hayatı sevdiren, gülümseten güzel tesadüflerden yalnızca biri. tam 11 yıl önceydi, 2011-2012 eğitim öğretim sezonundaydık ve bu sezon 6.sınıfa denk geliyordu. müzik derslerine girip çıkıyor, yüzde 99.7 ihtimalle okul sonrasında kullanmayacağımız flüt adlı temel müzik aletini çalabilme uğraşı veriyorduk. basit parçaları öğrenerek başlıyorduk işe. tabii öncesinde nota bilgisi, sol anahtarı, solfej, minör-majör gibi terimleri öğrenmeyi de ihmal etmiyorduk. gerçi bunları ihmal etsek diğerlerini nasıl öğrenelim? akıl var mantık var.* neyse, bazen insanlık hâliyle öğrenciler dersi işlemek için gerekli araç gereçleri yanına almayı unutabiliyor, çoğu zaman da ortaya arkadaş içinde mahcup olma, belki de azarlanma hikâyesi çıkıyor. fakat bu sefer öyle olmadı.

bu sefer hoca da dersi işlememeye karar vermişti. öylesine, kendiliğinden, bu nedenle de çok özel bir şans öyküsüydü bu. flüt getirmediğim hâlde, sorumluluğumu ihmal ettiğim hâlde mağdur olmayacaktım, hatta söylemediğim sürece flütü unuttuğum fark edilmeyecekti bile. allah'tan bunu dilediğim olmuştur mutlaka hayatımın bir dönemecinde. fakat kabul olacağını bilseydim başka bir şey dilerdim elbet. daha kritik, hayatımda da keskin kırılmalar yaşatabilecek, kaderimi ve buna bağlı olarak ruh hâlimi değiştirebilecek bir şey.

mesela 12.sınıfta daha enerjik, gayretli ve planlı olup deliler gibi çalışarak hak ettiğim okulu kazanabilmek, fenerbahçe'nin bu denli uzun bir süre şampiyonluk hasreti çekmeyip nadiren de olsa, görece önemsiz de olsa kupa kaldırabilmesi, çevremdekilerle iletişimimde daha girişken ve cesur olabilmek, malum şahsın çok önceden seçimleri kaybedip koltuktan olması veya karadeniz, akdeniz gibi güzide bölgelerimizin güzide illerine gidebilmek gibi. ama tabii ki bu dilediklerim hayatımın devamında da vuku bulabilir, beni sevindirebilir. her şey bitmiş değil, kapılar hâlâ sonuna kadar açık.

flüt hususuyla başladık, oradan devam edelim. bahsettiğim sürpriz olay akabinde boş ders adını verdiğimiz bir gevşemeye, enerji boşaltmaya, ruhen dinlenmeye ve diğer yıpratıcı derslere psikolojik olarak hazırlanmaya dönüşmüştü. kızlar kendi aralarında dönemin (bkz: adını feriha koydum emir'in yolu), (bkz: kuzey güney) gibi gündem konusu dizilerinin yakışıklı aktörlerini konuşmaya başlamış, erkeklerin bir kısmı fenerbahçe'nin ve galatasaray'ın bundan sonraki fikstürünü*, yarışta kimin ipi göğüsleyeceğini konuşuyordu. kimi öğrenciler de ya yaşlarına göre bir oyun oynuyordu kendi aralarında, ya da köşelerine çekilmiş oturuyordu.

ders işlense de gayet tabii keyifli olabilecekken işlenmemiş ve bizlere daha çok sosyalleşip kaynaşma imkânı sağlamıştı. elbette başta belirttiğim flüt unutma konusunun da arada buharlaşıp kaynaması zat-ı âlimi daha da keyiflendirmiş, tatlı bir anı olarak hafızamda kalmıştı. herkesin bu örnekteki kadar şanslı, renkli hayat anıları edinmesi dileğiyle yazıyı sonlandırıyor ve flüt hususunu muhtemelen bir daha açmamak üzere kapatıyorum.* iyi akşamlar diliyorum flütlü flütsüz kim varsa.
devamını gör...
çok sıkıntılı bir durumdur. ben o yüzden çantamdan çıkarmazdım flütü, unuturum diye.
devamını gör...
murphey yasası.
devamını gör...
kaç para uleyn bir flüt?
devamını gör...
bize yılan hikayesi çaldırıyorlardı. ha bir de ııııılllgaaaaz anadolunuuuun.

ben "kuzu kuzu" çalardım hoca şok
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"flüt getirilmeyen gün hocanın müzik dersini işlememesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim