1.
dracula romanının yazarı bram stoker'ın soyundan gelen dacre stoker'ın bir başka yazarla ortak yazdığı roman. bram'ın hayatından ve dracula romanını yazarken yaşadıklarından bol bol bahseder.
devamını gör...
2.
bram stoker'ın soyundan gelen dacre stoker ve dördüncü maymun serisinden tanıdığımız j. d. barker'ın birlikte yazdığı, türkiye'de 2019'un ilk ayında yayımlanmış harika bir korku romanı.
bu romanı günümüz korku romanlarından ayıran çok keskin çizgiler var... bunlar neler, nasıl bir kitap size spoiler vermeden anlatmak istiyorum. başlayalım o halde!
öncelikle, bu roman, bram stoker'ın dracula öyküsünün öncesine dayanan bir zaman çizgisine ait, stoker'ın çocukluğu, geçirdiği tuhaf ve bilinmeyen hastalık ile yirmili yaşlarına kadar yatalak oluşu ve bir anda düzelmesi gibi bir gerçeği kurguya yedirmiş yazarlar, sonrasına ise dracula'nın çıkış noktası olan olaylar bütünü ile karşı karşıya bırakmışlar biz okurları. sevgili kont dracula'nın soyağacından tutun, dracula öyküsündeki van helsing abimizin akıl hocasına kadar birçok karakter ile tanıştırmışlar bizi.
bitti mi? hayır. vampirlerin antik dönemden bu yana süregelen öyküleri, masalları ile süslemişler; almanya'da, italya'da, fransa'da inanılan halk hikayeleri ile örülmüş bir kurgu çıkartmışlar ortaya. dahası da, roman gerçekten 1800'lerin ikinci yarısında yazılmış izlenimi veriyor, günümüz karmaşık ve gereksiz betimlemeler ile süslenmiş romanları gibi değil de, öyküyü vaat eden o sade öyküler gibi insanı içine çekip sürüklüyor, bambaşka bir aleme gönderiyor...
bu romanı daha ilginç kılan bir detaydan sizlere bahsedeyim madem, sevgili stoker, dracula öyküsünü bastıracağı zaman bastırmak istediği yayınevi şiddetle "bunu sansürle, birçok kısmı da öyküden çıkar! insanları delirtmek mi istiyorsun?" gibi bir muamele ile karşı karşıya kalmış, sırf bu yüzdendir ki birçok kısmı sansürlemiş, birçok sayfayı da öyküden silip atmış... doğrusu, atmamış, saklamış... sevgili dacre stoker da bu sayfaları okuyup yazdıkları kurguya eklediğini iddia etmiş. stoker'ın öyküsünün sansürlenmesi ve birçok sayfayı öyküden silmesi doğru olmakla birlikte, o silinen kısımların kullanılmış olması insanı muallakta bırakıyor ister istemez.
daha ilginç bir detaydan daha bahsedip girdimi noktalayacağım, sevgili bram stoker, yazdığı öykünün bir kurmaca değil de, gerçek bir olaydan yaşandığını iddia etmiş, sevgili bram stoker hem dracula isimli bir canavara, hem de vampirlere ciddi anlamda inanan bir insanmış; bu bile bu kitabı okumak için çok tatlı bir sebep.
ama durun hayır, belki de romanın tek kötü kısmından bahsedeyim sizlere, kitap aynen dracula öyküsü gibi mektuplar ve günlükler ile anlatılıyor, bu detay hoş olmasına karşın, 2 farklı yazar olduğu mektupların ciddi anlamda yazım farkından tutun, anlatış biçimine kadar çok farklı olunca ister istemez biri, diğerinden daha baskın, diğeri daha güzel gözüküyor insana ve bir an önce farklı bir karakterin mektubunu okumaya can atıyorsunuz.
bu romanı günümüz korku romanlarından ayıran çok keskin çizgiler var... bunlar neler, nasıl bir kitap size spoiler vermeden anlatmak istiyorum. başlayalım o halde!
öncelikle, bu roman, bram stoker'ın dracula öyküsünün öncesine dayanan bir zaman çizgisine ait, stoker'ın çocukluğu, geçirdiği tuhaf ve bilinmeyen hastalık ile yirmili yaşlarına kadar yatalak oluşu ve bir anda düzelmesi gibi bir gerçeği kurguya yedirmiş yazarlar, sonrasına ise dracula'nın çıkış noktası olan olaylar bütünü ile karşı karşıya bırakmışlar biz okurları. sevgili kont dracula'nın soyağacından tutun, dracula öyküsündeki van helsing abimizin akıl hocasına kadar birçok karakter ile tanıştırmışlar bizi.
bitti mi? hayır. vampirlerin antik dönemden bu yana süregelen öyküleri, masalları ile süslemişler; almanya'da, italya'da, fransa'da inanılan halk hikayeleri ile örülmüş bir kurgu çıkartmışlar ortaya. dahası da, roman gerçekten 1800'lerin ikinci yarısında yazılmış izlenimi veriyor, günümüz karmaşık ve gereksiz betimlemeler ile süslenmiş romanları gibi değil de, öyküyü vaat eden o sade öyküler gibi insanı içine çekip sürüklüyor, bambaşka bir aleme gönderiyor...
bu romanı daha ilginç kılan bir detaydan sizlere bahsedeyim madem, sevgili stoker, dracula öyküsünü bastıracağı zaman bastırmak istediği yayınevi şiddetle "bunu sansürle, birçok kısmı da öyküden çıkar! insanları delirtmek mi istiyorsun?" gibi bir muamele ile karşı karşıya kalmış, sırf bu yüzdendir ki birçok kısmı sansürlemiş, birçok sayfayı da öyküden silip atmış... doğrusu, atmamış, saklamış... sevgili dacre stoker da bu sayfaları okuyup yazdıkları kurguya eklediğini iddia etmiş. stoker'ın öyküsünün sansürlenmesi ve birçok sayfayı öyküden silmesi doğru olmakla birlikte, o silinen kısımların kullanılmış olması insanı muallakta bırakıyor ister istemez.
daha ilginç bir detaydan daha bahsedip girdimi noktalayacağım, sevgili bram stoker, yazdığı öykünün bir kurmaca değil de, gerçek bir olaydan yaşandığını iddia etmiş, sevgili bram stoker hem dracula isimli bir canavara, hem de vampirlere ciddi anlamda inanan bir insanmış; bu bile bu kitabı okumak için çok tatlı bir sebep.
ama durun hayır, belki de romanın tek kötü kısmından bahsedeyim sizlere, kitap aynen dracula öyküsü gibi mektuplar ve günlükler ile anlatılıyor, bu detay hoş olmasına karşın, 2 farklı yazar olduğu mektupların ciddi anlamda yazım farkından tutun, anlatış biçimine kadar çok farklı olunca ister istemez biri, diğerinden daha baskın, diğeri daha güzel gözüküyor insana ve bir an önce farklı bir karakterin mektubunu okumaya can atıyorsunuz.
devamını gör...