dede yadigarı kafa sözlük madalyasını satan hayırsız torun
başlık "mebus paltosu" tarafından 29.05.2021 14:35 tarihinde açılmıştır.
1.
bugün 2. el alım-satım sitesinde ilanıyla karşılaştığım, atasına ceddine saygısı kalmamış olan torundur.
bugün kafa tatili yapmak istedim. bilen bilir oto galericiyim. işim dolayısıyla telefonlarım tıpkı bir çağrı merkezi gibi sürekli olarak çalmaktadır. hasar kayıtsız 50 bin km aracını satmak için uğraşan beyaz yakalı ekşici tiplerle hemhal olmamak için uçak moduna aldım telefonumu.. inanın dostlarım işimden zaman zaman nefret ediyorum. benim gibi entrepreneur bir kişilik, bu gibi insanlarla vaktini boşa çarçur ettikçe köreliyor. kendimi zaman zaman tükenmişlik sendromunda hissediyorum.
gelgelelim meselemize. daha önce söylemiştim sanırım. antika alım-satım yapmayı severim. özellikle savaş görmüş olan süvari kılıcı, matara, miğfer, zippo çakmak, antika tabanca gibi nesneleri koleksiyonuma koymayı severim. girdim malum 2. el alım-satım sitesine. bir yandan laptop'ımdan bitcoin'lerimin eriyişine bakıyor ve kahroluyorken, öbür yandan esra'mın benim için hazırlamış olduğu meyve tabağından tıkınıyorum. müstakbel kayınvalidem cevahir hanım iki akşam üzeri bizim eve yatıya geldi. fevzi amca ile kavga etmişler, koskoca kadın elinde bavulu gecenin bir körü kapıyı tıklattı. üstü başı depresif haldeydi ve yüzüklerin efendisindeki "neden et yiyemiyoss" diyen goblin gibi görünüyordu, yıpranmış görünüyordu. içeri buyurduk tabii salonda netflix'ten vegan belgeseli izleyerek uyumuş.
neyse girdim websitesine. madalyalar filtresini uyguladım. gözüme bir ilan ilişti ve gördüklerime inanamadım. önce bunun trollüğüne açılmış bir ilan olduğunu düşündüm. ne var ki böyle troll ilanlar siteden kolayca çıkabiliyordu.
tam da o sırada irkilerek bir aristo mantığı uygulayarak kendime bir düşünce çizelgesi hazırladım.. gramafonuma wagner'in faust'unu takarak, bir yandan dinlerken, bir yandan dört sayfa jean jacques rousseau okuyarak devrimlerin halktan mı yoksa burjuva güruhundan mı verilmesi gerektiği ikileminde bir müddet dolandım. tabii bu da yetmeyince dört sayfa da matthew arnold okuyarak devrimlerin sosyokültürel altyapısı hakkındaki olumlu ya da olumsuz bazı umdelerimi yenileme fırsatı buldum. sonra ekinezya çayımı içip "ben napıyorum anasını satimm??" diyerek kitapları kaldırdım ve gördüğüm manzara karşısında gözlerimi buruşturan bu sevimsizliğe döndüm.
dede yadigârı kafa sözlük madalyamı ihtiyaçtan satıyorum. "gecenin ikisinde sözlüğe giren kızın amacı" başlığında toplumun sinir uçlarına dokunan bir başlık sahibi trolle, rahmetli kafa sözlük yazarı dedem tarafından üsluplu bir "don't feed the troll" cevabı verilmiş olup, yönetim tarafından madalyaya layık görülmüştür. temiz temiz pırıl pırıl hiç kullanılmamıştır. fiyatı 1500 tl. pazarlık payı yoktur. ölücüler aramasın lütfen..!!
koskoca dede yadigarı madalyanın değeri 1500 tl mi yani? o şerefin, haysiyetin, onurun satış fiyatı bu mu gerçekten de?
ilan sahibini aradım. sesi çatallanmış bir ergen açtı. "neden böyle bir şey yapıyorsun dedenin hiç mi hatrı yok sende aslanım?" diye sordum. "abi oyunda silah alacam, para lazım oldu" dedi bana.
ulan oyun parası diyor oyun parası!!
gel de celallanme anasını satim!
neyse çocuğa parasını verdim cebimden. dedesinin kemikleri sızlamasın hiç değilse. adam zaten kabirde sorguya çekilirken bir ton sıkıntı çekmiştir, bir de mezarda takla atmasın yazıktır...
hesabın şifresini hash yaparak değiştirdim. bundan sonra ben de dahil kimse giremeyecek oraya. atalarımıza saygı duymalıyız derken lakırdı yapmıyoruz vesselam.
bugün kafa tatili yapmak istedim. bilen bilir oto galericiyim. işim dolayısıyla telefonlarım tıpkı bir çağrı merkezi gibi sürekli olarak çalmaktadır. hasar kayıtsız 50 bin km aracını satmak için uğraşan beyaz yakalı ekşici tiplerle hemhal olmamak için uçak moduna aldım telefonumu.. inanın dostlarım işimden zaman zaman nefret ediyorum. benim gibi entrepreneur bir kişilik, bu gibi insanlarla vaktini boşa çarçur ettikçe köreliyor. kendimi zaman zaman tükenmişlik sendromunda hissediyorum.
gelgelelim meselemize. daha önce söylemiştim sanırım. antika alım-satım yapmayı severim. özellikle savaş görmüş olan süvari kılıcı, matara, miğfer, zippo çakmak, antika tabanca gibi nesneleri koleksiyonuma koymayı severim. girdim malum 2. el alım-satım sitesine. bir yandan laptop'ımdan bitcoin'lerimin eriyişine bakıyor ve kahroluyorken, öbür yandan esra'mın benim için hazırlamış olduğu meyve tabağından tıkınıyorum. müstakbel kayınvalidem cevahir hanım iki akşam üzeri bizim eve yatıya geldi. fevzi amca ile kavga etmişler, koskoca kadın elinde bavulu gecenin bir körü kapıyı tıklattı. üstü başı depresif haldeydi ve yüzüklerin efendisindeki "neden et yiyemiyoss" diyen goblin gibi görünüyordu, yıpranmış görünüyordu. içeri buyurduk tabii salonda netflix'ten vegan belgeseli izleyerek uyumuş.
neyse girdim websitesine. madalyalar filtresini uyguladım. gözüme bir ilan ilişti ve gördüklerime inanamadım. önce bunun trollüğüne açılmış bir ilan olduğunu düşündüm. ne var ki böyle troll ilanlar siteden kolayca çıkabiliyordu.
tam da o sırada irkilerek bir aristo mantığı uygulayarak kendime bir düşünce çizelgesi hazırladım.. gramafonuma wagner'in faust'unu takarak, bir yandan dinlerken, bir yandan dört sayfa jean jacques rousseau okuyarak devrimlerin halktan mı yoksa burjuva güruhundan mı verilmesi gerektiği ikileminde bir müddet dolandım. tabii bu da yetmeyince dört sayfa da matthew arnold okuyarak devrimlerin sosyokültürel altyapısı hakkındaki olumlu ya da olumsuz bazı umdelerimi yenileme fırsatı buldum. sonra ekinezya çayımı içip "ben napıyorum anasını satimm??" diyerek kitapları kaldırdım ve gördüğüm manzara karşısında gözlerimi buruşturan bu sevimsizliğe döndüm.
dede yadigârı kafa sözlük madalyamı ihtiyaçtan satıyorum. "gecenin ikisinde sözlüğe giren kızın amacı" başlığında toplumun sinir uçlarına dokunan bir başlık sahibi trolle, rahmetli kafa sözlük yazarı dedem tarafından üsluplu bir "don't feed the troll" cevabı verilmiş olup, yönetim tarafından madalyaya layık görülmüştür. temiz temiz pırıl pırıl hiç kullanılmamıştır. fiyatı 1500 tl. pazarlık payı yoktur. ölücüler aramasın lütfen..!!
koskoca dede yadigarı madalyanın değeri 1500 tl mi yani? o şerefin, haysiyetin, onurun satış fiyatı bu mu gerçekten de?
ilan sahibini aradım. sesi çatallanmış bir ergen açtı. "neden böyle bir şey yapıyorsun dedenin hiç mi hatrı yok sende aslanım?" diye sordum. "abi oyunda silah alacam, para lazım oldu" dedi bana.
ulan oyun parası diyor oyun parası!!
gel de celallanme anasını satim!
neyse çocuğa parasını verdim cebimden. dedesinin kemikleri sızlamasın hiç değilse. adam zaten kabirde sorguya çekilirken bir ton sıkıntı çekmiştir, bir de mezarda takla atmasın yazıktır...
hesabın şifresini hash yaparak değiştirdim. bundan sonra ben de dahil kimse giremeyecek oraya. atalarımıza saygı duymalıyız derken lakırdı yapmıyoruz vesselam.
devamını gör...