yazar: sema kaygusuz
yayım yılı: 2004
sema kaygusuz'un lise yıllarında ve sonrasında yazdığı ilk öykülerinden oluşan kitabıdır.
yayım yılı: 2004
sema kaygusuz'un lise yıllarında ve sonrasında yazdığı ilk öykülerinden oluşan kitabıdır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 03.09.2024 18:38 tarihinde açılmıştır.
1.
bir sema kaygusuz kitabıdır.
sema kaygusuz iyi bir öykü yazarıdır. kendine has ve sıkı sıkıya tutunduğu bir anlatım tarzı vardır. onun öyküleri yazarını ayan eden öykülerdir. ama kendisinin de söylediği gibi " kör göze parmak" olmamaya çalışan öykülerdir.
bu kitaptaki 19 öykünün neredeyse tamamı 2000 yılından önce yazılmış öyküler. hatta bazıları sema kaygusuz'un lise yıllarından kalma ilk öykülerinden. yazar kitabı yayıma hazırlarken bu öykülerde değişiklik yapmamış. bu da bize nereden nereye geldiğini anlamak için bir başlangıç noktası vermiş.
ilk öykülerinden itibaren yazarın insanların iç dünyasını ne kadar derinden baktığı, bakabildiği ortaya çıkıyor. faşizmin esas başlangıç yeri olan ikili insan ilişkilerine dair derin gözlemleri var yazarın. hem de henüz lise sıralarında öğrenci iken.
askeri lojmanların hiyerarşik griliğinde geçen bazı hikayeler otobiyografik olduklarını belli etseler de yazarın başka insanların düşüncelerini de çok ciddi bir bakışla incelediğini anlatıyor biz okurlara.
dediğim gibi sema kaygusuz iyi bir öykü yazarıdır. onun yazdığı öyküleri okumak her zaman çok büyük keyiftir ve bu kitap da istisna değildir.
sema kaygusuz iyi bir öykü yazarıdır. kendine has ve sıkı sıkıya tutunduğu bir anlatım tarzı vardır. onun öyküleri yazarını ayan eden öykülerdir. ama kendisinin de söylediği gibi " kör göze parmak" olmamaya çalışan öykülerdir.
bu kitaptaki 19 öykünün neredeyse tamamı 2000 yılından önce yazılmış öyküler. hatta bazıları sema kaygusuz'un lise yıllarından kalma ilk öykülerinden. yazar kitabı yayıma hazırlarken bu öykülerde değişiklik yapmamış. bu da bize nereden nereye geldiğini anlamak için bir başlangıç noktası vermiş.
ilk öykülerinden itibaren yazarın insanların iç dünyasını ne kadar derinden baktığı, bakabildiği ortaya çıkıyor. faşizmin esas başlangıç yeri olan ikili insan ilişkilerine dair derin gözlemleri var yazarın. hem de henüz lise sıralarında öğrenci iken.
askeri lojmanların hiyerarşik griliğinde geçen bazı hikayeler otobiyografik olduklarını belli etseler de yazarın başka insanların düşüncelerini de çok ciddi bir bakışla incelediğini anlatıyor biz okurlara.
dediğim gibi sema kaygusuz iyi bir öykü yazarıdır. onun yazdığı öyküleri okumak her zaman çok büyük keyiftir ve bu kitap da istisna değildir.
devamını gör...
2.
"beni yitirmekten korktuğunu sanıyor; oysa karanlığa istemeye istemeye teslim ettiği biriyim ben."
türk yazar sema kaygusuz imzalı eser olup 2004 yılında yayınlanmış kısa sayılacak bir öykü kitabıdır.
kitabımız yazarın lise yıllarından itibaren kaleme aldığı öykülerden oluşuyor.
ilk öykü kitabın ismiyle aynı; babaannesine yemek götüren küçük bir çocuğu ve bir kadınla olan sohbetinden oluşuyor, yılanlı kuyu gibi gotik ögeler de öyküde önemli yer tutuyor, öykünün sonunda ters köşe olma ihtimâli yüksek.
ikinci öykü olan yüzeysel şeyler'de askeri ve lojman hayatı, insanların hayata dair birinin dış görünüşüyle alay etmek gibi acımasızlıkları öyküde konu ediniliyor.
üzüntü avcısı adlı öyküde ise nilüfer ve arkadaşının sohbeti ile öykü devam ediyor.
öykü sayısı fazla olduğu için tek tek anlatmak oldukça vakit alacaktır ve kitabın büyüsünü bozmuş olmaktan imtinâ ederim.
bazı öyküleri sevdim, bazılarını sevmedim.
yazarın üslubunu kadifemsi ve masalsı buldum, beklenmedik konularda yazmış olması biraz şaşırtıcı olsa da okumak bir şey kaybettirmeyecektir.
insanın gizli kalmış yanlarını, hayata dair ilginç şeyleri, grotesk ve ironik biçimde işleyen öykülerdi denilebilir.
en çok son öykü üşüyen adlı öyküyü beğendim.
edebiyatım nedir,
sayfalarca biriktirdiğim öznelliğim mi?
ama kimsenin hesap etmediği bir şeydir, benim yazıyor olmam.
birdenbire karşılaşırsak ne diyeceğime henüz karar veremedim.
türk yazar sema kaygusuz imzalı eser olup 2004 yılında yayınlanmış kısa sayılacak bir öykü kitabıdır.
kitabımız yazarın lise yıllarından itibaren kaleme aldığı öykülerden oluşuyor.
ilk öykü kitabın ismiyle aynı; babaannesine yemek götüren küçük bir çocuğu ve bir kadınla olan sohbetinden oluşuyor, yılanlı kuyu gibi gotik ögeler de öyküde önemli yer tutuyor, öykünün sonunda ters köşe olma ihtimâli yüksek.
ikinci öykü olan yüzeysel şeyler'de askeri ve lojman hayatı, insanların hayata dair birinin dış görünüşüyle alay etmek gibi acımasızlıkları öyküde konu ediniliyor.
üzüntü avcısı adlı öyküde ise nilüfer ve arkadaşının sohbeti ile öykü devam ediyor.
öykü sayısı fazla olduğu için tek tek anlatmak oldukça vakit alacaktır ve kitabın büyüsünü bozmuş olmaktan imtinâ ederim.
bazı öyküleri sevdim, bazılarını sevmedim.
yazarın üslubunu kadifemsi ve masalsı buldum, beklenmedik konularda yazmış olması biraz şaşırtıcı olsa da okumak bir şey kaybettirmeyecektir.
insanın gizli kalmış yanlarını, hayata dair ilginç şeyleri, grotesk ve ironik biçimde işleyen öykülerdi denilebilir.
en çok son öykü üşüyen adlı öyküyü beğendim.
edebiyatım nedir,
sayfalarca biriktirdiğim öznelliğim mi?
ama kimsenin hesap etmediği bir şeydir, benim yazıyor olmam.
birdenbire karşılaşırsak ne diyeceğime henüz karar veremedim.
devamını gör...