1.
duygusalligi surekli her seye aglamak ve her seye alinganlik yapmak ile es deger tutuluyor olmasina cok icerledim durduk yere.
duygusal olmak, bazi duygulari daha derin hissedebilmek sadece. sezgilerin daha guclu olmasi, merhamet dozunun daha fazla olmasi, bir baskasinin ister fiziksel ister manevi bir acisini daha iyi anlayabilmektir, hissettiklerini paylasabilmesidir.
duygusal olmak, bazi duygulari daha derin hissedebilmek sadece. sezgilerin daha guclu olmasi, merhamet dozunun daha fazla olmasi, bir baskasinin ister fiziksel ister manevi bir acisini daha iyi anlayabilmektir, hissettiklerini paylasabilmesidir.
devamını gör...
2.
acımasız dünyada kendisine yer yoktur.
devamını gör...
3.
zayıflıktır. bunu fark eden insanlar sizinle dalga geçer veya acı çekmenize sebep olacak şeyler yapmaya kalkışır.
devamını gör...
4.
türkiye'de idealizmle karıştırılan şey.
zeka ve bilgi seviyesi geriledikçe duygusallığın arttığı bilinen bir şeydir. eğer duygusal bir insana denk gelirseniz düşük zekalı ve/veya cahil biri olduğuna hükmedebilirsiniz.
zeka ve bilgi seviyesi geriledikçe duygusallığın arttığı bilinen bir şeydir. eğer duygusal bir insana denk gelirseniz düşük zekalı ve/veya cahil biri olduğuna hükmedebilirsiniz.
devamını gör...
5.
ne kadar eksisi artısını götürse de empati yeteneğini bir o kadar geliştirmemizi sağlayan güçtür.
duygusal insanlar insan ilişkilerinde daha başarılıdır.sebebi kendi içindeki duygulara açıklığından karşındaki insanın duygusunu hissederek iletişimi güçlendirmesidir. haliyle " beni anlıyor ya" algısı oluşturmak kolaydır.
duygusallığı, kendimize dezavantajdan ziyade avantaj yönünde çevirerek insanları kucaklayalım. çünkü insan olmanın yolu empatiden, empati de duyguları bilmekten geçer.
duygusal insanlar insan ilişkilerinde daha başarılıdır.sebebi kendi içindeki duygulara açıklığından karşındaki insanın duygusunu hissederek iletişimi güçlendirmesidir. haliyle " beni anlıyor ya" algısı oluşturmak kolaydır.
duygusallığı, kendimize dezavantajdan ziyade avantaj yönünde çevirerek insanları kucaklayalım. çünkü insan olmanın yolu empatiden, empati de duyguları bilmekten geçer.
devamını gör...
6.
elim kolum gözüm, her şeyim duygusallaştı. dokunsalar ağlayacağım değil, baksalar, görseler, beni bilseler yeter ağlamama.
istemezdim böyle bir hal, neden yarattı böyle tanrı beni?
duygusallaşmak, kalbi değildir, ruhidir. duygusallaşırsın mahzun bir kedi köpek görünce. dayanamazsın pejmürde bebeğe.
allah canımı alsa da kurtulsam.
istemezdim böyle bir hal, neden yarattı böyle tanrı beni?
duygusallaşmak, kalbi değildir, ruhidir. duygusallaşırsın mahzun bir kedi köpek görünce. dayanamazsın pejmürde bebeğe.
allah canımı alsa da kurtulsam.
devamını gör...
7.
empati yeteneği gerektirir. empati yeteneğine koyulan "switch" ile çözülebilir.
devamını gör...
8.
pek duygusal değilimdir ama günlük programlardaki aile dramlarına, birlik ve beraberlik temalı reklamlara gözyaşım pıt pıt akıyor.
devamını gör...
9.
duygulu olmak ile duygusal olmak arasında nüans var. duygulu kişi, mantığına duygularını eşlik ettirmeyi "becerebilirken"; duygusal kişi duygularına mantığını eşlik ettirmeyi "beceremez".
devamını gör...
10.
filmlerde, müziklerde, sokaklarda, yazılarda, şiirlerde, her şeyde var. erkeğin içinde, kadının gözlerinde, davranışın kaynağında, amacında, hedefinde aranıyor. oysa duygusallık sostur sadece. ana yemeğin üstünde yahut yanında veya sadece tatlıysa çok güzel durur, lezzet katar. fakat ana yemek genelde butlu göğüslü kızarmış piliç, sırtlı bacaklı dana antrikot olur. etlerimizin peşindeyizdir çoğu zaman.
fakat işte, olduğu gibi sevmeyiz de, biraz sos, baharat tadı güzelleştirir. duygusallık da çoğu kiş için böyle. “kadın dediğin... erkek değdin... “ diye başlayıp giden cümlelerin çoğu aslında sosu tarifler, ana yemek olarak butun göğüsün sırtın kolun kemiğin peşindeyizdir -ve kimse doymaz sosla, biraz parmaklarının ucuyla, belki çay kaşığıyla bakılır tadına, sonra bırakılır. çünkü fiziksel bedenin protein ihtiyacı daha temeldir ve buna yönelinir. ben en azından kadın erkek meselelerinde işin cinsellik-fiziksellik-maddiyat üçgeni içindeki hâlini böyle görüyorum. kadında erkekte duygu aranır, ama sadece güzel bir etin üstünde iyi bir sos olarak. ara sıra romantik hareketler yapan, duygusal ama yapılı ama zengin ama sert erkek modeli, aranan. kadını da böyle işte.
velhasıl, duygusal biri olmak sizi ancak tadı merak edilen bir sos yapar. diğer taraflarınız pek yoksa, veya duyusal yaklaşım önceliğinizse, olacak olan biraz tadınıza bakılıp uzaklaşılması olacaktır. soslar çok fazla yenmez, yense de zararlı malum. bu sebeple o yüksek, o ulvi, o derin hislerinize rağmen insanların bedenlerin, iradenin, egoların peşinden gitmesine alışsanız iyi olur.
diğer yandan duygusallık, kaynağı kalpten olan ve insanın dolmayan boşluğuna akan bir his, bir hassaslık akıntısı içinde, her rüzgârda fırtınalanıp savrulmayı getiriyor. pragmatist bir bakışla biri gider biri gelir olamıyorsunuz çünkü birini bir şeylerin fonksiyonu olarak görüp aletleştiremediğinizden kendine has duyguların bizzat sahibi olarak içinizde bir yerlere efendi eyleyip onun içinizde tamamen kendine has musikisini dinlemekten alıkoyamıyorsunuz kendinizi. duygusallık, bu dünya düzeninden şaşmış bir bakıştır.
fakat işte, olduğu gibi sevmeyiz de, biraz sos, baharat tadı güzelleştirir. duygusallık da çoğu kiş için böyle. “kadın dediğin... erkek değdin... “ diye başlayıp giden cümlelerin çoğu aslında sosu tarifler, ana yemek olarak butun göğüsün sırtın kolun kemiğin peşindeyizdir -ve kimse doymaz sosla, biraz parmaklarının ucuyla, belki çay kaşığıyla bakılır tadına, sonra bırakılır. çünkü fiziksel bedenin protein ihtiyacı daha temeldir ve buna yönelinir. ben en azından kadın erkek meselelerinde işin cinsellik-fiziksellik-maddiyat üçgeni içindeki hâlini böyle görüyorum. kadında erkekte duygu aranır, ama sadece güzel bir etin üstünde iyi bir sos olarak. ara sıra romantik hareketler yapan, duygusal ama yapılı ama zengin ama sert erkek modeli, aranan. kadını da böyle işte.
velhasıl, duygusal biri olmak sizi ancak tadı merak edilen bir sos yapar. diğer taraflarınız pek yoksa, veya duyusal yaklaşım önceliğinizse, olacak olan biraz tadınıza bakılıp uzaklaşılması olacaktır. soslar çok fazla yenmez, yense de zararlı malum. bu sebeple o yüksek, o ulvi, o derin hislerinize rağmen insanların bedenlerin, iradenin, egoların peşinden gitmesine alışsanız iyi olur.
diğer yandan duygusallık, kaynağı kalpten olan ve insanın dolmayan boşluğuna akan bir his, bir hassaslık akıntısı içinde, her rüzgârda fırtınalanıp savrulmayı getiriyor. pragmatist bir bakışla biri gider biri gelir olamıyorsunuz çünkü birini bir şeylerin fonksiyonu olarak görüp aletleştiremediğinizden kendine has duyguların bizzat sahibi olarak içinizde bir yerlere efendi eyleyip onun içinizde tamamen kendine has musikisini dinlemekten alıkoyamıyorsunuz kendinizi. duygusallık, bu dünya düzeninden şaşmış bir bakıştır.
devamını gör...
11.
genelde yumuşak huylu insanların hayat felsefe kaynağını teşkil eden yaratılış unsurudur. kadınlarda daha fazla görülür. sert karakterli insanların diğer göstermediği taraflarında da vuku bulmuştur. birey yaşlandıkça duygusallık durumu onu avucunun içine almaya başlar.
devamını gör...
12.
bu her yerde işe yarayan bir taktik.
misal azılı bir suçlu musunuz? toplum içinde ağlayın.
cisel tacizci misiniz? toplum içinde ağlaıyn. bok gibi ve hak yiyen bir siyasetçi misiniz? ağlayın.
misal azılı bir suçlu musunuz? toplum içinde ağlayın.
cisel tacizci misiniz? toplum içinde ağlaıyn. bok gibi ve hak yiyen bir siyasetçi misiniz? ağlayın.
devamını gör...