1.
bir tane değil, köpük gibi bir sürü evrenler olduğunu savunan kuram.
devamını gör...
2.
birbiriyle etkileşime girmeyen ya da en azından şu ana dek bizim evrenimizle etkileşime girmemiş olan çok sayıda varsayımsal evrenin varlığını kabul eden teorik fizik kuramı.
her ne kadar çoğu insanın kulağına fanstastik birtakım hayaller gibi gelse de, çoklu evren modelleri, çoğunlukla kanıtlanmış fiziksel gerçekliklerden temel bulur.
bugün çok sayıda çoklu evren modeli var ama ben sadece birkaçından bahsedeyim.
***
evrenin genişlediğini biliyoruz. (bkz: kozmik kırmızıya kayma)
bu demek oluyor ki, filmi geriye doğru sararsak, evrenin şimdikinden çok daha küçük, çok daha sıcak ve çok daha yoğun olduğu bir zamana doğru gideriz. evrenin bu şekilde, belki de küçücük ve görünmeyen bir nokta kadar olduğu döneme büyük patlama diyoruz. (bkz: big bang teorisi)
ancak bu teori, bugün evrende gözleyebildiğimiz her şeyi açıklayamıyor. burada da yardımımıza kozmik enflasyon adı verilen teori koşuyor. bunun ne olduğunu ilgili başlıkta detayıyla anlattığım için burada konuya girmiyorum. ancak bu kozmik enflasyon, başka bir deyişle "şişme", kuantum mekaniği ile birlikte düşünüldüğünde karşımıza çıkardığı bir sonuç var: şişme, evrenin her yerinde aynı anda bitmez. evrende burada ve şurada şişme sona ererken, bu iki nokta arasında şişme devam eder.
bunun anlamı şu: şişmenin ve büyük patlamanın bittiği birçok evren, aralarında kalan bölgelerin şişmeye devam etmesi nedeniyle birbirinden ayrılır ve herhangi bir etkileşime girmez. çoklu evren modellerinden biri bu temel üzerine kuruludur. her biri kendi büyük patlama'sına sahip olan 1'den fazla evren...
***
bir başka çoklu evren modeli, sicim teorisini temel alır. buna ilişkin bilgiyi de yine ilgili başlıkta bulabilirsiniz. orada göreceğiniz gibi, sicim teorisi evrene, bizim duyularımızla algılayamadığımız 6 ek boyut daha getirir. sicim teorisinin 5 farklı versiyonu vardır ve burada devreye m teorisi girer. zar kuramı olarak da bilinen bu kuram, bu 5 sicim teorisinin, m teorisine farklı açılardan bakınca ortaya çıkan sonuçlar olduğunu, yani hepsinin aslında aynı yönü işaret ettiğini söyler.
m teorisi bunu iddia etmekle kalmaz ve 11. boyutun varlığını da şart koşar. bu boyut, sicim teorisindeki sicimlerin, zar teorisine adını veren, zar benzeri bir yapı oluşturacak şekilde açılıp genişlemesine izin verir. bunun sonucunda ortaya, farklı (ki bunlardan biri de bizim evrenimiz olan) evrenlerle ilişkilendirilen çok sayıda zarın olduğu bir hiperuzay çıkar.
m teorisine göre evrenlerin oluşmasının nedeni de, zarların kendi aralarındaki çarpışmalarından doğan enerjidir.
***
bir başka modele bakalım. buna göre evren sonsuzdur. bu durumda parçacıkların bir araya gelip bir şeyler oluşturması için söz konusu olabilecek tüm ihtimaller sonsuz olduğundan ortaya şu sonuç çıkar: evrendeki, siz dahil her şeyi oluşturan parçacıklar, bu sonsuz evrenin bambaşka bir noktasında, yine tamamen sizin de içinde bulunduğunuz dünyanın bir kopyasını oluşturabilir. ancak bu sonsuzlukta sizin kendinizle bir yerlerde karşılaşma ihtimaliniz yoktur.
***
bir başka model, kuantum mekaniğindeki atom altı parçacıkların sahip olduğu süperpozisyon ilkesi üzerine kurulmuştur. siz salonda otururken aynı anda yatak odasında bulunamazsınız ama sizi ya da beni oluşturan parçacıklara özel olarak tek tek baktığımızda, bunun benzeri bir durumun mümkün olduğunu görürüz. bir parçacık aynı anda, bulunma olasılığı olan her yerdedir. ancak onu gözlemlediğiniz zaman, rastgele şekilde sadece tek bir duruma sahip olmayı seçecektir.
parçacığı gözlemlediğinizde sahip olmayı seçtiği durum dışında kalan diğer tüm durumlar, farklı bir evrende var olabilir. bunu atom altı boyuttan makro boyuta taşıdığımızda ortaya çıkan sonuç şudur: herhangi bir şeyi her gözlemlediğiniz an, evreni bölersiniz ve bu evrende göremediğiniz tüm diğer olasılıkların başka evrenlerde var olmasına yol açarsınız. böylece bir yerlerde, mesela mısır'daki piramitlerin hiç inşa edilmediği yahut adolf hitler'in hiç doğmadığı evrenler vardır diyebiliriz.
ilişkili bir düşünce deneyi için (bkz: kuantum intiharı ve kuantum ölümsüzlüğü)
***
dediğim gibi, evren modelleri buradaki kadar az sayıda değil ama hepsini yazarsam tanımlıktan çıkıp kitapçığa dönüşür olay (ki bu bile yeterince uzun oldu zaten. okuyanlardan özür diliyorum.)
tüm bu modeller birbirinden farklı olsa da, temelde kabul edebilecekleri ortak bir nokta vardır: eğer birbirinden farklı çok sayıda evren varsa, bu evrenlerin hepsinde fizik yasaları bizim evrenimizdekilerle aynı olmak zorunda değil. tamamen bambaşka şeylerin mümkün olduğu evrenler var olabilir.
***
çoklu evrenlere gözlemsel kanıt bulabilir miyiz? bu biraz zor, hatta belki de imkânsız. evrenlerin birbiriyle etkileşime geçmesi ihtimali düşük gibi görünüyor.
fakat yine de bazı ipuçları olabilir. örneğin; uzayda, galaksi toplulukları arasında adına void denilen büyük boşluklar bulunur. birkaç yıl önce bunlardan öyle bir tanesi keşfedildi ki, inanılmaz derecede büyüktü. astronomlar bunun, 2 evrenin çarpışmasından geriye kalmış olup olmayacağını araştırmaya devam ediyor.
şu ana dek gözlemsel bir kanıt bulamadık ama matematik tüm bunlara mümkün dediğinden, günün birinde eğer kanıt bulunursa, buna şaşırmamamız gerekiyor.
her ne kadar çoğu insanın kulağına fanstastik birtakım hayaller gibi gelse de, çoklu evren modelleri, çoğunlukla kanıtlanmış fiziksel gerçekliklerden temel bulur.
bugün çok sayıda çoklu evren modeli var ama ben sadece birkaçından bahsedeyim.
***
evrenin genişlediğini biliyoruz. (bkz: kozmik kırmızıya kayma)
bu demek oluyor ki, filmi geriye doğru sararsak, evrenin şimdikinden çok daha küçük, çok daha sıcak ve çok daha yoğun olduğu bir zamana doğru gideriz. evrenin bu şekilde, belki de küçücük ve görünmeyen bir nokta kadar olduğu döneme büyük patlama diyoruz. (bkz: big bang teorisi)
ancak bu teori, bugün evrende gözleyebildiğimiz her şeyi açıklayamıyor. burada da yardımımıza kozmik enflasyon adı verilen teori koşuyor. bunun ne olduğunu ilgili başlıkta detayıyla anlattığım için burada konuya girmiyorum. ancak bu kozmik enflasyon, başka bir deyişle "şişme", kuantum mekaniği ile birlikte düşünüldüğünde karşımıza çıkardığı bir sonuç var: şişme, evrenin her yerinde aynı anda bitmez. evrende burada ve şurada şişme sona ererken, bu iki nokta arasında şişme devam eder.
bunun anlamı şu: şişmenin ve büyük patlamanın bittiği birçok evren, aralarında kalan bölgelerin şişmeye devam etmesi nedeniyle birbirinden ayrılır ve herhangi bir etkileşime girmez. çoklu evren modellerinden biri bu temel üzerine kuruludur. her biri kendi büyük patlama'sına sahip olan 1'den fazla evren...
***
bir başka çoklu evren modeli, sicim teorisini temel alır. buna ilişkin bilgiyi de yine ilgili başlıkta bulabilirsiniz. orada göreceğiniz gibi, sicim teorisi evrene, bizim duyularımızla algılayamadığımız 6 ek boyut daha getirir. sicim teorisinin 5 farklı versiyonu vardır ve burada devreye m teorisi girer. zar kuramı olarak da bilinen bu kuram, bu 5 sicim teorisinin, m teorisine farklı açılardan bakınca ortaya çıkan sonuçlar olduğunu, yani hepsinin aslında aynı yönü işaret ettiğini söyler.
m teorisi bunu iddia etmekle kalmaz ve 11. boyutun varlığını da şart koşar. bu boyut, sicim teorisindeki sicimlerin, zar teorisine adını veren, zar benzeri bir yapı oluşturacak şekilde açılıp genişlemesine izin verir. bunun sonucunda ortaya, farklı (ki bunlardan biri de bizim evrenimiz olan) evrenlerle ilişkilendirilen çok sayıda zarın olduğu bir hiperuzay çıkar.
m teorisine göre evrenlerin oluşmasının nedeni de, zarların kendi aralarındaki çarpışmalarından doğan enerjidir.
***
bir başka modele bakalım. buna göre evren sonsuzdur. bu durumda parçacıkların bir araya gelip bir şeyler oluşturması için söz konusu olabilecek tüm ihtimaller sonsuz olduğundan ortaya şu sonuç çıkar: evrendeki, siz dahil her şeyi oluşturan parçacıklar, bu sonsuz evrenin bambaşka bir noktasında, yine tamamen sizin de içinde bulunduğunuz dünyanın bir kopyasını oluşturabilir. ancak bu sonsuzlukta sizin kendinizle bir yerlerde karşılaşma ihtimaliniz yoktur.
***
bir başka model, kuantum mekaniğindeki atom altı parçacıkların sahip olduğu süperpozisyon ilkesi üzerine kurulmuştur. siz salonda otururken aynı anda yatak odasında bulunamazsınız ama sizi ya da beni oluşturan parçacıklara özel olarak tek tek baktığımızda, bunun benzeri bir durumun mümkün olduğunu görürüz. bir parçacık aynı anda, bulunma olasılığı olan her yerdedir. ancak onu gözlemlediğiniz zaman, rastgele şekilde sadece tek bir duruma sahip olmayı seçecektir.
parçacığı gözlemlediğinizde sahip olmayı seçtiği durum dışında kalan diğer tüm durumlar, farklı bir evrende var olabilir. bunu atom altı boyuttan makro boyuta taşıdığımızda ortaya çıkan sonuç şudur: herhangi bir şeyi her gözlemlediğiniz an, evreni bölersiniz ve bu evrende göremediğiniz tüm diğer olasılıkların başka evrenlerde var olmasına yol açarsınız. böylece bir yerlerde, mesela mısır'daki piramitlerin hiç inşa edilmediği yahut adolf hitler'in hiç doğmadığı evrenler vardır diyebiliriz.
ilişkili bir düşünce deneyi için (bkz: kuantum intiharı ve kuantum ölümsüzlüğü)
***
dediğim gibi, evren modelleri buradaki kadar az sayıda değil ama hepsini yazarsam tanımlıktan çıkıp kitapçığa dönüşür olay (ki bu bile yeterince uzun oldu zaten. okuyanlardan özür diliyorum.)
tüm bu modeller birbirinden farklı olsa da, temelde kabul edebilecekleri ortak bir nokta vardır: eğer birbirinden farklı çok sayıda evren varsa, bu evrenlerin hepsinde fizik yasaları bizim evrenimizdekilerle aynı olmak zorunda değil. tamamen bambaşka şeylerin mümkün olduğu evrenler var olabilir.
***
çoklu evrenlere gözlemsel kanıt bulabilir miyiz? bu biraz zor, hatta belki de imkânsız. evrenlerin birbiriyle etkileşime geçmesi ihtimali düşük gibi görünüyor.
fakat yine de bazı ipuçları olabilir. örneğin; uzayda, galaksi toplulukları arasında adına void denilen büyük boşluklar bulunur. birkaç yıl önce bunlardan öyle bir tanesi keşfedildi ki, inanılmaz derecede büyüktü. astronomlar bunun, 2 evrenin çarpışmasından geriye kalmış olup olmayacağını araştırmaya devam ediyor.
şu ana dek gözlemsel bir kanıt bulamadık ama matematik tüm bunlara mümkün dediğinden, günün birinde eğer kanıt bulunursa, buna şaşırmamamız gerekiyor.
devamını gör...
3.
tamamen teoriktir ve hep öyle kalacaktır.
devamını gör...
4.
devamını gör...
5.
aralarından daha çok seviye 3 evrenlere inandığım kuram. bunda belki de bilimkurgu filmlerinin etkisi olabilir bilmiyorum. seviye 1 ve seviye 2 de mantıklı geliyor ama seviye 3 ün bizim yaşadığımız gerçeklikten oluşuyor olması kuramı aklıma daha çok noktada oturtuyor diyebiliriz. seviye 3 paralel evrenleri biraz açıklayacak olursam her an, her yeni karar aldığımızda, bir davranışta bulunduğumuzda yeni ve o an o kararın değilde başka bir evrenin var olduğu ďüşüncesine dayanıyor diyebiliriz yani dalga fonksiyonu dediğimiz kavram ( kısaca bir parçacık hakkındaki tüm ölçülebilir bilgidir diyebiliriz bence) aslında tek bir ihtimale karşılık gelmez aksine biz olasılıklardan sadece birisini deneyimleriz. yani aslında her bir olasılık birbirine paralel olacak şekilde yaşanmakta.
devamını gör...
6.
tekli evreni hallettik çoklu su kaldı diyeceğim başlık.
devamını gör...
7.
multiverse
birbirinden farklı, gözlemlenebilir evrenlerin hipotezsel top-lamı olarak tanımlanır.

çoklu evren sonlu ve sonsuz var olan muhtemel evrenlerin hipotezsel bütünü olup bu evrenler var olan her şeyi - bütün mekân, zaman, madde ve enerji ile birlikte fizik kanunları ve fizikî değişimleri - kapsar. bu evrenlere "alternatif evrenler" ya da "paralel evrenler" de denir.
görsel kaynak
dergi.salom.com.tr/haber-96...
alıntı/ vikipedi.
birbirinden farklı, gözlemlenebilir evrenlerin hipotezsel top-lamı olarak tanımlanır.

çoklu evren sonlu ve sonsuz var olan muhtemel evrenlerin hipotezsel bütünü olup bu evrenler var olan her şeyi - bütün mekân, zaman, madde ve enerji ile birlikte fizik kanunları ve fizikî değişimleri - kapsar. bu evrenlere "alternatif evrenler" ya da "paralel evrenler" de denir.
görsel kaynak
dergi.salom.com.tr/haber-96...
alıntı/ vikipedi.
devamını gör...
8.
çoklu evrendeki emineler ne yapıyordur acaba şu an. düşünün bir sürü emine. ay harika.
devamını gör...
9.
özellikle son beş yılda filmlerde dizilerde telkin amaçlı aşırı işlenen sözde bilimsel kuram. bunun altında da bir iyi niyet olmadığını düşünüyorum. insanı içinde bulunduğu realiteden koparan, pasifleştiren, ahlakı ve anlamı ortadan kaldıran sorunlu bir alt metni var çünkü.
devamını gör...