dünyada tek bir kişi kalsa dahi ahlaktan bahsedilebilir mi sorusu
başlık "trevor philips" tarafından 25.03.2024 15:59 tarihinde açılmıştır.
1.
iyi iyidir kötü kötüdür diyerek bajsedilebilir diyorum. (bkz: efsane dayı replikleri)
devamını gör...
2.
ahlak başkalarından önce kendi iç huzurumuz için gereklidir. dünyada hiç kimse kalmasa dahi kendimize verecek bir hesabımız var.
devamını gör...
3.
o kalan da gold digger olur yani bahsedemez.
devamını gör...
4.
devamını gör...
5.
ailesi yok yalan söyleyemez,
sevgilisi yok aldatamaz,
komşu yok hırsızlık yapamaz.
gerek ve yeter şartlar oluşmuyor.
sevgilisi yok aldatamaz,
komşu yok hırsızlık yapamaz.
gerek ve yeter şartlar oluşmuyor.
devamını gör...
6.
baslik acarken soru isareti kullanmak mi.
format viran oldu reis
format viran oldu reis
devamını gör...
7.
tek bir kişiden kastınız, insan kişisi ise, başka hiçbir canlı yoksa, ahlak kavramından pek bahsedilebileceğini düşünmüyorum. çünkü tek başına yahu, herhangi bir canlı türü yok yani. ahlak dediğimız şey netice olarak toplumu düzenleyen kurallar bütünü. toplum yoksa ahlak yahut ahlaksızlık neden düzenlensin. tek başına yani, ne yapabilir ki.
devamını gör...
8.
edilir tabi o insan etik dışı eylemlerde bulunabilir.
devamını gör...
9.
kısıtlanmış bir biçimde, bir süreliğine bahsedilebilir.
tek bir kişi kaldıysa dünyada hala yaşam döngüsünün var olduğunu düşünebiliriz. bu da demek oluyor ki, doğa ve diğer canlılar için hala ahlaki kurallara ihtiyaç var. burada çok farklı paradokslar meydana gelebilir elbette. ulaşabileceği, ona yaşam veren doğayı kendi yaşamının devam etmesi amacıyla koruyor olabilir ya da sadece minnet duyuyor olabilir. zaten sekiz milyarken de bu gibi düşüncelerle doğaya yaklaşıyor çoğu insan.
bu durumda bireyselleşmiş bir ekosistem üzerinde kurulmuş ve kısıtlanmış ahlaki bakış söz konusu olur. bu kısıtlama, insanın zihinsel gelişimine büyük bir darbe niteliğindedir çünkü insan, minimum hata ile yaşayacak demektir. hata yapmayan, başkasının hatalarına şahit olmayan insan öğrenemez. bizi insan yapan en büyük etken karşılıklı iletişimdir. gülmeli, ağlamalı, hata yapmalı, pişman olmalı, paylaşmalı, fedakarlık yapmalı ve tüm bunları görmeliyiz.
böyle bir senaryoda insan büyük bir duygusal, varoluşsal açlık içine düşecektir. kapasitesinin çok altında bir yaşamsal faaliyet halinde olduğundan tıpkı koşmasına izin verilmemiş bir yarış atı gibi hırçınlaşır ve mental sorunlar baş gösterir. dolayısıyla bir insandan, mental sağlığı yerinde değilse ahlaki olgunluk beklemek uygun bir düşünce değildir.
bu şartlarda insan, bir süreliğine ahlaki değerlerini muhafaza eden ancak sonrasında bırakın muhafaza etmeyi, bunu algılayamayacak bir hayvani canlıya dönüşür. hal böyleyken dönüşmemesi imkansızdır. beyni onu korumaya alacak, ona acı veren hisleri, düşünceleri baskılayacaktır. aksi durumda, bilinçli bir insan bu şartlar altında yaşamayı uygun bulmayacaktır. konunun daha da derinlerine inersek çok farklı senaryolarla da karşılaşmamız mümkündür diye düşünüyorum.
bugünün ahlaki durumuna baktığımızda ise anlam veremediğimiz bir boyuta ulaştığını görüyoruz insanlığın. bugünkü insanlık iletişim kurdu, sevildi, paylaştı, ağladı ve güldü. böylece gelişti, daha az varoluş sancısı yaşadı. tüm bunlara rağmen yok edici bir topluluğa dönüştü.
dünyada tek kalan insan, topluluk halinde yaşamak için her şeyini verirdi ama bugün sekiz milyar insan, birbirine tahammül edemez hale geldi. bunca insan anlaşamaz, anlayamaz durumda şimdi. insan tembel çünkü. hep başkası düşünsün, başkası çözsün problemleri diye bekledi ve çekildi rahat köşesine. e başkası da düşünmedi tabii. düşünmekten kaçtıkça insanlığımızdan da uzaklaştık haliyle. varoluş sancısı çekmiyor kimse. adeta yok oluşun hizmetkarı gibi. kimse soru sormuyor, sorgulamıyor artık. bir avuç sancı içinde insan var belki ama onlar da bir mucize olmazsa bulamıyor birbirini. insanlık gelişti, geliştikçe kaba, düşüncesiz, çıkarcı olmayı seçti. dünyayı adeta milyarlarca bir yıkım ekibi istila etti.
ben artık şu soruyla daha çok ilgileniyorum;
dünyada milyarlarca insan varken dahi ahlaktan bahsedilebilir mi?
tek bir kişi kaldıysa dünyada hala yaşam döngüsünün var olduğunu düşünebiliriz. bu da demek oluyor ki, doğa ve diğer canlılar için hala ahlaki kurallara ihtiyaç var. burada çok farklı paradokslar meydana gelebilir elbette. ulaşabileceği, ona yaşam veren doğayı kendi yaşamının devam etmesi amacıyla koruyor olabilir ya da sadece minnet duyuyor olabilir. zaten sekiz milyarken de bu gibi düşüncelerle doğaya yaklaşıyor çoğu insan.
bu durumda bireyselleşmiş bir ekosistem üzerinde kurulmuş ve kısıtlanmış ahlaki bakış söz konusu olur. bu kısıtlama, insanın zihinsel gelişimine büyük bir darbe niteliğindedir çünkü insan, minimum hata ile yaşayacak demektir. hata yapmayan, başkasının hatalarına şahit olmayan insan öğrenemez. bizi insan yapan en büyük etken karşılıklı iletişimdir. gülmeli, ağlamalı, hata yapmalı, pişman olmalı, paylaşmalı, fedakarlık yapmalı ve tüm bunları görmeliyiz.
böyle bir senaryoda insan büyük bir duygusal, varoluşsal açlık içine düşecektir. kapasitesinin çok altında bir yaşamsal faaliyet halinde olduğundan tıpkı koşmasına izin verilmemiş bir yarış atı gibi hırçınlaşır ve mental sorunlar baş gösterir. dolayısıyla bir insandan, mental sağlığı yerinde değilse ahlaki olgunluk beklemek uygun bir düşünce değildir.
bu şartlarda insan, bir süreliğine ahlaki değerlerini muhafaza eden ancak sonrasında bırakın muhafaza etmeyi, bunu algılayamayacak bir hayvani canlıya dönüşür. hal böyleyken dönüşmemesi imkansızdır. beyni onu korumaya alacak, ona acı veren hisleri, düşünceleri baskılayacaktır. aksi durumda, bilinçli bir insan bu şartlar altında yaşamayı uygun bulmayacaktır. konunun daha da derinlerine inersek çok farklı senaryolarla da karşılaşmamız mümkündür diye düşünüyorum.
bugünün ahlaki durumuna baktığımızda ise anlam veremediğimiz bir boyuta ulaştığını görüyoruz insanlığın. bugünkü insanlık iletişim kurdu, sevildi, paylaştı, ağladı ve güldü. böylece gelişti, daha az varoluş sancısı yaşadı. tüm bunlara rağmen yok edici bir topluluğa dönüştü.
dünyada tek kalan insan, topluluk halinde yaşamak için her şeyini verirdi ama bugün sekiz milyar insan, birbirine tahammül edemez hale geldi. bunca insan anlaşamaz, anlayamaz durumda şimdi. insan tembel çünkü. hep başkası düşünsün, başkası çözsün problemleri diye bekledi ve çekildi rahat köşesine. e başkası da düşünmedi tabii. düşünmekten kaçtıkça insanlığımızdan da uzaklaştık haliyle. varoluş sancısı çekmiyor kimse. adeta yok oluşun hizmetkarı gibi. kimse soru sormuyor, sorgulamıyor artık. bir avuç sancı içinde insan var belki ama onlar da bir mucize olmazsa bulamıyor birbirini. insanlık gelişti, geliştikçe kaba, düşüncesiz, çıkarcı olmayı seçti. dünyayı adeta milyarlarca bir yıkım ekibi istila etti.
ben artık şu soruyla daha çok ilgileniyorum;
dünyada milyarlarca insan varken dahi ahlaktan bahsedilebilir mi?
devamını gör...
10.
gayet tabiki bahsedilebilir.
ahlak sırf insani bir edim değil, varlığın bütününe karşı bir sorumluluktur. varlığı bütüncül anlam haritasından koparttığınız zaman böyle saçma sorular çıkar karşınıza. zaten hümanist ontolojilerin en temel hatası varlığın hakikatini, salt insandaki tezahürüne indirgemesidir. insanı merkeze alarak , insanı evrenin merkezine koyarak evrendeki yerini anlamlandırmaya çalışmasıdır. ki küllüm yanlış bir varlık teorisidir. canlı, cansız, her şey varlığın anlam bütünlüğü içindedir.
misal ıssız bir ormanda, hiç kimsenin görmediği ve şahit olmadığı bir yerde bir kediyle başbaşa kaldığımda o kediyi öldürmemi engelleyen şey nedir? ahlakın tanımı da bu soruya verilen cevabın içinde gizlidir.
ahlak sırf insani bir edim değil, varlığın bütününe karşı bir sorumluluktur. varlığı bütüncül anlam haritasından koparttığınız zaman böyle saçma sorular çıkar karşınıza. zaten hümanist ontolojilerin en temel hatası varlığın hakikatini, salt insandaki tezahürüne indirgemesidir. insanı merkeze alarak , insanı evrenin merkezine koyarak evrendeki yerini anlamlandırmaya çalışmasıdır. ki küllüm yanlış bir varlık teorisidir. canlı, cansız, her şey varlığın anlam bütünlüğü içindedir.
misal ıssız bir ormanda, hiç kimsenin görmediği ve şahit olmadığı bir yerde bir kediyle başbaşa kaldığımda o kediyi öldürmemi engelleyen şey nedir? ahlakın tanımı da bu soruya verilen cevabın içinde gizlidir.
devamını gör...
11.
kalan tek kişi ahlaktan bahsetmek isterse bahseder bence sıkıntı yok. sorun şu ki kalan kişi tek olacağından bahsettiği şeyler hiçbirimizi ilgilendirmez.
devamını gör...
12.
insan başkalarıyla edepli, yalnızken edepsiz bir canlıdır
devamını gör...