orijinal adı: galactic pot healer
yazar: philip k. dick
yayım yılı: 2019
2046 yılında geçen bu distopik roman, baba mesleğini devam ettiren joe fernwright adındaki bir çömlekçi'ye glimmung diye birinden enteresan bir iş teklifi gelmesiyle başlar. bir uzaylı için tamircilik yapacak olan fernwright'ın hayatı ilginç bir hal alır.
yazar, gelişen teknolojiyle birlikte toplumun tüketim çılgınlığına dönüşmesini bir distopya içinde okuyucuya aktarıyor.
yazar: philip k. dick
yayım yılı: 2019
2046 yılında geçen bu distopik roman, baba mesleğini devam ettiren joe fernwright adındaki bir çömlekçi'ye glimmung diye birinden enteresan bir iş teklifi gelmesiyle başlar. bir uzaylı için tamircilik yapacak olan fernwright'ın hayatı ilginç bir hal alır.
yazar, gelişen teknolojiyle birlikte toplumun tüketim çılgınlığına dönüşmesini bir distopya içinde okuyucuya aktarıyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "coldboy" tarafından 26.12.2020 23:51 tarihinde açılmıştır.
1.
orijinal adı galactic pot healer olan, philip k. dick'in yazdığı ve türkçeye murat karlıdağ'ın çevirdiği, hayatın anlamı soslu şahane bir bilimkurgu kitabı. kitabın arka kapağındaki soru ne tarz bir eser olduğu hakkında ipucu veriyor: "...bu roman, derin bir felsefi soruşturma mı bir deli saçması mı? yoksa gerçeği arayanlar için ikisinin bir karışımı mı?"
kitapta çok fazla soru soruluyor; hem dini, hem felsefi, hem politik, hem ahlaki... sor babam sor, ama cevaplamıyor pkd efendi. ki böyle olması benim daha çok hoşuma gitti, o sorular ve gösterdiği yollar üzerine akıl yürütmek, kafatasımın içindeki kıvrımlı minik organı zorlamak keyifliydi. okurken bir yandan da kendi varoluşumu, hayatta ne yapmak istediğimi ve o an ne yapıyor olduğumu da ana karakter joe ile beraber gözden geçirdim; benim için önemli bir deneyim oldu.
--! spoiler !--
"güç. varlığın gücü. karşıtı da var olmamanın huzuru, diye düşündü. hangisi daha iyiydi? güç, eninde sonunda daima tükenirdi. belki de cevap buydu ve daha fazlasına gerek yoktu. güç, yani var olmak geçici bir şeydi. huzur, yani var olmamak sonsuzdu; doğumundan önce de vardı ve ölümünden sonra da devam edecekti. aradaki güçlülük ikisinin arasındaki bir dönemdi yalnızca, ödünç alınmış kasların kısa süreli esnemesiydi - gerçek sahibine iade edilmesi gereken bir bedendi."
--! spoiler !--
kitapta çok fazla soru soruluyor; hem dini, hem felsefi, hem politik, hem ahlaki... sor babam sor, ama cevaplamıyor pkd efendi. ki böyle olması benim daha çok hoşuma gitti, o sorular ve gösterdiği yollar üzerine akıl yürütmek, kafatasımın içindeki kıvrımlı minik organı zorlamak keyifliydi. okurken bir yandan da kendi varoluşumu, hayatta ne yapmak istediğimi ve o an ne yapıyor olduğumu da ana karakter joe ile beraber gözden geçirdim; benim için önemli bir deneyim oldu.
--! spoiler !--
"güç. varlığın gücü. karşıtı da var olmamanın huzuru, diye düşündü. hangisi daha iyiydi? güç, eninde sonunda daima tükenirdi. belki de cevap buydu ve daha fazlasına gerek yoktu. güç, yani var olmak geçici bir şeydi. huzur, yani var olmamak sonsuzdu; doğumundan önce de vardı ve ölümünden sonra da devam edecekti. aradaki güçlülük ikisinin arasındaki bir dönemdi yalnızca, ödünç alınmış kasların kısa süreli esnemesiydi - gerçek sahibine iade edilmesi gereken bir bedendi."
--! spoiler !--
devamını gör...
2.
mükemmel bir hikaye. sevdiğim tüm türler bir arada; post-apokaliptik, retrofütüristik, distopik, felsefi bilim kurgu. oldukça akıcı gidiyor ancak bir yandan da düşündürüyor. olay örgüsünü talip ederken dünya kurgusu hakkında ipuçları yakalayıp, yazarın size sordurduğu soruları kafanızda döndürüp duruyorsunuz. kitap iki kelimelik bir cümleyle bitiyor, bana kahkaha attırdı. çok insana özgü bir hikaye.
hikaye 2046 yılında komünal kuzey amerika halk cumhuriyeti'nde başlıyor. sscb'nin de hala var olduğu ve dünyanın dünya barışsever konseyi gibi bir devletlerüstü aygıt tarafından yönetildiği ima edildiğine, kahramanımız joe gazilik maaşı aldığına göre, kısa zaman önce bir dünya savaşı yaşandığı ve abd'nin sovyetler tarafından yenilgiye uğratıldığı ve sscb'nin tüm dünyayı yönettiği sonucuna ulaşılabilir. hiper ötesi hiper enflasyon hariç tutulursa, zira bu savaşın bir sonucu olabilir, diğer distopik ögeler savaştan önce de var olmuş olmalı. uzay yolculuğu yapabilecek kapasiteye gelmemiz de tek dünya devletinin (veya federasyonunun) olmasından önce olmalı, zira uzun zamandır diğer gezegenleri tanıyoruz ve dünya'dan ayrılmak için belirli kurallar getirilmiş. aynı zamanda dünya'da yaşayan uzaylı ırklar da var az da olsa. teknolojik olarak gelişmiş olsak da insanlar totaliter bir rejim tarafından hayattan bıktırılmakta ve bazıları için tek çözüm intihar veya dünya dışına göç etmek olabiliyor. dünya kurgusu bu şekilde ancak olayın büyük kısmı diğer bir gezegen olan çiftçi gezegeni'nde geçiyor, sirius 5. devamını da okuyup görün.
hikaye 2046 yılında komünal kuzey amerika halk cumhuriyeti'nde başlıyor. sscb'nin de hala var olduğu ve dünyanın dünya barışsever konseyi gibi bir devletlerüstü aygıt tarafından yönetildiği ima edildiğine, kahramanımız joe gazilik maaşı aldığına göre, kısa zaman önce bir dünya savaşı yaşandığı ve abd'nin sovyetler tarafından yenilgiye uğratıldığı ve sscb'nin tüm dünyayı yönettiği sonucuna ulaşılabilir. hiper ötesi hiper enflasyon hariç tutulursa, zira bu savaşın bir sonucu olabilir, diğer distopik ögeler savaştan önce de var olmuş olmalı. uzay yolculuğu yapabilecek kapasiteye gelmemiz de tek dünya devletinin (veya federasyonunun) olmasından önce olmalı, zira uzun zamandır diğer gezegenleri tanıyoruz ve dünya'dan ayrılmak için belirli kurallar getirilmiş. aynı zamanda dünya'da yaşayan uzaylı ırklar da var az da olsa. teknolojik olarak gelişmiş olsak da insanlar totaliter bir rejim tarafından hayattan bıktırılmakta ve bazıları için tek çözüm intihar veya dünya dışına göç etmek olabiliyor. dünya kurgusu bu şekilde ancak olayın büyük kısmı diğer bir gezegen olan çiftçi gezegeni'nde geçiyor, sirius 5. devamını da okuyup görün.
devamını gör...
3.
bu hikâye ile ilgili en güzel detaylardan birisi ''yapay zeka ansiklopedisi'' kavramı. adam o dönemden ''google amca'' ve türevlerinin atası sayılacak makineyi kafasında kurgulamış. * onu bırakın bu bilgi kaynağının vahşi kapitalizmin kölesi olacağını dahi öngörmüş. bilgi edinme özgürlüğünüzün nasıl nakde çevrilebileceğini gördüğünüzde güzel bir kahkaha patlatıyorsunuz. zaten bilim kurgu edebiyatına dair en sevdiğim şey de bu. size hayal gücü ve yaratıcılığın üst sınırlarında dolaşabilme imkanını veriyor. hatta adam kelimeliği bile kurgulamış. * işin latifesi bir kenara özellikle verdiği mesajlar yönünden şapka çıkarılacak bir eserdir. baskıcı ve totaliter rejimler üzerinden yaptığı göndermeler her ne kadar bilindik bir konu örgüsü gibi gelse de yazınsal özgünlük üst düzeyde olduğu için hiç sırıtmaz. zaten bu tarz pek çok bilim kurgu eserin birbiri ile çakışmaması ve sizi sıkmamasının en önemli sebebi; bu usta yazarların yoğurdu her daim farklı yemesi ile ilintilidir.
aslında hikaye çağımızın pek çok hastalığını önceden teşhis ediyor. hatta okurken; ''ulen yoksa bizde mi düşlerimizden düştük. yoksa, yoksa! bu bir kontrollü bir rüya mı? yoook artık!'' tarzı zihinsel aktiviteler göstermeniz olası. * belki de paket program halinde gelmişizdir bu dünyaya. ha bir de goethe mevzusu var. goethe geldiğimizi göstermek açısından ince düşünüşmüş bir ayrıntı olabilir. * esasen öyle değil ama ''faust'' a dair bir kaç şeyi de atlamamak lazım. glimmung'u daha iyi kavrayabilmenizin yolu faust'tan geçer demiş özetle k.dick amca.
neyse işte, her şeye rağmen umut fakirin ekmeği. kaliteli distopik bir alem, ince mesajlar, ilmek ilmek işlenmiş karakterler, nüktedan dil, düşündüren durumlar vesaire derken akar gider. bilim kurgu okurları es geçmesinler derim. nazım'ın ''davet'' şiirinin bilim kurgu hikâyeye bürünmüş halidir bir nevi. keyifli okumalarınız olsun dilerim. * * *
tanım: ilk kez 1969 yılında basılan philip k. dick eseri.
aslında hikaye çağımızın pek çok hastalığını önceden teşhis ediyor. hatta okurken; ''ulen yoksa bizde mi düşlerimizden düştük. yoksa, yoksa! bu bir kontrollü bir rüya mı? yoook artık!'' tarzı zihinsel aktiviteler göstermeniz olası. * belki de paket program halinde gelmişizdir bu dünyaya. ha bir de goethe mevzusu var. goethe geldiğimizi göstermek açısından ince düşünüşmüş bir ayrıntı olabilir. * esasen öyle değil ama ''faust'' a dair bir kaç şeyi de atlamamak lazım. glimmung'u daha iyi kavrayabilmenizin yolu faust'tan geçer demiş özetle k.dick amca.
neyse işte, her şeye rağmen umut fakirin ekmeği. kaliteli distopik bir alem, ince mesajlar, ilmek ilmek işlenmiş karakterler, nüktedan dil, düşündüren durumlar vesaire derken akar gider. bilim kurgu okurları es geçmesinler derim. nazım'ın ''davet'' şiirinin bilim kurgu hikâyeye bürünmüş halidir bir nevi. keyifli okumalarınız olsun dilerim. * * *
tanım: ilk kez 1969 yılında basılan philip k. dick eseri.
devamını gör...
4.
bir phillip k. dick kitabıdır.
tanrı olmak zor iş.
arkadi strugatski ve boris strugatski kardeşler bize bunu öğretti. her yaptığı oyuncak bozuk, her yaptığı makine eksik, her yaptığı çömlek çatlak çıkan bir usta gibi hisseder belki tanrı dünyaya baktığı zaman.
joe fernwright artık bu dünyada işe yaramadığını hissetmeye başlayan bir çömlek tamircisidir. tüketim çılgınlığının artık adının hakkını iyiden iyiye vermeye başladığı bir çağda ona ihtiyaç kalmamıştır. insanın kendini mesleki açıdan bu kadar gereksiz, yetersiz ve önemsiz hissettiği dönemlerde yaşadığı küskünlük, hayal kırıklığı ve hüzün sarıp sarmalar joe fernwright'ı.
glimmung'dan bir davet alana kadar kendini ruhsal, zihinsel, bedensel ve mesleki bir ölüme terk etmiş gibidir ama glimmung'un ona ihtiyacı vardır. aslında onun da glimmung'a ihtiyacı vardır.
her şey bir gömülü katedral içindir ama o katedral ne içindir, ne anlama gelir.
okudukça kendinizi felsefeye banacağınız nefis bir kitap. tanımın başlangıcında bahsettiğim arkadi strugatski ve boris strugarski'den kötü hiçbir kitap okumadım ben bugüne kadar. philip k. dick üstadımdan da öyle. bu kitap da istisna değil.
tanrı olmak zor iş.
arkadi strugatski ve boris strugatski kardeşler bize bunu öğretti. her yaptığı oyuncak bozuk, her yaptığı makine eksik, her yaptığı çömlek çatlak çıkan bir usta gibi hisseder belki tanrı dünyaya baktığı zaman.
joe fernwright artık bu dünyada işe yaramadığını hissetmeye başlayan bir çömlek tamircisidir. tüketim çılgınlığının artık adının hakkını iyiden iyiye vermeye başladığı bir çağda ona ihtiyaç kalmamıştır. insanın kendini mesleki açıdan bu kadar gereksiz, yetersiz ve önemsiz hissettiği dönemlerde yaşadığı küskünlük, hayal kırıklığı ve hüzün sarıp sarmalar joe fernwright'ı.
glimmung'dan bir davet alana kadar kendini ruhsal, zihinsel, bedensel ve mesleki bir ölüme terk etmiş gibidir ama glimmung'un ona ihtiyacı vardır. aslında onun da glimmung'a ihtiyacı vardır.
her şey bir gömülü katedral içindir ama o katedral ne içindir, ne anlama gelir.
okudukça kendinizi felsefeye banacağınız nefis bir kitap. tanımın başlangıcında bahsettiğim arkadi strugatski ve boris strugarski'den kötü hiçbir kitap okumadım ben bugüne kadar. philip k. dick üstadımdan da öyle. bu kitap da istisna değil.
devamını gör...