1.
olay geçen yıla tekabül ediyor. üniversite ikinci yılda eve çıkmanın daha karlı olacağı düşüncesine girerek kafamda belirlediğim arkadaşlarimla eve çıktım. 3 mühendislik öğrencisi olarak eve çıktık. mühendislik dememin ozellikle bir sebebi var. arkadaş çevremiz baya geniş olduğu için eve giren çıkanın haddi hesabı yoktu.her neyse konuya döneyim. kulaklarım keskin olduğu için önce geceleri tıkırtı sesleri duyuyordum. arkadaşlarıma söylediğimde üst kattan geliyordur boşver diyorlardi. en ufak sese uyuyamayan insanlara bilir. gel zaman git zaman sese alıştım. bir gece su içmek için gecenin 4 unde mutfak ışığını açtım ve açar açmaz mutfak tezgahında bana bakan bir fındık faresi ile göz göze geldim. yalnız ne ben hareket ediyorum ne de o. sanki ikimizde birbirimizden korktugumuzun farkındayiz. hemen hizli bir dönme hareketi ile ikimizde aynı anda birbirimize ters istikamatte koşmaya başladık. hemen çocukları salona toplayıp böyle böyle bir şey var gençler dedim. yok ağa sen yanlış görmüşsundur demeye başladılar. lan olm fare la işte 1 metre mesafede neyini yanlış gorcem desem de dinletemedim. hala olmadigina inanıyorlardı. neyse ki ben odamda tam teskale kontrol ettikten sonra kapıdan hiçbir girişe emin olmayıp güvenli alanımda dışarıdan yemek söyleyerek yaşıyordum. gel zaman git zaman. eve gelen misafire babanne yorganimi verip salonda yatak açmıştım. gecenin köründe yine salondan bagirmalar çığlıklar duyunca bir hışımla koştuk içeri. 2 koltuk birinde yorganın içinden fare fırlayan arkadaşın yattığı digeride dünya yansa umrunda olmayan arkadaş horlamaya devam ediyordu. yorgandan fare fırlayan arkadaşın surati bembeyaz olmuş elleri titiriyor. fare yerine cin gördüm dese inanırım. çocuk öyle bir şok yaşamış haldeydi. sabaha kadar uyuyamamisti. ertesi sabah evi ilaclatmak için firmanın tekiyle anlaştık 300 liramizi çarpıp gittiler. bır halta da yaramadı. en son çare yapışkan ve karton metodunu kullandık. evin her tarafına yapışkan kartonlardan koyduk. hatta o kadar mahfolmustu ki ortalik salondaki yerde bile bazı noktalarda yapışkan dökülmüştü. üzerinden atlayarak gidiyorduk dış kapıya. farenin bir tanesi eve gelen kuryeye kapıyı açmaya gittiğimizde arkamızdan gizlenerek kaçmaya çalışan farenin salondaki yapışkana tutulması ile yakalandı. bir digeri oda kapısının önündeki karton kutuya yapışan farenin ciyaklamasi ile gece çalan telefonumu arayan yan oda da ki arkadaşımın kanka bir tane daha yalanlandı galiba demesi ile yakalandı. bir digeri salondaki köşe kartondalarindan birine yapışması ile vs. anlayacağınız evi istila etmişler bizim haberimiz yokmuş. siz siz olun arkadaşlar eşyalı eve çıkmayın. sizden öncekilerin ne bıraktığını bilmiyorsunuz.kac gece uykusuz kaldık. evde tirsarak dolaştık. gerçekten insanın psikolojisinde derin etkiler bırakan bir deneyimdi. yani düşünün kendi evinizde yemek yapıp yiyemiyorsunuz. dolasamiyorsunuz.
devamını gör...
2.
özellikle dişi hanım bayanlara birkaç gün kabus yaşatan talihsizlik. eee tabi fareyi yakalama görevi, ataları mağaranın önüne geyik atmış erkeklere düşüyor. dert yakalanınca da bitmiyor ki. ayy ben onu atamağğm, bakamağğğm... çekil çekil atarım ben.
devamını gör...
3.
çocukluğumu müstakil evimizin olduğu küçük bir ilçede geçirdiğim için sıklıkla başımıza gelendi. girenler tarla faresiydi ve çok tatlıydılar. ilk seferlerde kapan kullanan annem benim katlanılmaz ağlamalarım sonucunda fare yapıştırıcısı + bıçakla hayvanı sıyırıp dışarıya salma yöntemine geçmek zorunda kalmıştı.
devamını gör...
4.
hiç unutmadığım bir anımı hatırlatır bana. yaklaşık 4 yaşımdayken balkonumuza fındık faresi gitmişti ben oyun oynarken. komşumuzun da bahçede kafeste civcivi vardı. her gün civciv bize kaçsın diye dua eden minik kalbim fareyi görünce civciv sandı tabi. bir ilgi bir alaka... fare tabi şokta nereye kaçsam diye bakıyor. en son annemi zar zor civciv bize kaçtı gel bak nidaları ile balkona çağırmam ve annemin minik civcivi çığlıklar eşliğinde kovalaması. evet her eve fare girme anısı kötü olacak değil ya. beni çok mutlu etmişti.
devamını gör...
5.
düğüne 1 ay kala eve beyaz eşyalar gelmiş, kurulum için de servis çağırmışız, buzdolabı kurulmuş, biz de eşimle çıkan kolileri kenara topluyoruz, mutfaktan "aaaabiiii" diye bağırış geldi. koştuk gittik makinelerin bağlanacağı yerde 3 tane küçük fare biri de ölmüş. adam bağırıyor ama kapağı da kapatmamış. bizi görünce kendi balkona kaçtı. bir şekilde yakaladık ettik fareleri. adamı ikna edemiyoruz "ya başka fare varsa" diye balkondan çıkmıyor. başka birini çağırdı o gelip kurdu. iş bitene kadar balkonda bekledi adam. ne zaman aklıma gelse gülerim.
devamını gör...