evde gitar olduğunu hatırlama ve unutmanın biçare döngüsü
başlık "echabrenef7091" tarafından 09.08.2023 17:07 tarihinde açılmıştır.
1.
ara ara zihni yoklayan ve bir heves gitar alındığı günden itibaren süregelen hislerin döngüleşmesidir. bilirsiniz; her genç sosyal medyadaki ve çevredeki gitaristlere, gitar acemilerine ve gitar ürünü şarkıların büyüsüne kapılır ve gitar almaya karar verir. bir süreklilik arz etmeyecektir bu özentilikten doğmuş heves. ama genç kardeşimiz bilmez bunu. o sadece kanı kaynadığında istediğini yapmakla, sürekli yaşamın derin denizlerine dalıp dalıp çıkmakla, deneyip yanılmakla ve tecrübeleriyle öğrenecektir doğruyu yanlışı, gerekliyi gereksizi. öyle de yapmalıdır çünkü hayatı bir kere yaşayacaktır, zamanın gazabına uğramadan her şeyi tatmalıdır.
her neyse, o gitar eve alınır ve ilk maceralar başlar. önce her şey güzel gidiyordur ve notaların yerini öğrenmişizdir. sonra temel şarkıları çalmaya başlarız. burada ''gencimiz'' diye değil, ''biz'' diye hitap etmeye başlıyorum çünkü mevzubahis döngünün kurbanları (veya suçluları) arasında ben de varım.* temel şarkıların bir kısmına hatasızca birkaç defa çalmaya başlayınca artık hepimiz (bkz: erkan oğur)'un binlerce veliahtından biri olacağımız gerçeğine inandırmışızdır egomuzu. çünkü hiçbirimiz sıradanlığı, kendi hâlindeliği, normalliği kabullenemeyiz. eğer bir işe başladıysak o işin en iyisi olacağızdır günün tekinde.
ne yaparsınız ki kazın ayağı öyle değildir, evdeki hesap çarşıya uymaz. gitgide ilgisizleşiriz gitara. çalabildiğimiz hâlde, repertuarımızı genişletebileceğimiz hâlde, iş iyice rayına oturacakken bırakma aşamasına geliriz gitarı. kısa ve orta vadeli aralar vermeye başlarız. bu araları fark edip pişman oluruz ve tekrar döneriz gitara. ilk günkü gibi sevdiğimize, gitarla bir olduğumuza ikna olmaya uğraşırız. sonra yine ara veririz. bu sefer daha uzun, vicdan azabından uzak, acımasız bir ara olur bu. tekrar döneriz ama artık son dönüşümüz olur bu dönüş. belki de sondan ikinci...
fakat bundan sonra iplerin koptuğu ve tekrar düğümlenmesinin mümkün olmadığı belli olur herkesçe. ve artık vedalaşmaya başlarız gitarımızla açıkça, mertçe, türkçe.* vedamızdan sonra bir daha çalmazsınız o çok bağlandığınız gitarı. an olur yine aklımızı kurcalar. ''benim gitarım vardı lan?'' dersiniz. sonra bir aman sendecilik sarar bünyemizi ve unutur gideriz. sonra yine hatırlar, yine unutur, yine hatırlar, yine unuturuz. bu döngü çaresizdir, çünkü bir kere bile yeniden çalmaya yeltenmeyiz. acımasızdır, çünkü o gitarı umutlandırıp utandırır bu hatırlayıp unutma nöbetlerimiz.
üşengeçliğimiz, yapma imkânımız yüzlerce kere varken yapmadıklarımız saflık zannettiğimiz birer kötü niyettir aslında. haksızlıklara karşı susmak gibidir. gitarı getirdiğimiz bu kötü ruh hâli onda ve bizde iz bırakır. ha, sonra düzelir miyiz dersiniz? yok, yine unutup hatırlamak hariç hiçbir gayret göstermemeye devam ederiz. insanoğluyuz, böyleyiz.
her neyse, o gitar eve alınır ve ilk maceralar başlar. önce her şey güzel gidiyordur ve notaların yerini öğrenmişizdir. sonra temel şarkıları çalmaya başlarız. burada ''gencimiz'' diye değil, ''biz'' diye hitap etmeye başlıyorum çünkü mevzubahis döngünün kurbanları (veya suçluları) arasında ben de varım.* temel şarkıların bir kısmına hatasızca birkaç defa çalmaya başlayınca artık hepimiz (bkz: erkan oğur)'un binlerce veliahtından biri olacağımız gerçeğine inandırmışızdır egomuzu. çünkü hiçbirimiz sıradanlığı, kendi hâlindeliği, normalliği kabullenemeyiz. eğer bir işe başladıysak o işin en iyisi olacağızdır günün tekinde.
ne yaparsınız ki kazın ayağı öyle değildir, evdeki hesap çarşıya uymaz. gitgide ilgisizleşiriz gitara. çalabildiğimiz hâlde, repertuarımızı genişletebileceğimiz hâlde, iş iyice rayına oturacakken bırakma aşamasına geliriz gitarı. kısa ve orta vadeli aralar vermeye başlarız. bu araları fark edip pişman oluruz ve tekrar döneriz gitara. ilk günkü gibi sevdiğimize, gitarla bir olduğumuza ikna olmaya uğraşırız. sonra yine ara veririz. bu sefer daha uzun, vicdan azabından uzak, acımasız bir ara olur bu. tekrar döneriz ama artık son dönüşümüz olur bu dönüş. belki de sondan ikinci...
fakat bundan sonra iplerin koptuğu ve tekrar düğümlenmesinin mümkün olmadığı belli olur herkesçe. ve artık vedalaşmaya başlarız gitarımızla açıkça, mertçe, türkçe.* vedamızdan sonra bir daha çalmazsınız o çok bağlandığınız gitarı. an olur yine aklımızı kurcalar. ''benim gitarım vardı lan?'' dersiniz. sonra bir aman sendecilik sarar bünyemizi ve unutur gideriz. sonra yine hatırlar, yine unutur, yine hatırlar, yine unuturuz. bu döngü çaresizdir, çünkü bir kere bile yeniden çalmaya yeltenmeyiz. acımasızdır, çünkü o gitarı umutlandırıp utandırır bu hatırlayıp unutma nöbetlerimiz.
üşengeçliğimiz, yapma imkânımız yüzlerce kere varken yapmadıklarımız saflık zannettiğimiz birer kötü niyettir aslında. haksızlıklara karşı susmak gibidir. gitarı getirdiğimiz bu kötü ruh hâli onda ve bizde iz bırakır. ha, sonra düzelir miyiz dersiniz? yok, yine unutup hatırlamak hariç hiçbir gayret göstermemeye devam ederiz. insanoğluyuz, böyleyiz.
devamını gör...