doktora verilen hediyenin rüşvet sayılması
başlık "petit prince de paris" tarafından 05.03.2021 13:32 tarihinde açılmıştır.
1.
sözlükte başka anlamları yanında “haksız bir menfaat sağlamak için verilen ödül, ücret veya ödenen bedel” mânasındaki reşv kökünden türeyen rüşvet (reşvet, rişvet) kelimesi fıkıhta yetkiyi, görevi veya nüfuzu kötüye kullanarak sağlanan gayri meşrû menfaati ifade eder. rüşvet karşılıklı çıkar teminine ve iltimasa dayandığı için musânaa (karşılıklı iyilik yapmak) ve muhâbât (kayırmak) kelimeleriyle de belirtilmiştir. rüşvet verene râşî, alana mürteşî, aracılık yapana râiş denilir.
kur’ân-ı kerîm’de rüşvet lafız olarak geçmemekle birlikte, “bile bile, günaha saparak insanların mallarından bir kısmını yemek için onları -mallarınızın bir parçasını- yetkililere aktarmayın” meâlindeki âyette (el-bakara 2/188) açık biçimde yasaklanmıştır. ayrıca haram (suht) yemeyi davranış biçimi haline getiren yahudileri kınayan âyetteki (el-mâide 5/42) “suht” kelimesi başta rüşvet olmak üzere “haram kazanç yolları” diye yorumlanmıştır. hz. peygamber tarafından vergi memuru olarak hayber’e gönderilen abdullah b. revâha’nın vergiyi az alması için kadınlarının ziynet eşyalarını rüşvet vermeyi teklif eden yahudilere, “teklif ettiğiniz bu rüşvet bir suhttür, biz onu yemeyiz” diyerek reddetmesi (el-muva??a?, “müsâ?at”, 2); yine “suht” ile beslenmiş vücudun cennete giremeyeceğini ve cehennemin ona daha uygun olduğunu bildiren resûl-i ekrem’in suhtün ne anlama geldiği sorusuna “hükümde rüşvettir” şeklinde cevap vermesi (taberî, ıv, 581) bu yorumu desteklemektedir.
rüşvet hadislerde de yasaklanarak rüşvet alan, veren (ibn mâce, “a?kâm”, 2; ebû dâvûd, “a?zıye”, 4; tirmizî, “a?kâm”, 9) ve bu işe aracılık eden (müsned, v, 279) lânetlenmiştir. ayrıca resûl-i ekrem özelde zekât memurlarına (müsned, v, 424), genelde devlet görevlilerine (ahmed b. hüseyin el-beyhaki, x, 233) verilen hediyeleri “devlet malına hıyanet, ganimetten çalma” şeklinde nitelemiş (bk. gulûl), nüfuzu kötüye kullanıp menfaat temin etmenin her türlüsünü yasaklamıştır. konuyla ilgili rivayetlerden birine göre hz. peygamber, zekât tahsiliyle görevlendirdiği ibnü’l-lütbiyye’nin vazifesi sırasında kendisine verilen hediyeleri sahiplenmesi üzerine hiddetlenmiş ve şöyle buyurmuştur: “annesinin babasının evinde oturmuş olsaydı kendisine böyle hediyeler verilir miydi? muhammed’in canı elinde olan allah’a yemin ederim ki herhangi biriniz bu malda hainlik yaparak haksız bir şey alırsa kıyamet gününde o malı böğüren bir deve veya bir sığır yahut meleyen bir koyun şeklinde boynunda taşıyarak getirecektir” (buhârî, “eymân”, 3; “?iyel”, 15; dârimî, “zekât”, 30; “siyer”, 52).
islâm hukuk literatüründe rüşvetin biri geniş, diğeri dar olmak üzere iki anlamda geçtiği görülür:
geniş anlamıyla rüşvet kavramının kullanıldığı durumlardan biri, özel hukuk alanına giren konularda da olsa bir vazifenin ifası karşılığında haksız ücret veya menfaat elde edilmesidir. meselâ kâsânî, evlilik içinde kadının çocuğunu emzirme karşılığında kocasından ücret istemesini rüşvet olarak nitelendirir (bedâ?i?, ıv, 40-41). mera, yayla, odun toplama alanları gibi kamunun kullanımına açık alanlarda bazı kişilerin yetkili olmadıkları halde buralardan istifade edenlerden istedikleri ücret de rüşvet kapsamında kabul edilir (ibn nüceym, er-resâ?ilü’z-zeyniyye, s. 202-203).
dar anlamda rüşvet, “kamu görevlisinin yetkisini ya da nüfuzunu çıkar sağlamak için kullanması" şeklinde tanımlanabilir. bir başka deyişle görev icabı yapılması gereken bir iş karşılığında ücret almak veya menfaat temin etmek rüşvet kapsamına girer.
rüşvetin çoğu zaman hediye görüntüsü altında alınıp verilmesi sebebiyle bunlar arasındaki ilişki ilk dönemlerden itibaren üzerinde durulan problemlerden olmuştur. esasen rüşvetin hediye adı altında sunulması, hukuken izin verilmeyen sonuçların ya da menfaatlerin meşrû hükümler arkasına gizlenip şeklî bir meşruiyet zemini hazırlama (kanuna karşı hile) çabalarının bir örneğini teşkil eder. hz. peygamber, samimi duygularla hediye verilmesini ve hediyeleşmeyi özendirmekle birlikte kamu görevi ifa edenlerin rüşvet veya nüfuzun kötüye kullanılması anlamına gelebilecek nitelikteki hediyeleri kabul etmelerini yasaklamıştır. onun, -hediye görüntüsü altındaki rüşvet dahil olmak üzere- helâllerin arkasına gizlenmiş haramlara bulaşmanın toplumu felâkete sürükleyen sebepler arasında saydığına dair rivayet (şîrûye b. şehredâr ed-deylemî, ı, 334), temel hadis kaynaklarında yer almasa bile kendisine takdim edilen hediyeleri sahiplenen zekât memuru ibnü’l-lütbiyye için söyledikleri bu rivayeti destekler mahiyettedir (yk.bk.). resûl-i ekrem’in uyarılarını dikkate alan hulefâ-yi râşidîn’in uygulamalarından ve özellikle valilere yolladıkları genelge ve tâlimatlardan hediye görünümü verilerek rüşveti meşrulaştırma çabalarına karşı hassasiyet gösterdikleri anlaşılmaktadır (cessâs, ıı, 434; sadrüşşehîd, s. 91; ayrıca bk. hediye).
ez cümle: rüşvettir!
kur’ân-ı kerîm’de rüşvet lafız olarak geçmemekle birlikte, “bile bile, günaha saparak insanların mallarından bir kısmını yemek için onları -mallarınızın bir parçasını- yetkililere aktarmayın” meâlindeki âyette (el-bakara 2/188) açık biçimde yasaklanmıştır. ayrıca haram (suht) yemeyi davranış biçimi haline getiren yahudileri kınayan âyetteki (el-mâide 5/42) “suht” kelimesi başta rüşvet olmak üzere “haram kazanç yolları” diye yorumlanmıştır. hz. peygamber tarafından vergi memuru olarak hayber’e gönderilen abdullah b. revâha’nın vergiyi az alması için kadınlarının ziynet eşyalarını rüşvet vermeyi teklif eden yahudilere, “teklif ettiğiniz bu rüşvet bir suhttür, biz onu yemeyiz” diyerek reddetmesi (el-muva??a?, “müsâ?at”, 2); yine “suht” ile beslenmiş vücudun cennete giremeyeceğini ve cehennemin ona daha uygun olduğunu bildiren resûl-i ekrem’in suhtün ne anlama geldiği sorusuna “hükümde rüşvettir” şeklinde cevap vermesi (taberî, ıv, 581) bu yorumu desteklemektedir.
rüşvet hadislerde de yasaklanarak rüşvet alan, veren (ibn mâce, “a?kâm”, 2; ebû dâvûd, “a?zıye”, 4; tirmizî, “a?kâm”, 9) ve bu işe aracılık eden (müsned, v, 279) lânetlenmiştir. ayrıca resûl-i ekrem özelde zekât memurlarına (müsned, v, 424), genelde devlet görevlilerine (ahmed b. hüseyin el-beyhaki, x, 233) verilen hediyeleri “devlet malına hıyanet, ganimetten çalma” şeklinde nitelemiş (bk. gulûl), nüfuzu kötüye kullanıp menfaat temin etmenin her türlüsünü yasaklamıştır. konuyla ilgili rivayetlerden birine göre hz. peygamber, zekât tahsiliyle görevlendirdiği ibnü’l-lütbiyye’nin vazifesi sırasında kendisine verilen hediyeleri sahiplenmesi üzerine hiddetlenmiş ve şöyle buyurmuştur: “annesinin babasının evinde oturmuş olsaydı kendisine böyle hediyeler verilir miydi? muhammed’in canı elinde olan allah’a yemin ederim ki herhangi biriniz bu malda hainlik yaparak haksız bir şey alırsa kıyamet gününde o malı böğüren bir deve veya bir sığır yahut meleyen bir koyun şeklinde boynunda taşıyarak getirecektir” (buhârî, “eymân”, 3; “?iyel”, 15; dârimî, “zekât”, 30; “siyer”, 52).
islâm hukuk literatüründe rüşvetin biri geniş, diğeri dar olmak üzere iki anlamda geçtiği görülür:
geniş anlamıyla rüşvet kavramının kullanıldığı durumlardan biri, özel hukuk alanına giren konularda da olsa bir vazifenin ifası karşılığında haksız ücret veya menfaat elde edilmesidir. meselâ kâsânî, evlilik içinde kadının çocuğunu emzirme karşılığında kocasından ücret istemesini rüşvet olarak nitelendirir (bedâ?i?, ıv, 40-41). mera, yayla, odun toplama alanları gibi kamunun kullanımına açık alanlarda bazı kişilerin yetkili olmadıkları halde buralardan istifade edenlerden istedikleri ücret de rüşvet kapsamında kabul edilir (ibn nüceym, er-resâ?ilü’z-zeyniyye, s. 202-203).
dar anlamda rüşvet, “kamu görevlisinin yetkisini ya da nüfuzunu çıkar sağlamak için kullanması" şeklinde tanımlanabilir. bir başka deyişle görev icabı yapılması gereken bir iş karşılığında ücret almak veya menfaat temin etmek rüşvet kapsamına girer.
rüşvetin çoğu zaman hediye görüntüsü altında alınıp verilmesi sebebiyle bunlar arasındaki ilişki ilk dönemlerden itibaren üzerinde durulan problemlerden olmuştur. esasen rüşvetin hediye adı altında sunulması, hukuken izin verilmeyen sonuçların ya da menfaatlerin meşrû hükümler arkasına gizlenip şeklî bir meşruiyet zemini hazırlama (kanuna karşı hile) çabalarının bir örneğini teşkil eder. hz. peygamber, samimi duygularla hediye verilmesini ve hediyeleşmeyi özendirmekle birlikte kamu görevi ifa edenlerin rüşvet veya nüfuzun kötüye kullanılması anlamına gelebilecek nitelikteki hediyeleri kabul etmelerini yasaklamıştır. onun, -hediye görüntüsü altındaki rüşvet dahil olmak üzere- helâllerin arkasına gizlenmiş haramlara bulaşmanın toplumu felâkete sürükleyen sebepler arasında saydığına dair rivayet (şîrûye b. şehredâr ed-deylemî, ı, 334), temel hadis kaynaklarında yer almasa bile kendisine takdim edilen hediyeleri sahiplenen zekât memuru ibnü’l-lütbiyye için söyledikleri bu rivayeti destekler mahiyettedir (yk.bk.). resûl-i ekrem’in uyarılarını dikkate alan hulefâ-yi râşidîn’in uygulamalarından ve özellikle valilere yolladıkları genelge ve tâlimatlardan hediye görünümü verilerek rüşveti meşrulaştırma çabalarına karşı hassasiyet gösterdikleri anlaşılmaktadır (cessâs, ıı, 434; sadrüşşehîd, s. 91; ayrıca bk. hediye).
ez cümle: rüşvettir!
devamını gör...