erinin ayaklarını yıkamaya erinen bayan
başlık "ofis canlisiyim multinetle beslenirim" tarafından 26.05.2023 21:29 tarihinde açılmıştır.
1.
seviyorum dediği bayı aslında sevmeyen bayandır. seviyorum diyen bayan erinin ayaklarını yıkar sonra da kahvesini yapar elleriyle içirir.
devamını gör...
2.
hüdapar meclise girince yapılan küçük şımarıklıklar listesini anlatan başlık.
devamını gör...
3.
niye kendi yıkayamıyor mu?
devamını gör...
4.
ben ayağımı yukatmam
ama isterse ayağını yalarım.
ama isterse ayağını yalarım.
devamını gör...
5.
ben yıkarım, yıkadım.
ama nasıl yıkadım, anlatayım.
antalya'da eşim 8 ay boyunca işsiz kaldı.çünkü bir şerefsiz bütün hayatımızı alt üst etti. eşim iş bulamadığı için,evi geçindirmek için,günlük yevmiyeli işlere gitti. yevmiye dediysem de o zaman 100 150 tl birşeydi yanlış hatırlamıyorsam.
bu işlerden biri de muz serasında ağaçların dibine gübre ve toprak atma işiydi. bilenler bilir serada nefes almak çok zordur, hele bir de antalya'da.
seranın içi gevşek toprak, o toprağın üstünde el arabası ile 600 700 metre uzağa toprak ve gübre atılıyor.sabah 7'den akşam 6'ya kadar bu şekilde çalıştı.
eşimin ayakları su topladı,hem de ne su topladı. ayakkabı vurmuş bir yandan, sıcaktan isilik derler vücudu kabarmış bir yandan. eve neredeyse bitik geliyor. bir gün de" ben gitmeyeceğim çok ağır demedi" bir gün bile ben bu şartlarda çalışıyorum cümlesini duymadım ağzından.
o dönemde işten geldiğinde ben dinlensin diye"ben su getireyim otur iyi gelir ayaklarına"dedim."hayır gerek yok ya ben yıkarım" dedi, bayağı da inatlaştı hatta.
(eşim beceriksiz kaba ve kültürsüz bir insan değil. şu hayattaki en büyük şükür sebebim, çok güzel bir insan.)
getirdim sıcak sulu leğeni ayaklarını yıkadım,kuruttum. orada çalıştığı süre zarfında hergün olmasa da yıkadım.
böyle adamın ayağını ben yıkarım. bu benim merhametimdi, ona o an böyle yardımcı olabilirim acısı azalır diye yaptım bunu.
umarım"yıha lan avrat" diyenlerle kesişmesin yolunuz.
ama nasıl yıkadım, anlatayım.
antalya'da eşim 8 ay boyunca işsiz kaldı.çünkü bir şerefsiz bütün hayatımızı alt üst etti. eşim iş bulamadığı için,evi geçindirmek için,günlük yevmiyeli işlere gitti. yevmiye dediysem de o zaman 100 150 tl birşeydi yanlış hatırlamıyorsam.
bu işlerden biri de muz serasında ağaçların dibine gübre ve toprak atma işiydi. bilenler bilir serada nefes almak çok zordur, hele bir de antalya'da.
seranın içi gevşek toprak, o toprağın üstünde el arabası ile 600 700 metre uzağa toprak ve gübre atılıyor.sabah 7'den akşam 6'ya kadar bu şekilde çalıştı.
eşimin ayakları su topladı,hem de ne su topladı. ayakkabı vurmuş bir yandan, sıcaktan isilik derler vücudu kabarmış bir yandan. eve neredeyse bitik geliyor. bir gün de" ben gitmeyeceğim çok ağır demedi" bir gün bile ben bu şartlarda çalışıyorum cümlesini duymadım ağzından.
o dönemde işten geldiğinde ben dinlensin diye"ben su getireyim otur iyi gelir ayaklarına"dedim."hayır gerek yok ya ben yıkarım" dedi, bayağı da inatlaştı hatta.
(eşim beceriksiz kaba ve kültürsüz bir insan değil. şu hayattaki en büyük şükür sebebim, çok güzel bir insan.)
getirdim sıcak sulu leğeni ayaklarını yıkadım,kuruttum. orada çalıştığı süre zarfında hergün olmasa da yıkadım.
böyle adamın ayağını ben yıkarım. bu benim merhametimdi, ona o an böyle yardımcı olabilirim acısı azalır diye yaptım bunu.
umarım"yıha lan avrat" diyenlerle kesişmesin yolunuz.
devamını gör...