etli kabak dolması yemenin verdiği bahar havası hissi

vardır böyle bir şey. her baharda takriben nisan sonu ve mayıs başı gibi sezonun ilk etli dolması yapılır. tabii sonbahar ve kış içinde de ara sıra lahana sarması ve dolma yapılıp gönüller şenlenmekte, mideler doymakta, hayat hazzı zirvelere ulaşmaktadır fakat kışın genelde kuru biber dolması yapılır. ilkbahar ve yaz aylarında ise kurutulmamış, öz biber dolmasına eşlik eder kabak dolması. ona da eşlik eder küçük küçük sarmalar. akşam gelir çatar günle olan kavganız bitince. dinlenme faslına geçmek istersiniz artık hayattan el etek çekip. eve girip üstünüzü değiştirir, elinizi yüzünüzü yıkar ve sofraya kurulursunuz. işte, işte o baharın güneşlerini müjdeleyen mükemmel yemek: etli dolma. üstüne olabildiğince limon sıkıp başlarsınız yemeye. yerken ara sıra sokaktan çocuk sesleri duyarsınız. kimi ronaldo der, kimi messi. kimi icardi hareketi yapar topu iki kaldırım taşı arasından hasbelkader geçirince, kimi de (bkz: serhat akın) misali formasını çıkarıp boğa gibi koşmaya başlar.

hava hâlâ kararmamıştır dolmalar bir bir yenirken. eve dondurma almak yadırganmıyor, "bu havada" ile başlayan cümleler söylenmiyordur. (bkz: yalın) yeni çıkaracağı cornetto klipli yaz şarkısının kaydına başlamıştır yavaştan. ve tatil planları yapılıyordur aile arasında. ören mi erdek mi, deniz mi orman mı, yunanistan mı arnavutluk mu... sanki bir milat, sanki bir mihenk taşı, sanki aralanmış bir kapıdır bahara etli biber ve kabak dolması. ne zaman yesem ertesi gün capcanlı papatyalar görürüm yeşillikler ortasında. ne zaman yesem yaşlı bir teyze sokak kedisi sever. kıyafetler bollaşır, bulutlar çekilir kenara ve güneşe bırakır sahneyi. ararız güneşin heybetinden çekilip bir metrekare gölgeyi. o eski kasvetli hava yoktur artık evlerde, bir rahatlık gelir ev üyelerine. tadını aldıkça yiyesiniz gelir, obez olma pahasına bitiresiniz gelir tüm tencereyi.

işte böyledir kabak ve biber dolmasının etlisi. mevsim değişir, akdeniz olur ne zaman yapılıp yense. gönüllerde yeni yerler açtırır güzelliklere. yoğurtlu makarna ile birlikte yazı ve ilkbaharı en çok hatırlatan, anılar biriktiren yiyecektir belki etli dolma. bu iki yiyeceği tüketip de kış havasına büründüğümü, kitaplara gömüldüğümü, içimde bin parça bölündüğümü hatırlamam. hatırlamam yağmuru karı, boranı tufanı, rüzgârlarda savrulmayı. ve unutmam nasıl açılıp saçıldığını bütün insanlığın. bana bir tabak yoğurtlu, soslu, sarımsaklı yüksük makarna verin. bir tabak da etli sarma, kabak ve biber dolması. seyredin sonra şahlaşını her bir hücremin.

çalıştığım restoranda matrak bir ahçı vardı gündüz ahçısı ,sabah erken gelir eksik ufak tefeği yazar ,kalan yemekleri ,mezeleri ,sosluları -marine kontrol eder ,tabldot yemeği hazırlar hem personele hem de 3-4 banka şubesi vardı onlara .,saat 4 oldu mu da giderdi.
bir gün kıymalı dolma yapmış biber -kabak.

tabağın ortasına koymuş kabağı kabağın alt yanına da iki dolma biber ,kabağın tam üst ucuna da bir kepçe yoğurt , aslında kadın çalışanlardan birine rastlar dedi herhalde garsonda şube müdürüne servis yapmış ,salonda bir kahkaha bir şamata. yukarı çıktım müdür boğulacak şekilde gülüyor en az 30-35 kişi var ,müdür bey çok muhterem adamdı ahçıya (mutfağa ) epey bir bahşiş bıraktı.
buda böyle bir olay.

sordan ekonomi kötü derler kabak dolmasının içine et koyuyorlar. bolluk var bolluk şükredin.

evet, etli kabak dolması yemenin verdiği bahar havası hissi gerçekten özel bir duygu. taze sebzelerin lezzetli bir şekilde dolma içinde buluşması, hem doyurucu hem de hafif bir yemeğin tadını çıkarmak gibidir. baharın tazeliğiyle dolu olan bu yemek, insanı canlandırır ve içini açar.