yazar: sedat simavi
yayım yılı: 1934
japonya'ya japonya büyükelçisi aracılığıyla daktilocu olarak gidecek bir genç kız ile onlara refakat edecek binbaşı necmettin'in arasında geçen aşk hikayesini konu alan eserdir.
yayım yılı: 1934
japonya'ya japonya büyükelçisi aracılığıyla daktilocu olarak gidecek bir genç kız ile onlara refakat edecek binbaşı necmettin'in arasında geçen aşk hikayesini konu alan eserdir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 15.01.2024 18:29 tarihinde açılmıştır.
1.
bir sedat simavi kitabıdır.
daha önce hiç sedat simavi okumamıştım. o dönemler yazılan türk edebiyatı eserleri nedense bana çok hitap etmiyor. bu kitap da etmedi. benzeri olan diğer kitaplarda da olduğu gibi hep bir şeyler öğretmedi, hep bir yol gösterme, hep bir akıl verme hevesi var bu kitapta da. didakliklikten insan soluksuz kalıyor.
uzun bir gemi yolcuğu esnasında bir daktilo kız, bir askeri ateşe binbaşı ve bir bürokrat arasında yaşanan aşk üçgeni. genç adam ile genç kadın birbirlerine aşık olurlar ama yaşı daha geçkin bir adam da bu kadına aşıktır. uzak diyarlara yapılan bir gemi yolculuğu ile başlayan hikâye hedefe ulaşıldıktan sonra son bulur.
tam türk filmi tadında. öyle derinlemesine bir anlatım yok kitapta. ediz hun, ahmet mekin ve hülya koçyiğit filmi gibi bir kitap. o dönem filmlerinde olduğu gibi sonu bizi üzmez kitabın. zaten hiçbir filmin sonunda erol taş'ı ağız dolusu bir zafer kahkahası atarken duyamayız.
başlarda söylediğim gibi kitabı sevmedim, sadece bir fikir edinmek adına okudmm.
bu kitap okunur ama okunmasa da olur.
daha önce hiç sedat simavi okumamıştım. o dönemler yazılan türk edebiyatı eserleri nedense bana çok hitap etmiyor. bu kitap da etmedi. benzeri olan diğer kitaplarda da olduğu gibi hep bir şeyler öğretmedi, hep bir yol gösterme, hep bir akıl verme hevesi var bu kitapta da. didakliklikten insan soluksuz kalıyor.
uzun bir gemi yolcuğu esnasında bir daktilo kız, bir askeri ateşe binbaşı ve bir bürokrat arasında yaşanan aşk üçgeni. genç adam ile genç kadın birbirlerine aşık olurlar ama yaşı daha geçkin bir adam da bu kadına aşıktır. uzak diyarlara yapılan bir gemi yolculuğu ile başlayan hikâye hedefe ulaşıldıktan sonra son bulur.
tam türk filmi tadında. öyle derinlemesine bir anlatım yok kitapta. ediz hun, ahmet mekin ve hülya koçyiğit filmi gibi bir kitap. o dönem filmlerinde olduğu gibi sonu bizi üzmez kitabın. zaten hiçbir filmin sonunda erol taş'ı ağız dolusu bir zafer kahkahası atarken duyamayız.
başlarda söylediğim gibi kitabı sevmedim, sadece bir fikir edinmek adına okudmm.
bu kitap okunur ama okunmasa da olur.
devamını gör...