eğitimsiz biri ile aynı parayı alacaksam neden okudum

son zamanlarda her masada söylenen haklı laf. ama haklılık para etmiyor nafile. bazı meslekleri örnekleyerek söylüyor insanlar dilim varmadı..
amma ve lakin düşün yüksek lisansın var, saçı başı dökmüşsün genç yaşta, orda hiç eğitim almamış bi adam, emek vermemiş ter ve gözyaşı dökmemiş seninle aynı parayı alıyor.

bu gerçekten çok ama çok acı. onca ailenin emeğine, insanların gençliğine yazık.

o çocuğu okutan baba iftihar ederken artık biraz daha buruk olacak içi.

yeni nesil gençlerde sık sık duyduğum laf. bir yandan çok haklılar ama bir yandan da çalışmadan, etmeden nasıl ömürlerini geçirecekler bilmiyorum.

mahvettiler insanları, yıktılar gençlerin, çocukların umutlarını geleceklerini. varsa şayet inandıkları tanrı tek dileğim cehenneminde sonsuza kadar yanmaları.

dangalak insanlar sizi başarısız görmesin diye.

adına komünizm denilince haklı dava oluyor onu napıyoruz?

hakkiyla okursan ayni parayi almazsin, ama radyo bolumu okuyup mezun olunca euphoria yonetmeni olamadim diye aglamak cok sacma

üniversite bir iş ve işçi bulma kurumu olmadığı için bağlamdan kopuk içi boş bir sorudur.
sağ elinin orta parmağı not tutarken nasır tutmuş, kütüphanelerde sabahlamış bir öğrenciydim okurken ve şu an aman aman bir maaş almıyorum. ben üniverisitenin kendisini sevdim ve günün sonunda öğrendiğim şeylerle alakalı bir iş yapıyorum, geçinemiyorum. eğitimsiz biri de geçinemiyor.
sorun kiminle aynı parayı aldığımız değil, geçinemiyor oluşumuz.

salak bir kapitalist olduğun için, cevabını, şakayla karışık verebileceğim soru cümlesi.
kapitalizmin ekürüleri var, o ekürüleri iyi tahlil edip, doğru okul ve bölümleri seçseydin, iyi paralara çalışıyor olurdun.
pek çok insan okulların müşterisidir günümüzde artık. bırak, şununla bununla aynı parayı kazanmayı, okul okuyup işsiz gezen insan var yığınla sokaklarda. hepsi ödedi harcını, pulunu, vergisini, okul okurken, veznelere ve döner sermayelere..

aklımdaki deli sorulardan biri.

mesleğini seviyorsan, aynı parayı da kazansan sevdiğin işi yapmak için okumuşsundur. mesleğini sevmiyorsan işini sağlama alan birisindir, cesaretsizlikten okumuş olabilirsin. sonuçta ticaret gibi okumadan girilen işler biraz cesaret, atılganlık istiyor.

kendi emeğinizi haklı çıkartmak adına başkalarının emeğini hor görmekten uzaklaşın artık.

zannediyorsunuz ki bir tek siz saç döküyorsunuz, bir tek siz emek veriyorsunuz. emeğin ederini sorgulamak sizin işiniz değil.

üniversite okumak zaten tek başına yeterli değil.
yapabiliyorsanız en az iki yabancı dil ve mutlaka bir yüksek lisans şarttır.
unutmayınız ki hayatta sadece fark yaratabilenler başarılı olur.
(torpille vs olanları saymıyorum.)
bu mantıkla o zaman hiç okumayıp çırak eğitim merkezlerinde meslek sahibi olunuz.
sorgulamak demek başarısızlığı baştan kabul etmek demektir.
bizi diğerinden ayıran bir vasfımız olmalı bu hayatta.

sizin ne demek istediğinizi anlıyorum, sonuna kadar haklısınız. ben konudan bağımsız olarak şunu diyorum:

para eğitime bakmıyor, allah'ın yürü ya kulum dediği kişi yürüyor, tabi biraz ticari zeka da olsa iyi olur.

eklemek isterim ki herkes şöyle yüksek olsa böyle dil bilinse filan demiş... ne yazık ki pek çok yurtdışından gelen orada eğitim almış arkadaşım yurtdışına geri döndüler.

neden?
parayı mı beğenmediler? toplumu mu?

hayır iş bulamadılar. ha haksızlık olmasın birine isparkta otopark görevlisi olmayı teklif etmişlerdi.
umutvar olalım tamam ama gerçekten tatsız tuzsuz bi döneme denk geldik.

dediğiniz zaman akabinde 'bu da iş beğenmiyor, maaş beğenmiyor burnu havada' gibi söylemlere maruz kalırsınız.

insan yeri geldiğinde bedavaya da okumasını bilmeli. zaten kişi bu kafadaysa hiç okumasın, girsin ticarete.

işletme okumuş kişi beyanıdır.

reelde şöyle oluyor; siz iyi bir okulun iyi bir bölümünden mezun oluyorsunuz. köklü bir kurumda işe girdiğinizi düşünerek sevinirken; sizin üniversite kazanıp bölümünüzü bitirmek adına maddi manevi emek döktüğünüz zamanlarda; kendisi liseden(hatta ortaokulda vardı) çıkışta hemen kuruma girmiş kişilerin, daha kıdemli oldugu ve kendı donemınde personel azlıgı, sınav kolaylıgı gibi sebeplerle çoktan yetkili, müdür gibi ünvanlar aldığı gerçeği ile yüzleşiyorsunuz. sonrası hiç bir zaman saygı duyamıyorsunuz. adapte olamıyorsunuz. birbirinizi blamıyorsunuz. sizden kıdemli ama içinde de üniv okuyamamış olmak kalmış; o da bunu aşamıyor vs vs. ben bu dönemde farklı tazminat sınavlarını kazanıp, hiç bir tazminatı olmayan müdür yardımcısının ham maaşı kadar maaş aldığım için benden ekstra gıcık alanlara da denk geldim. ama katılıyorum alaylı ile mektepli bir olmamalı.

öğretimsizdir o eğitimsiz değil. zira okumuş ama adam olamamış tabiri, öğretimli eğitimsiz bireyler için kullanılır.

ülkenin belli başlı 6 7 üniversitesi var onun dışında isen yallah bim kasiyerliğine.

üreten kazanır.

mark zuckerberg harvard üniversitesini yarıda bırakarak facebook'u kurdu. mesele nerede okuduğu değil ne yaptığı. şu anda zuckerberg'in yanında harvard, oxford mezunları çalışıyor. ( burada üniversite mezunu olmayan biri denildiğini varsayarak konuyu ele alıyorum ) bu eğitimli kişiler zuckerberg gibi para kazanamayacaklarının farkında.

#1628072 ne demek istediğimin daha net anlaşılabilmesi için,
''üniversitenin cesareti köreltmesi'' başlığında yazmıştım daha önce.

bugün türkiye'deki çoğu inşaat mühendisi zengin değildir. halbuki bir inşaatın nasıl yapılacağını en ince detayına kadar bilirler. ama inşaat yapamazlar. neden? sermayeleri yok, ticaret bilmiyorlar. ticaret okulda öğretilmez.

para kazanmak istiyorsanız üreteceksiniz. tuvalet fırçası bile üretseniz müşterisi çıkarsa para kazanırsınız.