tiyatro-oyun-piyes / senaryo-oyun
10 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

''topunuz aynı çanağın çamurusunuz''

dinçer sümer'in 1976'da yazdığı ve türkiye'nin 1970'lerde yaşadığı çatışmaları anlatan kimlik siyasetine ilişkin dinsel ve sosyal unsurlar işlese de , bir fahişenin hikâyesi olarak ele alınmış ve genel yapısıyla pek dikkate alınmamış dram oyunudur. toplumun farklı kesiminden insan kesintileri sunmaktadır.

oyun iki kişiliktir. ilk tabloda, izbe bir otel odasında pavyonda şarkı söyleyip dans ederek hayatını kazanan sevtap ve aynı pavyonda garsonluğa yeni başlamış seyit ile karşılaşırız. seyit'in eline geçmiş ve erkek karakterlerin gözleri oyulmuş eski fotoğrafların ortaya çıkışı ile hikayemiz ilerlemeye ve sevtap'ın hayatını değiştiren ve etki eden olayları seyit'in ileride olması muhtemel erkekler modelleriyle seyretmeye/izlemeye/ okumaya başlarız.

ilk tablo ve son tablo arasındaki bütün tablolarda sevtap hep aynı kişidir, seyit de olabileceği muhtemel kişiler olarak yansıtılır. sevtap yaşamış ve hayatının sonuna gelmş bir karakterdir, seyit ise; yolun başında, hayalleri olan ve olabileceği kişiler sevtap'ın sakladığı eski fotoğraflarda gözleri oyulmuş erkeklerden biri olarak karşımıza çıkar bütün tablolarda.

eniştesi tarafından tacize uğradığı için ablasının evini terkediyor sevtap ve istasyonda tanıştığı seyit'i, kan davası yüzünden köyüne intikam almaya gitmesini engelliyor ve birlikte devam ediyorlar. kocası sözünü tutmuyor ve bir gece kan davalıları evi tarayıp, seyit'i öldürüyorlar. daha sonra yaşlı bir apartman sahibinin kapatması oluyor sevtap ve burada ilk tablodaki seyit ile numan arasındaki benzerlik en çok altı çizili kısım.

son tablo, ilk tablodan, fotoğrafların ortaya çıktığı yerden tekrar devam ediyor ve sevtap'ın gerçek adının sevgi olduğunu, bir kızı olduğunu, kızının sevgilisi esen ve esen ile tablolardaki erkek figürlerinin de benzerliğini fark ederiz ve sevtap'ın ölümüne tanık oluruz.

oyunun en çarpıcı tiradı, numan bey'in apartmanında , doğum günü olduğunu anladığımız sevtap'ın ''telefon'' tiradıdır.

hem sahnelenme tekniği, hem iç içe geçmiş karakterlerin ustaca işlenmesi bakımından zamanının ötesinde bulduğum bir oyundur. birçok kez sahnelenmiş ve 1998'de sinemaya uyarlanmıştır. başrollerinde bennu yıldırımlar ve ahmet uğurlu üstlenmiştir (ben bu filmde sevtap karakterinin yorumlanma şeklini ve enerjisini beğenmeyen taraftayım. metnin çok güçlü yapısından mı, bennu yıldırımlar'ın içselleştirememesinden mi kaynaklanıyor bilmiyorum, fazla tek düze ve sıkıcı).

akademi'ye başladıktan sonra elime tutuşturulan ilk tirat, yukarıda belirttiğim sevtap tiradıdır: ''topunuz aynı çanağın çamurusunuz!''. tirada girerken attığım diyafram kahkahasına sahne hocamız hem çok şaşırmış hem de çok beğenmişti performanstan bağımsız. çok keyifli bir iş tiyatro.

edit:

topunuz aynı çanağın çamurusunuz be! (konyak içer.) bilmez miyim ben? benim adım sevtap oğlum, sevtap! varyetemde bakarım da çevreme, ulan hiçbir adem, badem gözlü sevtap'ın gözlerinin içine bakmaz. milletin tüm aklı-gözü göbeğimde, baldırımda. (içer.) şu odada bir gün ne oldu, biliyor musun? bilmem ne müdürlüğünden emekli bir herif, işte şu iskemlede oturdu, sel gibi gözyaşı döküp yalvardı. ne için biliyor musun? (kahkahalarla güler.) yooo, onun için değil. yüz yaşındaydı belki manyak. giyilmiş donlarımdan birini ona hediye etmem için. birinde de bir sarı oğlan. beş kuruşluk rakı içmiş, elinde bıçak, daldı odama. höyyyt, ben adamı şişlerim, ben adamı dişlerim! hani bayağı da güzel çocuk, hoş çocuk. baktım fos fos ötüp duruyor çaylak, gülüverdim. lan muhallebici dedim, senin istediğin bu mu? al sana öyleyse. soyunuverdim anadan doğma. nah, fincan gibi oldu dürttüğün iki gözü. şaşırdı kaldı, elden ayaktan kesildi. gel gel dedim, gel! tir tir titriyor anasının kuzusu. şöyle bir gittim üstüne, attı bıçağı kaçtı. (kahkahalarla güler.) yaa, böyle işte. (sehpanın üstünden bir bıçak alır.) işte, durup durur bıçağı o günden beri. (bıçağı bırakıp içkiyi alır, içer.) yaa, seyit çocuk, kolay mı sevtap olmak? benim hayatım roman be. (içini çeker.) oooof of! gidelim. (aynaya bakar.) gördün işte veli bey hokkabazını... biraz geç kaldım diye aklı fırttı kodoşun... (sarhoş, mutlu.) elbet ya, ben o pavyonun kraliçesiyim ulan, kraliçesiyim. dur, azıcık daha allanacağım bu gece. (allık sürünür.) gözlerime de kalem çekeceğim. ne müdürleri, ne jandarma kumandanlarını, ne pamukçu ağalarını kul etmiş kadınım ben. sen bakma pavyondaki öteki kızlara. hepsi de çürük-çarık şeyler. teneke marka hepsi. şimdikiler hepten düttürü leyla. neslihan da, inci de, hepsi. varsa yoksa, boşanmış zemberek gibi hi-hi-hi-hiyy diye gülmeler, bir de masanın altından heriflerin bacaklarına bacak sürtmeler. (öfkeli.) konsumasyonda etime el elleştirmiş kadın değilim ben. ama muhabbetim var benim, erkek ruhundan anlarım bir kere. yeniler iki viski içtiler mi, su muhallebisi gibi, peluze gibi yavşayıveriyorlar. lap düşüyorlar heriflerin kucağına. sabaha karşı da binip zamparanın taksisine doğru yaylaya, uçuşa! ben de bilirdim taksilerde gezmesini, güzel otellerde yatmasını. ama yoook, her kuşun eti yenmez. (öfkelenmektedir iyice.) erkek karıyım ben, namus kumkuması değilsem de... gene de kendime göre... (birdenbire sarsılır, ellerini göğsüne bastırır, acıyla kıvranır.)
aaa-ı-ıh... işte... gene... bir bıçak ucu, girdi çıktı şurama. (soluk soluğa.) şuram... şuramda bir şey var benim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"eski fotoğraflar (kitap)" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim