yazar: peyami safa
yayım yılı: 1931
cumhuriyet dönemi türk edebiyatının önemli isimlerinden peyami safa'nın kaleme aldığı roman, baş karakterler neriman ve macit ekseninde doğu-batı çatışmasını konu alır. içinde bulunduğu çevreden ve hayattan sıkılmaya başlayan neriman, her gün fatih-harbiye tramvayına binerek gittiği beyoğlu'nun büyüsüne kapılır.
yayım yılı: 1931
cumhuriyet dönemi türk edebiyatının önemli isimlerinden peyami safa'nın kaleme aldığı roman, baş karakterler neriman ve macit ekseninde doğu-batı çatışmasını konu alır. içinde bulunduğu çevreden ve hayattan sıkılmaya başlayan neriman, her gün fatih-harbiye tramvayına binerek gittiği beyoğlu'nun büyüsüne kapılır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ot" tarafından 28.11.2020 21:14 tarihinde açılmıştır.
1.
bir olay romanından ziyade bir durum romanıdır fatih harbiye
bir çelişkiyi anlatır insana
doğu batının mücadelesinde safları betimler
raskolnikov gibi gezer şinasi istanbul sokaklarını
nerimansa alıcı gözle bakar her şeye
sonunda bir nevi doğunun dingin ruhu galip gelir
şinasi de oldukça durgun bir karakterdir
ama bana nedense kitabın sonu açık uçlu bırakılan bir soru gibi gelir
peyami safa geleceğe yani bizlere de aynı soruyu sorar
işte doğu işte batı sen nerdesin?
bir çelişkiyi anlatır insana
doğu batının mücadelesinde safları betimler
raskolnikov gibi gezer şinasi istanbul sokaklarını
nerimansa alıcı gözle bakar her şeye
sonunda bir nevi doğunun dingin ruhu galip gelir
şinasi de oldukça durgun bir karakterdir
ama bana nedense kitabın sonu açık uçlu bırakılan bir soru gibi gelir
peyami safa geleceğe yani bizlere de aynı soruyu sorar
işte doğu işte batı sen nerdesin?
devamını gör...
2.
peyami safa'nın türk edebiyatında kalıcı olduğu haykıran, 1931 yılında yayımlanan romanıdır.
kitabı seneler önce okumuştum ve sol frame'de görünce garip bir şekilde hüzünlendim. kitabı okurken neriman'ın türk insanının bir portresi olduğunu düşünmüştüm o zamanlar. dans etmek, içki içmek ve çalkantılı hayat tarzıyla yanlış batılılaşmanın en büyük örneklerinden biridir neriman.
kitap okuma alışkanlığını sonradan edinen bir birey olduğumdan fatih harbiye okuduğum ilk romanlardan biridir. peyami safa'yla tanıştığım eser olmasının yanı sıra tahlil kuvvetinin ne denli yüksek olduğunu da bu kitabında anladım. peyami safa gözlemi çok kuvvetli bir yazar. kafasında kurguladığı bütün karakterler, toplum içinde her gün karşılaştığımız insanlar aslında. kitapta özellikle neriman ve şinasi'nin duygudurumu çok güzel tasvir edilmiş.
bütün bu tahlillere rağmen kitap oldukça sade bir dille yazılmış. ilk okuduğum kitaplardan biri olmasına rağmen çok kısa sürede bitirmiştim. şiir gibi safa'nın dili. kitabın içine girdiğinizde kendinizi bir anda kitaptaki tramvayın içinde fatih - harbiye istikametinde bulabilirsiniz. özellikle neriman'ın ailesiyle yaşadıkları ne yazık ki hala bu toplumda yaşanmaya devam etmektedir.
ben kitabı ötüken yayınlarından okumuştum. zaten yanlış bilmiyorsam yazarın bütün kitapları bu yayınevinden çıkıyor. geçenlerde de yazarın yalnızız eserini kütüphaneme eklemiştim. sadece kapak tasarımları değişiyor.
burada kitap sosyolojik bakış açısıyla oldukça güzel bir şekilde analiz edilmiş. kitabı bitirdikten sonra bu makaleyi de okumanızı tavsiye ederim.
velhasılıkelam, mutlaka okunması gereken bir kitap. yazarın daha önce herhangi bir kitabını okumadıysanız bu kitabı tanışmak için ideal bir araç. bir diğeri için;
(bkz: dokuzuncu hariciye koğuşu)
kitabı seneler önce okumuştum ve sol frame'de görünce garip bir şekilde hüzünlendim. kitabı okurken neriman'ın türk insanının bir portresi olduğunu düşünmüştüm o zamanlar. dans etmek, içki içmek ve çalkantılı hayat tarzıyla yanlış batılılaşmanın en büyük örneklerinden biridir neriman.
kitap okuma alışkanlığını sonradan edinen bir birey olduğumdan fatih harbiye okuduğum ilk romanlardan biridir. peyami safa'yla tanıştığım eser olmasının yanı sıra tahlil kuvvetinin ne denli yüksek olduğunu da bu kitabında anladım. peyami safa gözlemi çok kuvvetli bir yazar. kafasında kurguladığı bütün karakterler, toplum içinde her gün karşılaştığımız insanlar aslında. kitapta özellikle neriman ve şinasi'nin duygudurumu çok güzel tasvir edilmiş.
bütün bu tahlillere rağmen kitap oldukça sade bir dille yazılmış. ilk okuduğum kitaplardan biri olmasına rağmen çok kısa sürede bitirmiştim. şiir gibi safa'nın dili. kitabın içine girdiğinizde kendinizi bir anda kitaptaki tramvayın içinde fatih - harbiye istikametinde bulabilirsiniz. özellikle neriman'ın ailesiyle yaşadıkları ne yazık ki hala bu toplumda yaşanmaya devam etmektedir.
ben kitabı ötüken yayınlarından okumuştum. zaten yanlış bilmiyorsam yazarın bütün kitapları bu yayınevinden çıkıyor. geçenlerde de yazarın yalnızız eserini kütüphaneme eklemiştim. sadece kapak tasarımları değişiyor.
burada kitap sosyolojik bakış açısıyla oldukça güzel bir şekilde analiz edilmiş. kitabı bitirdikten sonra bu makaleyi de okumanızı tavsiye ederim.
velhasılıkelam, mutlaka okunması gereken bir kitap. yazarın daha önce herhangi bir kitabını okumadıysanız bu kitabı tanışmak için ideal bir araç. bir diğeri için;
(bkz: dokuzuncu hariciye koğuşu)
devamını gör...
3.
peyami safha’nın 1931 yılında yazmış olduğu, genç neriman’nın yaşamış olduğu kültür çatışmasını anlatan romanı.
fatih – harbiye benim çok beğendiğim bir kitap oldu. belki bunun nedeni kitabı okurken hikayenin beni kendi içine çekmesi ve kendim yaşıyormuşum gibi hissetmem. siz bir kitabı okurken bir insana dokunuyormuş gibi hissettiniz mi hiç, ben bu kitabı okurken hissettim.
eğer ben kitaptaki karakterlerden biri olsaydım şinasi olurdum muhtemelen. ben de neriman’ın koşarak fatih – harbiye tramvayına bindiğini gördüğüm halde bunu bildiğimi ona söyleyemezdim, gözümün içine baka baka yalan söylediği halde “sen bana yalan söylüyorsun neriman” diyemezdim, onun macit ile olan ilişkisini yüzüne çarpamazdım. “beni seviyor musun neriman?” diye sorardım sadece. bazen insan yalan da olsa bazı şeyleri duymak istiyor. neriman da muhtemelen “elbette seviyorum. sen benim için çok kıymetlisin, senin kırılmanı istemem” derdi.
neyse konuya gelelim,
neriman, babası ile birlikte fatih semtinde yaşamaktadır, annesi vefat etmiştir. 7 yıldır tanışık olduğu nişanlısı şinasi ile birlikte darülelhan’ın (nağmelerin evi) alaturka bölümüne devam etmektedir. babası faiz bey de neriman'ın nişanlısı ile çok iyi anlaşmaktadır. artık bu evin oğlu gibi olmuştur şinasi.
ancak macit’le tanıştıktan sonra tabiri caizse neriman’ın gözü açılmıştır. alafranga kültürü onda merak uyandırmıştır. babası faiz bey, nişanlısı şinasi, oturduğu ev, çaldığı ud, fatih semti hepsi eski püsküdür, paslanmıştır, alaturkadır. kendi deyimiyle şark (doğu) kültürü bir kedi gibi miskin ve uyuşuktur.
oysa beyoğlu öyle midir? çok daha modern, çok daha heyecanlı. renkler, kokular, keman, piyano hepsi tüm genç kızlar gibi neriman’ı da etkilemiştir. o da beyoğlu’nda takılmak, balolara gitmek istiyordur.
peki onu çok seven, gözünden bile sakınan babası bu duruma ne diyecektir? peki ya şinasi? ona ne olacaktır? artık onu sevmiyor mudur? seviyordur fakat nasıl seviyordur? çocukluk arkadaşı gibi mi, komşu gibi mi, aile dostu gibi mi?
sonrasını da siz okuyun. hepsini benden beklemeyin.
fatih – harbiye benim çok beğendiğim bir kitap oldu. belki bunun nedeni kitabı okurken hikayenin beni kendi içine çekmesi ve kendim yaşıyormuşum gibi hissetmem. siz bir kitabı okurken bir insana dokunuyormuş gibi hissettiniz mi hiç, ben bu kitabı okurken hissettim.
eğer ben kitaptaki karakterlerden biri olsaydım şinasi olurdum muhtemelen. ben de neriman’ın koşarak fatih – harbiye tramvayına bindiğini gördüğüm halde bunu bildiğimi ona söyleyemezdim, gözümün içine baka baka yalan söylediği halde “sen bana yalan söylüyorsun neriman” diyemezdim, onun macit ile olan ilişkisini yüzüne çarpamazdım. “beni seviyor musun neriman?” diye sorardım sadece. bazen insan yalan da olsa bazı şeyleri duymak istiyor. neriman da muhtemelen “elbette seviyorum. sen benim için çok kıymetlisin, senin kırılmanı istemem” derdi.
neyse konuya gelelim,
neriman, babası ile birlikte fatih semtinde yaşamaktadır, annesi vefat etmiştir. 7 yıldır tanışık olduğu nişanlısı şinasi ile birlikte darülelhan’ın (nağmelerin evi) alaturka bölümüne devam etmektedir. babası faiz bey de neriman'ın nişanlısı ile çok iyi anlaşmaktadır. artık bu evin oğlu gibi olmuştur şinasi.
ancak macit’le tanıştıktan sonra tabiri caizse neriman’ın gözü açılmıştır. alafranga kültürü onda merak uyandırmıştır. babası faiz bey, nişanlısı şinasi, oturduğu ev, çaldığı ud, fatih semti hepsi eski püsküdür, paslanmıştır, alaturkadır. kendi deyimiyle şark (doğu) kültürü bir kedi gibi miskin ve uyuşuktur.
oysa beyoğlu öyle midir? çok daha modern, çok daha heyecanlı. renkler, kokular, keman, piyano hepsi tüm genç kızlar gibi neriman’ı da etkilemiştir. o da beyoğlu’nda takılmak, balolara gitmek istiyordur.
peki onu çok seven, gözünden bile sakınan babası bu duruma ne diyecektir? peki ya şinasi? ona ne olacaktır? artık onu sevmiyor mudur? seviyordur fakat nasıl seviyordur? çocukluk arkadaşı gibi mi, komşu gibi mi, aile dostu gibi mi?
sonrasını da siz okuyun. hepsini benden beklemeyin.
devamını gör...