma ne hikmetse elimizde yok.
ataturk'un goruntulerine ve yazilarina uygulanan sansurlerden sadece biri.
goruntu gercek, ses gercek, ama ataturk ilgili goruntude bunlari soylemiyor.
ataturk bunlari soyluyor, dikkat edin.
ataturk, ilgili goruntude, bunlari soylemiyor. yani sesle goruntuyu birlestirip servis etmisler.
ayrica arastirmaci fehmi ilkay cecen'in soyledigine gore o konusma normalde 1-1.5 saatlik.
fakat o konusmanin full hali elimizde yok, muhtemelen sansurlenmis. ataturk o konusmanin sonlarinda bunu soyluyor, ama konusma ne hikmetse elimizde yok.
ataturk'un goruntulerine ve yazilarina uygulanan sansurlerden sadece biri.
devamını gör...
6.
velev ki bahsekonu kitap kuran olsun...
buna cephe alan adam; ''ne bok yiyorsanız yiyin ulan, neye inanıyorsanız inanın bana ne'' diyip olduğu gibi bırakıp milleti din konusunda uyumak istiyorsa uyumalarına müsaade edemez miydi, edebilirdi...
ama o ne yaptı,
ulan okuyorsunuz ne okuduğunuzu bilin, inanıyorsunuz neye inandığınızı bilin, o sakallının bu şalvarlının bu sarıklının lafına değil, kendi gözünüzle okuyup gördüğünüze inanın, onu okuyun, onu bilin diye cebinden ödeyip elmalılı'ya mealini neden yaptırdı o zaman?
neden diyanet işleri başkanlığı'nın kurulmasını emretti?
çok konuşuyorsunuz fakat boş konuşuyorsunuz...
sonradan gelen edit: cebinden ödenmediğine, meclis kararıyla ödenek oluşturulduğuna dair belgeli bir düzeltme aldım. o kısmı dikkate almayın lütfen. ama yine de yazdığımın anlamı değiştiren bir düzeltme değil tabii…
buna cephe alan adam; ''ne bok yiyorsanız yiyin ulan, neye inanıyorsanız inanın bana ne'' diyip olduğu gibi bırakıp milleti din konusunda uyumak istiyorsa uyumalarına müsaade edemez miydi, edebilirdi...
ama o ne yaptı,
ulan okuyorsunuz ne okuduğunuzu bilin, inanıyorsunuz neye inandığınızı bilin, o sakallının bu şalvarlının bu sarıklının lafına değil, kendi gözünüzle okuyup gördüğünüze inanın, onu okuyun, onu bilin diye cebinden ödeyip elmalılı'ya mealini neden yaptırdı o zaman?
neden diyanet işleri başkanlığı'nın kurulmasını emretti?
çok konuşuyorsunuz fakat boş konuşuyorsunuz...
sonradan gelen edit: cebinden ödenmediğine, meclis kararıyla ödenek oluşturulduğuna dair belgeli bir düzeltme aldım. o kısmı dikkate almayın lütfen. ama yine de yazdığımın anlamı değiştiren bir düzeltme değil tabii…
devamını gör...
7.
gökten kitap inmez çünkü. gökten kitap indiğine inandırılmış kitleler aldatılmış, kandırılmış topluluklardır. bu noktadan hareketle mustafa kemal eleştirisi yapanlar, kuran'ın oluşum süreci konusunda mustafa kemal kadar bilgi sahibi de değildir.
kuran bugünkü haliyle kitap olarak gökten inmemiştir. 22 yıl boyunca parça parça peygamberine vahyolunduğu yalan mıdır. peygamberin sağlığında dahi bugünkü haliyle bir kuran yoktur, bu günkü haliyle kitaplaştırılmış, derlenip düzenlenmiş bir kitap peygamberde bile yoktur. hatta bir kısım söylentiye göre peygamber kendi bilgi istemi dışında kuran/ayet yazıya geçirilme istek ve girişimlerine de sağlığında karşı çıkmıştır. istese ilk gününden itibaren bunu yaptırabilirdi. sağlığında yaptırmamıştır. kuranın kitaplaştırılması peygamberin ölümünden sonra gerçekleşmiştir. toplanabilen ve değerlendirmeye değer bulunan musaflardan kimileri imha edilmiş elde kalanlar da yeniden sıralanıp (tartışma ve değerlendirmelerle) derlenip düzenlenerek tek bir metin olarak kitaplaştırılmıştır. süreç ve gerçekler bu iken, mustafa kemal'in gökten inme kitaplara inanılmaması düşüncesinin yanlışlığı nerede. chp programı ile hedef ve görevlerin tespitindeki haklılık ve ülke için sağlanan başarılar kayıtlardadır..bunların hayali, uydurma kimi hurafelerle kıyaslanamayacağı yalan mıdır.
bugün dahi, kurandan başka kaynak kabul etmeyenleri "kuran müslümanlığı" ile ve kafirlikle suçlayan, 'kuranın tek başına islamı yaşamaya yetmeyeceğini söyleyebilenler' mi mustafa kemal'i kuranı aşağılamakla suçluyor: gülünç.. bir dinin tanrı tarafından buyruklandırılan ve tamamlandığı belirtilen metninin, (tanrının aksine) o dini yaşamakta yetersiz olduğunu savunanlar, yani tanrıya eksiklik izafe eden, şirk sahipleri mi mustafa kemal'in islam bakışına laf söyleyecekler.. peki neremizle güleceğimizi de söylesinler o zaman.
kuran bugünkü haliyle kitap olarak gökten inmemiştir. 22 yıl boyunca parça parça peygamberine vahyolunduğu yalan mıdır. peygamberin sağlığında dahi bugünkü haliyle bir kuran yoktur, bu günkü haliyle kitaplaştırılmış, derlenip düzenlenmiş bir kitap peygamberde bile yoktur. hatta bir kısım söylentiye göre peygamber kendi bilgi istemi dışında kuran/ayet yazıya geçirilme istek ve girişimlerine de sağlığında karşı çıkmıştır. istese ilk gününden itibaren bunu yaptırabilirdi. sağlığında yaptırmamıştır. kuranın kitaplaştırılması peygamberin ölümünden sonra gerçekleşmiştir. toplanabilen ve değerlendirmeye değer bulunan musaflardan kimileri imha edilmiş elde kalanlar da yeniden sıralanıp (tartışma ve değerlendirmelerle) derlenip düzenlenerek tek bir metin olarak kitaplaştırılmıştır. süreç ve gerçekler bu iken, mustafa kemal'in gökten inme kitaplara inanılmaması düşüncesinin yanlışlığı nerede. chp programı ile hedef ve görevlerin tespitindeki haklılık ve ülke için sağlanan başarılar kayıtlardadır..bunların hayali, uydurma kimi hurafelerle kıyaslanamayacağı yalan mıdır.
bugün dahi, kurandan başka kaynak kabul etmeyenleri "kuran müslümanlığı" ile ve kafirlikle suçlayan, 'kuranın tek başına islamı yaşamaya yetmeyeceğini söyleyebilenler' mi mustafa kemal'i kuranı aşağılamakla suçluyor: gülünç.. bir dinin tanrı tarafından buyruklandırılan ve tamamlandığı belirtilen metninin, (tanrının aksine) o dini yaşamakta yetersiz olduğunu savunanlar, yani tanrıya eksiklik izafe eden, şirk sahipleri mi mustafa kemal'in islam bakışına laf söyleyecekler.. peki neremizle güleceğimizi de söylesinler o zaman.
devamını gör...