orijinal adı: at the mountains of madness
yazar: howard phillips lovecraft
yayım yılı: 1936
bir bilim insanının gözünden deliliğin ve karanlığın sınırlarında gezinen uzun bir korku öyküsüdür. eser araştırma için antartika'ya giden bir bilim ekibinin öyküsünü anlatır.
yazar: howard phillips lovecraft
yayım yılı: 1936
bir bilim insanının gözünden deliliğin ve karanlığın sınırlarında gezinen uzun bir korku öyküsüdür. eser araştırma için antartika'ya giden bir bilim ekibinin öyküsünü anlatır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ibn haldun" tarafından 30.11.2020 16:57 tarihinde açılmıştır.
1.
h p lovecraft ın şaheseri. en uzun öyküsüdür. neredeyse 200 küsur sayfaydı yanlış hatırlamıyorsam. antartikaya giden bir fosil inceleme amaçlı keşif ekibinin başından geçenleri anlatır. daha antartikanın alametleri olan dikili sıradağlar ufukta göründüğünden itibaren karakterlerdeki akli dengeler yavaştan sarsılmaya ve bozulmaya başlar. içlerine ilerledikçe, adeta görünmeyen bir deliliğin etrafını atmosferin her hücresinden sardıkları hissi, h.p.lovecraftın meşhur yarı imalı kozmik dehşetleri barındıran şahane betimlemeleriyle okuyucuya verilir.
bütün çılgınlık keşif ekibi tarih önesinde sözü bile edilemeyecek kadar ilkel çağlardan, yıldız tozlarının henüz dünyaya dökülmeye başladığı dönemlerden kalma yarı bitki yarı hayvan şeklinde donuk bir organizmanın kayaçlar arasında bulunmasıyla başlar. sonraki oalyları tabi ki tek tek detayıyla anlatmayacağım ama o yarı ölü ters üçgen biçimli şeyler bir kez açığa çıktıktan sonra geri dönüşü olmayan insanlık dışı korkuların labirentine ekip girmiştir.
hele hele o taş kentin içindeki oyma kabartmalar aracılığıyla tüm eskiler'in ve shoggotların varlık mücadeleleri, korkunç evrimleri ve trajedileri öyle güzel anlatılır ki, hiçbir diyalog olmadan sadece bir fresk kabartması serisi sayesinde nasıl böyle bir öykü kurgulanabilir, nasıl tarih anlatımı yapılabilir diye şaşar kalırsınız.
hele sonlara doğru o feci kovalamacada istasyonlara yönelik o tuhaf esprinin bile sıkıştırılabildiği son sekanslar anlatılmaz yaşanır. h.p. lovecraft kimdir, kozmik korku nasıl yazılır sorularının cevabı için tam başlangıç kitabıdır.
bütün çılgınlık keşif ekibi tarih önesinde sözü bile edilemeyecek kadar ilkel çağlardan, yıldız tozlarının henüz dünyaya dökülmeye başladığı dönemlerden kalma yarı bitki yarı hayvan şeklinde donuk bir organizmanın kayaçlar arasında bulunmasıyla başlar. sonraki oalyları tabi ki tek tek detayıyla anlatmayacağım ama o yarı ölü ters üçgen biçimli şeyler bir kez açığa çıktıktan sonra geri dönüşü olmayan insanlık dışı korkuların labirentine ekip girmiştir.
hele hele o taş kentin içindeki oyma kabartmalar aracılığıyla tüm eskiler'in ve shoggotların varlık mücadeleleri, korkunç evrimleri ve trajedileri öyle güzel anlatılır ki, hiçbir diyalog olmadan sadece bir fresk kabartması serisi sayesinde nasıl böyle bir öykü kurgulanabilir, nasıl tarih anlatımı yapılabilir diye şaşar kalırsınız.
hele sonlara doğru o feci kovalamacada istasyonlara yönelik o tuhaf esprinin bile sıkıştırılabildiği son sekanslar anlatılmaz yaşanır. h.p. lovecraft kimdir, kozmik korku nasıl yazılır sorularının cevabı için tam başlangıç kitabıdır.
devamını gör...
2.
#56514 bahsettiğim uzere betimlemesine katlanabildigim tek yazar olan h.p. lovecraft'in guzide romani.
kendisinin en basarili buldugum ve beni ciddi anlamda urkutebilmis kitaplarindan bir tanesidir.
bir diğeri de: (bkz: the shadow over ınnsmouth)
kendisinin en basarili buldugum ve beni ciddi anlamda urkutebilmis kitaplarindan bir tanesidir.
bir diğeri de: (bkz: the shadow over ınnsmouth)
devamını gör...
3.
harika bir lovecraft uzun öyküsüdür. kozmik korkunun en güzide örneklerinden biri belki de en iyisidir. her ne kadar jonh carpenter ın the thing filminin john campbell ın who goes there isimli novellasından uyarlandığı kabul edilse de benim için the thing baştan sona bir at mountains of the madness uyarlamasıdır.
devamını gör...
4.
lovecraft okuyacaksanız bence ilk hikayeniz bu olmamalı çünkü cthulhu mitosuna dair çok fazla spoiler var, lovecraft evrenini tüm detaylarıyla anlatan bir hikaye. bundan önce (bkz: cthulhu’nun çağrısı). (bkz: karanlıkta fısıldayan) gibi hikayeleri okumanız lazım yoksa bu hikayeler hakkında sağlam spoiler yersiniz.
hikaye bilimsel bir makale gibi, lovecraft'ta en sevdiğim yön bu bilim ile ilgili bir adam ve hikayelerindeki yaratıklar biyolojik olarak çok güzel tasarlanmış. ayrıca başlığı açan arkadaşın dediği gibi betimlemeler bu hikayede aşmıştır. özetle güzel bir öykü okunmalı.
hikaye bilimsel bir makale gibi, lovecraft'ta en sevdiğim yön bu bilim ile ilgili bir adam ve hikayelerindeki yaratıklar biyolojik olarak çok güzel tasarlanmış. ayrıca başlığı açan arkadaşın dediği gibi betimlemeler bu hikayede aşmıştır. özetle güzel bir öykü okunmalı.
devamını gör...
5.
bir h. p. lovecraft kitabıdır.
bütün kitap tanımlarına bu şekilde başladığım için bu sefer de bu cümleyi kullandım ama aslında şöyle olmalıydı:
bir h. p. lovecraft başyapıtıdır.
korku edebiyatını da korku sinemasını da çok seviyorum. hem stephen king'in hayatımızdaki sıradan nesneleri alıp korku öğesine çevirmesini hem de canavarlar, hayaletler, vampirlerden oluşan evrenin karanlık atmosferini seviyorum.
ama h. p. lovecraft bambaşka bir adam.
bööö diye korkutmaz insanı büyük yazar. hatta belki de korkutmak gibi bir niyeti de yoktur. ama onun satırlarını okurken insan bir ürperme yaşar. gece sokakta yürürken birinin sizi takip ettiği hissine kapılıp hızlandığınızı düşünün. hızlandıkça daha çok korktuğunuzu, kokrtukça hızlandığınızı. korkunun fasit dairesi.
bir keşif gezisine çıkan bir grubun aradıkları şey bulmayı hiç ummadıkları bir şey çıkar. yükseldikçe akıl sağlıklarını yitirmeye başlar grup üyeleri. buldukları şey belki insan ırkının hiç haberi olmaması gerek tarih öncesinde kalma bir varlıktır. bitki de diyebiliriz buna hayvan da.
ne dersek diyelim bu kitabı okuyup akıl sağlığımızı korumalıyız.
bütün kitap tanımlarına bu şekilde başladığım için bu sefer de bu cümleyi kullandım ama aslında şöyle olmalıydı:
bir h. p. lovecraft başyapıtıdır.
korku edebiyatını da korku sinemasını da çok seviyorum. hem stephen king'in hayatımızdaki sıradan nesneleri alıp korku öğesine çevirmesini hem de canavarlar, hayaletler, vampirlerden oluşan evrenin karanlık atmosferini seviyorum.
ama h. p. lovecraft bambaşka bir adam.
bööö diye korkutmaz insanı büyük yazar. hatta belki de korkutmak gibi bir niyeti de yoktur. ama onun satırlarını okurken insan bir ürperme yaşar. gece sokakta yürürken birinin sizi takip ettiği hissine kapılıp hızlandığınızı düşünün. hızlandıkça daha çok korktuğunuzu, kokrtukça hızlandığınızı. korkunun fasit dairesi.
bir keşif gezisine çıkan bir grubun aradıkları şey bulmayı hiç ummadıkları bir şey çıkar. yükseldikçe akıl sağlıklarını yitirmeye başlar grup üyeleri. buldukları şey belki insan ırkının hiç haberi olmaması gerek tarih öncesinde kalma bir varlıktır. bitki de diyebiliriz buna hayvan da.
ne dersek diyelim bu kitabı okuyup akıl sağlığımızı korumalıyız.
devamını gör...