çocuklar neden yalan söyler sorunsalı
başlık "zugra" tarafından 03.12.2021 01:46 tarihinde açılmıştır.
1.
soslu sorunsal.
hayır kafam güzel değil bu akşam. tövbeler olsun ne cin var ne tonik ne de bira. belki sonra viski.
sorunsalın sorunsal olmaktan çıkması için verebileceğim cevap. korkudur. ve çocuğun yanlış bir şey yaptığını hissetmesi ya da bilmesidir. yanlış nedir ayrı tartışma konusu?
öf bu sözlükte hiç mi psikolog yok ya?
hayır kafam güzel değil bu akşam. tövbeler olsun ne cin var ne tonik ne de bira. belki sonra viski.
sorunsalın sorunsal olmaktan çıkması için verebileceğim cevap. korkudur. ve çocuğun yanlış bir şey yaptığını hissetmesi ya da bilmesidir. yanlış nedir ayrı tartışma konusu?
öf bu sözlükte hiç mi psikolog yok ya?
devamını gör...
2.
büyüklerinden öğrendikleri için yalan söylerler.
çocuklar ne öğretilirse, öyle yaşar.
çocuklar ne öğretilirse, öyle yaşar.
devamını gör...
3.
ailesi yüzünden. ya onlardan görüp öğrenmiştir ya onların herhangi bi duruma vereceği tepkiden korkmuştur ya onların baskısından bıkmıştır.
tabi istisnalar hep vardır , ben genel olarak baktım mevzuya.
tabi istisnalar hep vardır , ben genel olarak baktım mevzuya.
devamını gör...
4.
o çocuğa yalan söylemeyi kim mecbur bıraktı acaba diye oturup düşünelesi
devamını gör...
5.
ilgisizlikten,ailesinde söylenen yalanlardan. diyor internet. büyük sorumluluk çocuk. saygılar tüm ebeveynlere.
devamını gör...
6.
genelde korkudan olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...
7.
güzel sorunsal.
korku çocuklar için sebep değil sonuçtur.
çocukların az bildiği düşünülür. çocuklar sadece okuma, yazma ve konuşmayı yeni öğrenmişlerdir. aslında hiç bilmezler.
ilginçtir.
çocuklar yalan söylemezler, sadece söylerler.
çocuklar yalanın yaptırımı ile karşılaşınca öfkelenir ve saldırıya geçerler, (herkes hatırlar bunu eminim) çünkü çocuklar haklı olduklarına o kadar emindirler ki, kötülük ile mücadele edercesine saldırırlar kendilerini eğitmek ya da cezalandırmak isteyenlere.
kaliteli eğitim ile yaşama başlayıp sürekli eğitim almış çocukların durumu akıl karıştırır, böyle çocuklar diğer fakir ve eğitimsiz çocukların saldırmadığı dış dünyaya saldırırlar ve kendilerine öğretilen/ezberletilen akademik yalanları insanlara söylerler/susarlar. yani farklı koşullarda çocukluk farklı şekillerde dışa yansır tıpkı yetişkinlerin durumundaki gibi.
toplumdan soyutlayıp toplumun zannından bağımsız olarak incelediğimizde çocukların yalanın ne olduğunu bilecek kadar bile bilgileri olmadığını açıkça görebiliriz. ayrıca bu sebeple çocukluk korkuları/korkutulmuşlukları diğer hiçbir dönemin travmalarına benzemeyen izler bırakır insanda. saf korku, düşüncesiz, fikirsiz, yapılandırılmamış bilince değil bilinç altına mıh çakan en tehlikeli korkmuşluk/korkutulmuşluk..
korku çocuklar için sebep değil sonuçtur.
çocukların az bildiği düşünülür. çocuklar sadece okuma, yazma ve konuşmayı yeni öğrenmişlerdir. aslında hiç bilmezler.
ilginçtir.
çocuklar yalan söylemezler, sadece söylerler.
çocuklar yalanın yaptırımı ile karşılaşınca öfkelenir ve saldırıya geçerler, (herkes hatırlar bunu eminim) çünkü çocuklar haklı olduklarına o kadar emindirler ki, kötülük ile mücadele edercesine saldırırlar kendilerini eğitmek ya da cezalandırmak isteyenlere.
kaliteli eğitim ile yaşama başlayıp sürekli eğitim almış çocukların durumu akıl karıştırır, böyle çocuklar diğer fakir ve eğitimsiz çocukların saldırmadığı dış dünyaya saldırırlar ve kendilerine öğretilen/ezberletilen akademik yalanları insanlara söylerler/susarlar. yani farklı koşullarda çocukluk farklı şekillerde dışa yansır tıpkı yetişkinlerin durumundaki gibi.
toplumdan soyutlayıp toplumun zannından bağımsız olarak incelediğimizde çocukların yalanın ne olduğunu bilecek kadar bile bilgileri olmadığını açıkça görebiliriz. ayrıca bu sebeple çocukluk korkuları/korkutulmuşlukları diğer hiçbir dönemin travmalarına benzemeyen izler bırakır insanda. saf korku, düşüncesiz, fikirsiz, yapılandırılmamış bilince değil bilinç altına mıh çakan en tehlikeli korkmuşluk/korkutulmuşluk..
devamını gör...
8.
anası babası yalancıdır ya da çocuğu korkutmuştur.
budur.
budur.
devamını gör...
9.
soyut düşünce 12 yaşından önce pek gelişmiyor. ahlak gibi bir kavramı anlatırsanız anladım der elbette ama bunu içselleştirmesi daha geç yaşlarda oluyor. bazısı bu aşamaya hiç gelemiyor. bu konuda kohlberg'in kuramı var.
meraklısına burada anlatımı var.
kohlberg'in ahlak kuramı
meraklısına burada anlatımı var.
kohlberg'in ahlak kuramı
devamını gör...
10.
devamını gör...
11.
yetişkinler kadar söylemezler. asıl yetişkinler yalan makinasi.
devamını gör...
12.
anne ya da baba genel olarak çocuğun yanlışına abartılı tepki veriyorsa çocuk yalana yönelir.
devamını gör...
13.
çocuklar yalan söylemeyi bilerek doğmazlar, sadece öğrenirler.
her ne kadar socrates’e göre her şeyi bilerek doğup sonradan hatırlasak da, bana göre her çocuk dürüst doğar. zihinleri açıktır; anne-babasının ve çevresini taklit ederek her şeyi öğrenmeye başlar. mesela, yemeği döktüğünde annesi ona öfkelendiğinde, bir dahaki dökme eyleminde suçu başkasına atma eğilimi gösterecek ve yalan söyleyecektir. bu suçladığı kişi bir oyuncak da olabilir, hayali bir arkadaş da, örümcek adam da… yani yalan söyleyecektir. sonrasında bu eylemi, anne- babanın öfkelendiği her eylemde gerçekleştirecek; anne- babanın öfke şiddetine göre, yalan söyleme sıklığı da artacaktır. yaşı ilerledikçe de büyüklerin kızabileceği diğer durumları da benzetme yöntemiyle bulacak; diğer konularda da yalan söyleme eğiliminde olacaktır. sürekli yalan söylemek durumunda bırakılan çocuk, artık yalan söylemeyi öğrenmiştir.
trt belgesel’de çocuk psikolojisi ve davranışlarıyla ilgili ingiltere yapımı bir belgesel vardı. gülerek izlediğimiz bir bölüm şu şekildeydi:
5-6 çocuk bir şekerci dükkanına bırakılıyor ve dükkan sahibi bir süre gitmesi gerektiğini belirterek dükkanı onlara emanet ediyor. çocukların yaşlarını hatırlamıyorum ama 5-6 yaşlarındaydı sanırım. bir-iki çocuk şekerlerden yemeye çalışıyor ve diğerleri bunun kötü bir davranış olacağını söyleyerek , engel olmaya çalışıyorlar. ama bir süre sonra şeker kazanıyor ve hepsi birlikte şekerleri yemeye başlıyorlar. sonra yaptıklarının hatalı ve ‘suç’ olduğunu kavrayarak ne yapacaklarını tartışıyorlar. sonuç:
önce dükkanın önünden tesadüfen geçen polis arabasını görünce yere eğilip saklanıyorlar.dükkan sahibi ve onları gözlemleyen psikolog dükkana geldiğinde , dükkana maskeli bir hırsız geldiğini, şekerleri çalıp gittiğini söylüyorlar. hayalgüçlerinin enginliğiyle rollerini o kadar güzel oynuyorlar ki , bilmesek inanırız o şekilde*.
ben psikolog değilim; yazdıklarım ve düşüncelerim de yanlış olabilir. gözlemlediklerimi bu şekilde yorumladım sadece.
her ne kadar socrates’e göre her şeyi bilerek doğup sonradan hatırlasak da, bana göre her çocuk dürüst doğar. zihinleri açıktır; anne-babasının ve çevresini taklit ederek her şeyi öğrenmeye başlar. mesela, yemeği döktüğünde annesi ona öfkelendiğinde, bir dahaki dökme eyleminde suçu başkasına atma eğilimi gösterecek ve yalan söyleyecektir. bu suçladığı kişi bir oyuncak da olabilir, hayali bir arkadaş da, örümcek adam da… yani yalan söyleyecektir. sonrasında bu eylemi, anne- babanın öfkelendiği her eylemde gerçekleştirecek; anne- babanın öfke şiddetine göre, yalan söyleme sıklığı da artacaktır. yaşı ilerledikçe de büyüklerin kızabileceği diğer durumları da benzetme yöntemiyle bulacak; diğer konularda da yalan söyleme eğiliminde olacaktır. sürekli yalan söylemek durumunda bırakılan çocuk, artık yalan söylemeyi öğrenmiştir.
trt belgesel’de çocuk psikolojisi ve davranışlarıyla ilgili ingiltere yapımı bir belgesel vardı. gülerek izlediğimiz bir bölüm şu şekildeydi:
5-6 çocuk bir şekerci dükkanına bırakılıyor ve dükkan sahibi bir süre gitmesi gerektiğini belirterek dükkanı onlara emanet ediyor. çocukların yaşlarını hatırlamıyorum ama 5-6 yaşlarındaydı sanırım. bir-iki çocuk şekerlerden yemeye çalışıyor ve diğerleri bunun kötü bir davranış olacağını söyleyerek , engel olmaya çalışıyorlar. ama bir süre sonra şeker kazanıyor ve hepsi birlikte şekerleri yemeye başlıyorlar. sonra yaptıklarının hatalı ve ‘suç’ olduğunu kavrayarak ne yapacaklarını tartışıyorlar. sonuç:
önce dükkanın önünden tesadüfen geçen polis arabasını görünce yere eğilip saklanıyorlar.dükkan sahibi ve onları gözlemleyen psikolog dükkana geldiğinde , dükkana maskeli bir hırsız geldiğini, şekerleri çalıp gittiğini söylüyorlar. hayalgüçlerinin enginliğiyle rollerini o kadar güzel oynuyorlar ki , bilmesek inanırız o şekilde*.
ben psikolog değilim; yazdıklarım ve düşüncelerim de yanlış olabilir. gözlemlediklerimi bu şekilde yorumladım sadece.
devamını gör...
14.
bir çocuk ailesinden ne görürse onu uygular. çok nadirdir öyle ailesine göre yetişmeyen çocuk. ama genel olarak düşünülürse aileden ne görürse onunla yetişir çocuk. bir ailede yalan varsa o çocuk yalan söylemeyi öğrenir, nasıl olsa annem babam da yapıyor demekki kötü bir şey değil diye düşünürek. ailede kavga gürültü varsa o çocuk hırçın büyür. çünkü onu ogrenmistir. sevgiyle büyürse de sevgiyi öğrenir, insanları sevmeyi değer vermeyi öğrenir. o yuzden bir çocuğun yetismesi, karakterinin oturması ailenin görevidir diye düşünüyorum.
devamını gör...
15.
çocuklar yalan söylerler çünkü hayal güçleri bizimkine nazaran yüksektir , yalan söylerler çünkü hala kendilerinin dahi zaman zaman inandığı gerçek dışı şeylerin bir gün gerçek olabileceği umuduna sahiptirler , mesela astronot olmak isterler , ancak büyüdüklerinde gerçekler suratlarına tokat gibi çarpar , evet çocuklar yalancıdır biraz çünkü yalanları yakalanabilir yumuşaklık ve renktedir henüz yalan söylemek için yalan söylemiyorlardır , onlar hayatı oyun zannediyor ve bu oyunun tabiri caizse en renkli kişiliğine sahip olmaya çalışıyorlardır
devamını gör...
16.
daha çok korktukları, kötü bir tepki alacaklarını bildikleri için. ya da ailesinin de yalan söylediğini gördüğü için normal bir şey olduğunu düşünürler. aile olmanın ve yetiştirmenin önemi.
devamını gör...