1.
komik, sinir bozucu ve can yakıcı.
devamını gör...
2.
kötü işlere bulaşan kişilerin durumunu anlatmak için kullanılan eylem.
şunu düşmüş, buna düşmüş vs.
şunu düşmüş, buna düşmüş vs.
devamını gör...
3.
her defasında gülünecek bir durum gibi gelir bana. ama önemli olan düştüğün gibi kalkmasını bilmektir.
devamını gör...
4.
kimi zaman sevgiden olan eylem.
bakışına..
bardak tutuşuna...
sesine...
kelimelerine...
bakışına..
bardak tutuşuna...
sesine...
kelimelerine...
devamını gör...
5.
ummadik anda takildiginiz seyler yuzundendir.
bazen yolda takilip dusersiniz bazen bir kara kasa, kara goze ve cukur denilecek bir gamzeye..
bazen yolda takilip dusersiniz bazen bir kara kasa, kara goze ve cukur denilecek bir gamzeye..
devamını gör...
6.
düşen birini görmek kahkaha atmaya, düştüğünüzde de küfür etmeye sebebiyet veren olay.*
devamını gör...
7.
ekseriyetle karılar bana düşerler lakin ben hiç oralı olmam. ay her güzelsin diyene gel hoşluğum senin olsun diyecek olsak eve varamazdık.
bize ters.
bize ters.
devamını gör...
8.
rüya da tuhaf bir hissiyata yol açan eylemdir.
devamını gör...
9.
en sarsıcısı tam uykuya dalacakken bir anda uçurumun kıyısından bir boşluğa yol alıp bir anda yere çakılıyorum hissiyle uykudan canhıraş sıçramaktır. belki bir saniye falan süren bu zaman dilimi, metrelerce yüksekten yere çakılıp aynı hızla yatağınıza gönderir sizi. o esnada yanınızda eşiniz varsa sağlam bir darbeyle o da sıçrar ve o sarsıcı eylem kendini katlayarak geceye damgasını vurur.
yere düşüp totonun ya da dizlerin birazcık acıması bir hiçtir bunun yanında. *
yere düşüp totonun ya da dizlerin birazcık acıması bir hiçtir bunun yanında. *
devamını gör...
10.
her daim kötü olan eylem.
kaldırımdan, gözden, gönülden...
kaldırımdan, gözden, gönülden...
devamını gör...
11.
dengeyi kaybetmek, takılmak suretiyle gerçekleşen eylem. eh tabi bizim millette düşene gülünür efendim, sevgili özözünedanışır bol bol gülsün, buyursun.*
üniversitedeyim, toplama merkezi diye bir zıkkım var, şehrin her yerine giden otobüslerden buradan kalkar, maalesef her yere de 2 otobüsle gidilir. ekürim ile yağmurlu bir günde akşam saatleri okuldan çıktık, kampüsten bindik otobüse vardık toplama merkezine. gök yırtılıyor anacım. bende boyumdan büyük bir postal giymişim, bileğim bükülüp duruyor* ekürim ise 1.72 boylarında biraz kilolu bir arkadaş. ben ise ufak tefek, koluna girmişim yürüyorum.
tam otobüse bineceğiz kartımda tek binişlik bakiye kaldığını hatırlıyorum, işte öyle bir lanet ki yüklemeyi de toplama merkezinden yapmak zorundasın, 2 otobüs daha değiştirip gezmelere akacağız ekürim ile çünkü. el mecbur söylene söylene sıraya girdik, cehennem kalabalığı var ama halimden memnunum. neticede ünili oğlanlar var sırada, kimisi uzun kimisi beyaz tenli, yakışıklı mı yakışıklı beylerin önünde arkasında sıraya girmişim salya akıta akıta oğlanları kesiyorum. * soğuk elimi feci kilitlemiş, daha önümde sıra var ama olsun kartı da parayı da hazır edeyim diye o zaman bedenim kadar olan çantanın içine dalıp cüzdanı arıyorum. ıh pıs derken cüzdanı bulup parayı çıkarayım diyorum, soğuktan kilitlenmiş ellerim diyorum ya, öyle beceriksiz bir hareketle cüzdanı ve bir miktar da bozukluk paramı döküyorum ki, tüm gözler bir anda bana dönüyor. ekürim gülüyor, bende telaşla parayı toplayayım derken atik hareketler sergiliyorum.
tam olarak şöyle gerçekleşiyor, hayır diz çöksene dimi yarasa ama yok, öğrenciyiz ya hani bozukluk bile mühim bizim için.* ani bir hareketle eğiliyorum, arkamdaki adama totom tosluyor, önümdeki adamın totosuna da kafam giriyor. beyefendiler noluyo filan demeye kalmadan, önümdeki adamın totosuna ani dönüş yaptığı için iyice tosluyorum kafam sekiyor bu sefer.* ayağa kalkayım derken ağır postaldan ötürü de bir güzel bileğim bükülüyor. ağız üstü yere yapışıyorum. canım feci yanıyor ve çamur yalıyorum resmen. ekürim sağolsun gülerek geliyor kaldırmaya, canım yandığı için kendisine asılıyorum bu sefer o da dengeyi kaybedip toto üstü yapışıyor.* önden arkadan tosladığım adamlar bir yandan iyi misiniz diyor, bazı yakışıklılar hengameye gülüyor, dökülen çantamı toplayan da var, ekürim bela okuyor. * ne yapacağımı bilmediğimden ve feci utandığımdan bileğiiimmm diye ağlamaya başlıyorum ama can acım da geçmişti aslında. az biraz ağlıyorum, tekrardan kaldırmaya çalışırlarken yine dengem sarsılıyor insanların kucağına atılıyorum.(u: :(() güç bela beni ayaklandırıyorlar, parayı atıyorum cüzdana, çantayı topluyorum, sağolsunlar peçete de veriyorlar çamurumu filan siliyorum.
ekürim bela okumalardayken yürü kanka diyorum, bu gün gezmeyek, eve yürüyek. sallana sallana evimize yürüyoruz. yolda bir defa daha düşüyorum ama neyse boşverin artık.
üniversitedeyim, toplama merkezi diye bir zıkkım var, şehrin her yerine giden otobüslerden buradan kalkar, maalesef her yere de 2 otobüsle gidilir. ekürim ile yağmurlu bir günde akşam saatleri okuldan çıktık, kampüsten bindik otobüse vardık toplama merkezine. gök yırtılıyor anacım. bende boyumdan büyük bir postal giymişim, bileğim bükülüp duruyor* ekürim ise 1.72 boylarında biraz kilolu bir arkadaş. ben ise ufak tefek, koluna girmişim yürüyorum.
tam otobüse bineceğiz kartımda tek binişlik bakiye kaldığını hatırlıyorum, işte öyle bir lanet ki yüklemeyi de toplama merkezinden yapmak zorundasın, 2 otobüs daha değiştirip gezmelere akacağız ekürim ile çünkü. el mecbur söylene söylene sıraya girdik, cehennem kalabalığı var ama halimden memnunum. neticede ünili oğlanlar var sırada, kimisi uzun kimisi beyaz tenli, yakışıklı mı yakışıklı beylerin önünde arkasında sıraya girmişim salya akıta akıta oğlanları kesiyorum. * soğuk elimi feci kilitlemiş, daha önümde sıra var ama olsun kartı da parayı da hazır edeyim diye o zaman bedenim kadar olan çantanın içine dalıp cüzdanı arıyorum. ıh pıs derken cüzdanı bulup parayı çıkarayım diyorum, soğuktan kilitlenmiş ellerim diyorum ya, öyle beceriksiz bir hareketle cüzdanı ve bir miktar da bozukluk paramı döküyorum ki, tüm gözler bir anda bana dönüyor. ekürim gülüyor, bende telaşla parayı toplayayım derken atik hareketler sergiliyorum.
tam olarak şöyle gerçekleşiyor, hayır diz çöksene dimi yarasa ama yok, öğrenciyiz ya hani bozukluk bile mühim bizim için.* ani bir hareketle eğiliyorum, arkamdaki adama totom tosluyor, önümdeki adamın totosuna da kafam giriyor. beyefendiler noluyo filan demeye kalmadan, önümdeki adamın totosuna ani dönüş yaptığı için iyice tosluyorum kafam sekiyor bu sefer.* ayağa kalkayım derken ağır postaldan ötürü de bir güzel bileğim bükülüyor. ağız üstü yere yapışıyorum. canım feci yanıyor ve çamur yalıyorum resmen. ekürim sağolsun gülerek geliyor kaldırmaya, canım yandığı için kendisine asılıyorum bu sefer o da dengeyi kaybedip toto üstü yapışıyor.* önden arkadan tosladığım adamlar bir yandan iyi misiniz diyor, bazı yakışıklılar hengameye gülüyor, dökülen çantamı toplayan da var, ekürim bela okuyor. * ne yapacağımı bilmediğimden ve feci utandığımdan bileğiiimmm diye ağlamaya başlıyorum ama can acım da geçmişti aslında. az biraz ağlıyorum, tekrardan kaldırmaya çalışırlarken yine dengem sarsılıyor insanların kucağına atılıyorum.(u: :(() güç bela beni ayaklandırıyorlar, parayı atıyorum cüzdana, çantayı topluyorum, sağolsunlar peçete de veriyorlar çamurumu filan siliyorum.
ekürim bela okumalardayken yürü kanka diyorum, bu gün gezmeyek, eve yürüyek. sallana sallana evimize yürüyoruz. yolda bir defa daha düşüyorum ama neyse boşverin artık.
devamını gör...
12.
genel anlamıyla yukarıdan aşağı doğru inmektir. tabi sakin değil, genelde paldır küldür gerçekleşir bu eylem. sevgili yarasa seneca'nın anısına allah affetsin çok güldüm.* bu kadar gülmüşken güldürmemek ayıp olur dedim, damladım hemen başlığa.
8. sınıfta sınav hazırlığı sebebiyle dershaneye yazılmıştım. abim de benimle aynı dershaneye gidiyordu. çünkü canım babam çocuklarını aynı dershaneye yazdırmayı baya alışkanlık haline getirmişti. neyse efendim abimle aynı dershaneye gittiğim yetmiyormuş gibi, hayatın ufak bir şakası olarak sınıflarımız da yan yana düşmüştü. olayı zihninizde canlandırmanız içi birazcık ortam betimlemesi yapacağım şimdi. l* şeklinde bir koridor düşünün, tam karşıda abimin sınıfı hemen yanında da benim sınıf var. ama karşıdan bakıldığında benim sınıfım görülmüyor çünkü l'nin kısa kısmında. çok saçma anlattım umarım anlaşılabilmiştir.* ders saatinde hocanın geç kalması üzerine "hoca gelmeden gideyim de bir su alayım" diyerekten kantinin yolunu tuttum. suyumu aldım dönerken aksi, huysuz ve suratsız müdürün tam arkamdan "kızım ders saati ne yapıyorsun burada" diye çemkirdiğini duydum. istemsiz adımlarımı hızlandırdım ama yetmedi, çünkü manyak adam peşim sıra geliyordu, daha doğrusu ben öyle sanıyordum. tam l şeklindeki koridora geldim, viraja hızlı girdiğimden olsa gerek* ayağımın kaymasıyla sol dizim altımda sağ dizim uçan tekme atar gibi koridor boyunca kaydım ve "taaaaaak". bildiğiniz freni patlamış kamyon gibi abimlerin sınıfın kapısına girdim. babam yere düşen birilerini tarif ederken "sığır b.ku gibi duvara yapıştı" der, işte ben de aynen o şekil kapıya yapıştım anlayacağınız. * kapıya bir şeyin çarpması üzerine abimin hocası kapıyı açıp hayret içerisinde " kızım ne yapıyorsun burada?" tarzı bir şey sordu. yahu hocam, bu nasıl soru? bacaklarım yoruldu azıcık dinleneyim diye kapınızın önüne çöktüm, kapıda da darbuka gibi ritim tutayım dedim, tövbe yarabbi. "kusura bakmayın hocam ayağım kaydı düştüm" dedim, ama abim beni görmesin diye elimle yüzümü kapatmaya çalışıyorum aynı zamanda. elim suratımda yerden kalkacam diye uğraşırken öğrenciler üst üste yığılmış kapıdaki kişinin kim olduğuna bakmaya çalışıyor. hoca çabama üzülmüş olsa gerek kapıyı kapatıp, beni utancımla baş başa bırakıyor. akşam eve gidiyorum, abimde herhangi bir dalga geçme girişimi olmayınca konuyu ben açıyorum. "abi kapınızın ordan bi gürültü geldi bugün, noldu?" diyorum, canım abim "he ya, gerizekalının biri düşüp çarpmış, nasıl becerdiyse" diye cevap veriyor. tabi hak verirsiniz " o gerizekalı bendim abi" diyemiyorum, "hııı" deyip o düşen gerizekalıya birde ben gülüyorum.
kıssadan hisse olarak siz siz olun acele etmeyin arkadaşlar, acele işe gerçekten şeytan karışıyor. *
8. sınıfta sınav hazırlığı sebebiyle dershaneye yazılmıştım. abim de benimle aynı dershaneye gidiyordu. çünkü canım babam çocuklarını aynı dershaneye yazdırmayı baya alışkanlık haline getirmişti. neyse efendim abimle aynı dershaneye gittiğim yetmiyormuş gibi, hayatın ufak bir şakası olarak sınıflarımız da yan yana düşmüştü. olayı zihninizde canlandırmanız içi birazcık ortam betimlemesi yapacağım şimdi. l* şeklinde bir koridor düşünün, tam karşıda abimin sınıfı hemen yanında da benim sınıf var. ama karşıdan bakıldığında benim sınıfım görülmüyor çünkü l'nin kısa kısmında. çok saçma anlattım umarım anlaşılabilmiştir.* ders saatinde hocanın geç kalması üzerine "hoca gelmeden gideyim de bir su alayım" diyerekten kantinin yolunu tuttum. suyumu aldım dönerken aksi, huysuz ve suratsız müdürün tam arkamdan "kızım ders saati ne yapıyorsun burada" diye çemkirdiğini duydum. istemsiz adımlarımı hızlandırdım ama yetmedi, çünkü manyak adam peşim sıra geliyordu, daha doğrusu ben öyle sanıyordum. tam l şeklindeki koridora geldim, viraja hızlı girdiğimden olsa gerek* ayağımın kaymasıyla sol dizim altımda sağ dizim uçan tekme atar gibi koridor boyunca kaydım ve "taaaaaak". bildiğiniz freni patlamış kamyon gibi abimlerin sınıfın kapısına girdim. babam yere düşen birilerini tarif ederken "sığır b.ku gibi duvara yapıştı" der, işte ben de aynen o şekil kapıya yapıştım anlayacağınız. * kapıya bir şeyin çarpması üzerine abimin hocası kapıyı açıp hayret içerisinde " kızım ne yapıyorsun burada?" tarzı bir şey sordu. yahu hocam, bu nasıl soru? bacaklarım yoruldu azıcık dinleneyim diye kapınızın önüne çöktüm, kapıda da darbuka gibi ritim tutayım dedim, tövbe yarabbi. "kusura bakmayın hocam ayağım kaydı düştüm" dedim, ama abim beni görmesin diye elimle yüzümü kapatmaya çalışıyorum aynı zamanda. elim suratımda yerden kalkacam diye uğraşırken öğrenciler üst üste yığılmış kapıdaki kişinin kim olduğuna bakmaya çalışıyor. hoca çabama üzülmüş olsa gerek kapıyı kapatıp, beni utancımla baş başa bırakıyor. akşam eve gidiyorum, abimde herhangi bir dalga geçme girişimi olmayınca konuyu ben açıyorum. "abi kapınızın ordan bi gürültü geldi bugün, noldu?" diyorum, canım abim "he ya, gerizekalının biri düşüp çarpmış, nasıl becerdiyse" diye cevap veriyor. tabi hak verirsiniz " o gerizekalı bendim abi" diyemiyorum, "hııı" deyip o düşen gerizekalıya birde ben gülüyorum.
kıssadan hisse olarak siz siz olun acele etmeyin arkadaşlar, acele işe gerçekten şeytan karışıyor. *
devamını gör...
13.
güzel omuz gördüğümde olan şey.
devamını gör...
14.
gün geçmiyor ki düşmeyeyim, az önce de yapıştım yere, dizim, dirseğim haşat.
çocukluğumdan yapışıp kaldı üzerimde, kurtulmam mümkün değil. babam derdi "kuru yerde sel alıyor kızım seni" diye, gerçekten de öyle. bir kafa göz patlatıcam sonum yatak döşek olacak günün birinde. yeter ama ya yeter!
çocukluğumdan yapışıp kaldı üzerimde, kurtulmam mümkün değil. babam derdi "kuru yerde sel alıyor kızım seni" diye, gerçekten de öyle. bir kafa göz patlatıcam sonum yatak döşek olacak günün birinde. yeter ama ya yeter!
devamını gör...
15.
hareketsizlikten yürümeyi unutanların sıkça gerçekleştirdiği eylem.
devamını gör...
16.
yerle örtüşmektir.
devamını gör...
17.
yerle öpüşmektir.
devamını gör...
18.
yere dönüşmektir.
devamını gör...
19.
yer çekimine yenilmektir.
devamını gör...
20.
tekniğiniz iyi ama geliştirmeniz lazım.
devamını gör...