#araştırma-inceleme
orijinal adı: understanding sexual violence
yazar: diana scully
yayım yılı: 1990
kadınların hayatını derinden etkileyen travmatik olaylardan biri olan tecavüz konusuna değinen scully, tutuklu tecavüzcüler üzerinde yaptığı araştırmalarla cinsel şiddet hakkında birçok bilgi ve tespiti okurlarına sunuyor.
yazar: diana scully
yayım yılı: 1990
kadınların hayatını derinden etkileyen travmatik olaylardan biri olan tecavüz konusuna değinen scully, tutuklu tecavüzcüler üzerinde yaptığı araştırmalarla cinsel şiddet hakkında birçok bilgi ve tespiti okurlarına sunuyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "sissy hankshaw" tarafından 15.05.2023 17:23 tarihinde açılmıştır.
1.
cinsel şiddeti anlamak: tutuklu tecavüzcü erkekler üzerine bir inceleme aslında uzun uzun ismi. diana scully'nin metis yayınevi'nden çıkan kitab. çeviri şirin tepeli'ye ait.
yani gerçekten uzuuuun uzun aralar verdiğim, zor bir okuma oldu benim için. ama kadın- erkek herkesin okuması şart. bakın genelde bi şeyler okumayı şart koşmam, ama bunu koştum.
her şeyden önde tecavüzü bir kadın sorunu değil erkek sorunu olarak ele alışıyla gönülleri fethediyor. toplumda, medyada, hatta feminik çevrelerde gerçekten çok "kadın sorunu" gibi yansıtılmıyor mu? oysa bu toplumdaki erkeklerin yarattığı, kadınların maruz kaldığı bir sorun hakikaten. niçin erkek sorunu demeyelim?
kitap öncelikle amerika toplumunu merkez alıyor çünkü kadınıb çalıştığı hapishane amerikada. ama tabii kitapta yazılanlar hemen her topluma uyarlanabilir. günümüz dünyasında hepimiz globaliz.
ilk bölümde hapishanenin doğası nasıl, orada yaşam nasıl ve bir kadın olarak hapishanede çalışmak nasıl bir deneyimmiş bunları paylaşıyor.
ikinci bölümde tecavüzü her boyutta ele alıyor. işte tecavüz sonucu kadının suçlanmasından pornografiye, hastalık olup olmayışına, tıp dünyasında tecavüze bakışa ve tecavüz denen suça kültürün katkısına, her şeye değiniyor.
üçüncü bölümde ise tecavüz suçundan yargılanmış ve suçlu bulunmuş erkeklerin profilini paylaşıyor bizlerle. çocuklukları, aile yaşantıları, inançları, travmaları ve madde (alkol de dahil) kullanımı gibi koşulları da görüştüğü tutuklularon ifadeleri eşliğinde birer bölüm ayırarak detaylıca anlatıyor.
dördüncü bölüm, suçluların yaptıkları şeye bakışı ile alakalı -ki beni en çok dehşete düşüren bölüm olabilir. tecavüzün öğrenilmesi, tecavüzün inkarı (ki bunun da çeşitlerini başlıklar halinde ayırmış), ve tecavüzü haklı kılma gerekçeleri (tutukluların yani) detaylıca okurla paylaşılmış.
beşinci bölümün başlığı çok çarpıcı: "hiç kimse tecavüzcü değildir". anlayabileceğiniz gibi bu bölümde de suçluların gözünde tecavüzü haklı çıkaran koşullar inceleniyor.
altıncı bölüm tecavüzcü erkeklerin zihinsel süreçlerini anlamak için önemli. zira tamamen sağladıkları kazanç ve bakış açılarını irdelemeye ayrılmış.
yedinci bölüm ise tüm kitabı toparlar ve özetler nitelikte. sonsözde ise kadının kendini savunması ile alakalı yorumları var yazarın. ancak çok kesin söylemlerde bulunmuyor zira tabii ki kimse tecavüz etmeyi göze almış bir erkeğin ne kadar tehlikeli olduğunu, ne noktada ne tepki vereceğini ezbere kestiremez. ama yazarın bu noktada tecavüz suçu işleyen erkeklere yönelttiği soru ve aldığı yanıtlar anlamlı: "kurban siz olsaydınız ne yapardınız?"
ben bu konuda ve bu kitabı inceleyerek sayfalarca alıntılar eşliğinde yazı yazma motivasyonuna sahibim, sinirlerim harap olsa da. * ama ne gerek var? üşenmeyip kitabın kendisini okuyun hem. sonra bacılarım bana koşsun ve kocaman sarılalım.
yani gerçekten uzuuuun uzun aralar verdiğim, zor bir okuma oldu benim için. ama kadın- erkek herkesin okuması şart. bakın genelde bi şeyler okumayı şart koşmam, ama bunu koştum.
her şeyden önde tecavüzü bir kadın sorunu değil erkek sorunu olarak ele alışıyla gönülleri fethediyor. toplumda, medyada, hatta feminik çevrelerde gerçekten çok "kadın sorunu" gibi yansıtılmıyor mu? oysa bu toplumdaki erkeklerin yarattığı, kadınların maruz kaldığı bir sorun hakikaten. niçin erkek sorunu demeyelim?
kitap öncelikle amerika toplumunu merkez alıyor çünkü kadınıb çalıştığı hapishane amerikada. ama tabii kitapta yazılanlar hemen her topluma uyarlanabilir. günümüz dünyasında hepimiz globaliz.
ilk bölümde hapishanenin doğası nasıl, orada yaşam nasıl ve bir kadın olarak hapishanede çalışmak nasıl bir deneyimmiş bunları paylaşıyor.
ikinci bölümde tecavüzü her boyutta ele alıyor. işte tecavüz sonucu kadının suçlanmasından pornografiye, hastalık olup olmayışına, tıp dünyasında tecavüze bakışa ve tecavüz denen suça kültürün katkısına, her şeye değiniyor.
üçüncü bölümde ise tecavüz suçundan yargılanmış ve suçlu bulunmuş erkeklerin profilini paylaşıyor bizlerle. çocuklukları, aile yaşantıları, inançları, travmaları ve madde (alkol de dahil) kullanımı gibi koşulları da görüştüğü tutuklularon ifadeleri eşliğinde birer bölüm ayırarak detaylıca anlatıyor.
dördüncü bölüm, suçluların yaptıkları şeye bakışı ile alakalı -ki beni en çok dehşete düşüren bölüm olabilir. tecavüzün öğrenilmesi, tecavüzün inkarı (ki bunun da çeşitlerini başlıklar halinde ayırmış), ve tecavüzü haklı kılma gerekçeleri (tutukluların yani) detaylıca okurla paylaşılmış.
beşinci bölümün başlığı çok çarpıcı: "hiç kimse tecavüzcü değildir". anlayabileceğiniz gibi bu bölümde de suçluların gözünde tecavüzü haklı çıkaran koşullar inceleniyor.
altıncı bölüm tecavüzcü erkeklerin zihinsel süreçlerini anlamak için önemli. zira tamamen sağladıkları kazanç ve bakış açılarını irdelemeye ayrılmış.
yedinci bölüm ise tüm kitabı toparlar ve özetler nitelikte. sonsözde ise kadının kendini savunması ile alakalı yorumları var yazarın. ancak çok kesin söylemlerde bulunmuyor zira tabii ki kimse tecavüz etmeyi göze almış bir erkeğin ne kadar tehlikeli olduğunu, ne noktada ne tepki vereceğini ezbere kestiremez. ama yazarın bu noktada tecavüz suçu işleyen erkeklere yönelttiği soru ve aldığı yanıtlar anlamlı: "kurban siz olsaydınız ne yapardınız?"
ben bu konuda ve bu kitabı inceleyerek sayfalarca alıntılar eşliğinde yazı yazma motivasyonuna sahibim, sinirlerim harap olsa da. * ama ne gerek var? üşenmeyip kitabın kendisini okuyun hem. sonra bacılarım bana koşsun ve kocaman sarılalım.
devamını gör...