1.
biyoteknolojik yöntemlerle, kendi türü dışında her türden gen aktarılarak, belirli özellikleri değiştirilen bitki,hayvan ya da mikroorganizmalara denir. türkiye'de sadece hayvan besiciliği ve yem sanayisinde kullanılmak üzere gdo 10 soya ile 26 mısır geninin ithalatına izin verilmektedir.
devamını gör...
2.
devamını gör...
3.
toplumda algılandığı gibi zararlı değildir. en azından zararlı olduğuna dair bilimsel veri elde yok. genelde kimyasal bir madde ya da hormon gibi düşünüldüğü için zararlı algısı yerleşmiş durumda. (amaca göre zararlı da olabilir tabii ki)
tarımda verimi yükseltmek, gübre, hormon, ilaç vb. gibi ürünlerin kullanımını, dolayısıyla maliyetleri düşürmek için kullanılır.
edit: buğday için bir ekleme. buğday genetik yapısı gereği farklı bir bitkidir. gdo ile karlılık sağlanamaz. genelde çaprazlama yöntemiyle verim artırılmaya çalışılır.
tarımda verimi yükseltmek, gübre, hormon, ilaç vb. gibi ürünlerin kullanımını, dolayısıyla maliyetleri düşürmek için kullanılır.
edit: buğday için bir ekleme. buğday genetik yapısı gereği farklı bir bitkidir. gdo ile karlılık sağlanamaz. genelde çaprazlama yöntemiyle verim artırılmaya çalışılır.
devamını gör...
4.
ne olduğunu bilmeden "öcü" ilan ettiğimiz kavram. bakın ben size birkaç gdo örneği vereyim;
erdemli alata tesislerinde çekirdeksiz limon üretildi...gdo yöntemi ile, yaw kardeşim ne gereği var bunun? salataya, çorbaya limon sıkarken çekirdeği düşmesin içine diye verdiğiniz çabayı düşünün.
tüysüz şeftali mesela,
çocukluğumda adana ceyhan karpuzu diye bir karpuz vardı, çekirdekleri koca koca, siyah siyah, şimdikilerinin yanında çok ufaktılar birde, amcam manavdı o zamanlar, karpuz gelirdi, tezgaha dizerdik, 3-4 gün sonra kokular gelmeye başlardı, çürüyordu yani 3-4 günde. ne yaptılar? balkabağının o zırh gibi kabuğunun genlerini kullandılar, şimdi karpuzu istersen fizana yolla hiç bir şey olmuyor, tadı kabak gibi diyenlere inanmayın psikolojik o.
bunun yanında en önemli hedef verimliliktir. dede tohumu, ebe tohumu, ata tohumu bunları geçin... dönüm başına alınan ürüne bakın, o dede tohumunu benim dedemde ekiyordu, koskoca tarladan kendine yetecek kadar anca ürün alıyordu anca...ne oldu? tüm dayılarım köyü terk etti..
mısır şurubu hikayesi...belgeselini izlemiştim, abd mısırı öyle bir modifiye etmiş ki, dede tohumundan aldığı mısırın 5 katını almış. artık şurup mu yaparsın akşamları patlatır mısın onu bilemem.
ha şu var evet, gdo ile geliştirilen ürün kısır oluyor yani ondan çıkan ürünü tekrar ekeyim olayı yok, eksende ilk haline dönüyor.
kısacası gdo, bir öcü değil, bilimin, genetik biliminin, botaniğin bir başarısıdır. doğa kendisi bile gdo yapar, baktı orası çok soğuk, kabuğunu kalınlaştırır mesela, ama bu çok uzun sürede olur, gdo bu süreyi kısaltıyor sadece.
erdemli alata tesislerinde çekirdeksiz limon üretildi...gdo yöntemi ile, yaw kardeşim ne gereği var bunun? salataya, çorbaya limon sıkarken çekirdeği düşmesin içine diye verdiğiniz çabayı düşünün.
tüysüz şeftali mesela,
çocukluğumda adana ceyhan karpuzu diye bir karpuz vardı, çekirdekleri koca koca, siyah siyah, şimdikilerinin yanında çok ufaktılar birde, amcam manavdı o zamanlar, karpuz gelirdi, tezgaha dizerdik, 3-4 gün sonra kokular gelmeye başlardı, çürüyordu yani 3-4 günde. ne yaptılar? balkabağının o zırh gibi kabuğunun genlerini kullandılar, şimdi karpuzu istersen fizana yolla hiç bir şey olmuyor, tadı kabak gibi diyenlere inanmayın psikolojik o.
bunun yanında en önemli hedef verimliliktir. dede tohumu, ebe tohumu, ata tohumu bunları geçin... dönüm başına alınan ürüne bakın, o dede tohumunu benim dedemde ekiyordu, koskoca tarladan kendine yetecek kadar anca ürün alıyordu anca...ne oldu? tüm dayılarım köyü terk etti..
mısır şurubu hikayesi...belgeselini izlemiştim, abd mısırı öyle bir modifiye etmiş ki, dede tohumundan aldığı mısırın 5 katını almış. artık şurup mu yaparsın akşamları patlatır mısın onu bilemem.
ha şu var evet, gdo ile geliştirilen ürün kısır oluyor yani ondan çıkan ürünü tekrar ekeyim olayı yok, eksende ilk haline dönüyor.
kısacası gdo, bir öcü değil, bilimin, genetik biliminin, botaniğin bir başarısıdır. doğa kendisi bile gdo yapar, baktı orası çok soğuk, kabuğunu kalınlaştırır mesela, ama bu çok uzun sürede olur, gdo bu süreyi kısaltıyor sadece.
devamını gör...
5.
yıl 1962 rachel carson bakıyor bu ilkbaharda kuşlar ötmüyor. hatta daha dikkatli bakıyor kuş sayısında azalma var. birkaç köylü buna destek olarak tarlalarında evlerinin damında kimisi sessizce donup kalan kuşları kimisi ölmüş kuşları rachel'e getiriyor. rachel durumu açıklık getirmek için bir çalışmaya giriyor.bakıyor ki o zamanın çiftçileri tarım ürünlerini böceklerden kurtarmak için ot öldürücü ilaçlar kullanıyor (herbisit) . ot öldürücü ilacı attığınız zaman ana bitki de, ot da ölebilir. ama ana bitkinin içine öyle bir gen katılıyor ki, herbisiti attığınız zaman ana bitki ayakta kalıyor, yabani otlar ölüyor. bu insanlara çok güzel gibi görünüyor, fakat birçok sakıncaları var. kanser oluşturuyor, toprağı öldürüyor, çevreyi bozuyorlar. ayrıca bir süre sonra yabancı otlarda direnç geliştiği için daha yoğun herbisit kullanımı gerekiyor, ek olarak daha da zararlı herbisitler kullanılıyor. amaç aynı zamanda herbisit satışını arttırmak. yapılan bu iş, aslında ot öldürücülere dayanıklılık kazandırmak için yapılmaktadır. bu ot öldürücüleri yine bu tohum firmaları satmaktadır. yani ot öldürücülerini pazarlanmaktadır. % 18 uygulama ise bazı böceklere dayanıklılık sağlıyor. bt geni denilen ve bakteriden alınan bir gen bitkinin genetik yapısına katılıyor ve güya bunlar böceklere karşı bir korunma sağlıyor. böceklerin genine aktarılan bu gen, böcekleri yiyen kuşların da genine aktarılıyor ve kuşlar kısır kalıyor kimisi ölüyor. kısır kalan kuşlar üzüntüden ötmeyi kesiyor ve bir süre sonra donmuş şekilde tünüyorlar. rachel carson çitçilere gdo nun zararlaı olduğunu anlatabilmek için "silent spring" adlı kitabı kaleme alıyor
peki, gdo’lu ürünler verimi artırıyor mu?
amerikan gıda ve ilaç kuruluşu fda ve çevre koruma kuruluşu epa’nın uzmanı sherman şunu söylüyor;
“verimi artıran hiçbir gdo ürünü yok. aynı şekilde susuzluğa dayanıklı, gübre kirlenmesini önleyici bir tek gdo’lu ürün yok"
büyük işletmeler işçiyi sevmiyor. ilacı seviyorlar. bir örnek verelim; gustave grobocopatel denilen bir işletme var. 80.800 dekar büyüklüğünde bir işletme… bu işletme sahibinin açıklamaları; gdo’lu olmayan soyadan daha fazla verim alındığı halde işçi tasarrufu nedeniyle gdo’lu herbisite dayanıklı soya ektikleri yönündedir. çünkü işçi yerine herbisit kullanyor. hâlbuki yabancı otun zarar vermesini engelleyecek birçok agroekolojik yöntem var. çapa bunlardan sadece birisidir. ülkemizde yabancı ot dediğimiz şeyler yenmektedir.
acaba dünyayı besleyebilecek başka seçenekler var mı? biz gdo’lara muhtaç mıyız?
“entegre ürün yönetimi” (ıcm) veya “entegre zararlı yönetimi” (ıpm) denilen bir yöntemle pamukta veya başka ürünlerde hiç ilaç atmadan üretim yapmak mümkündür. bunu kabaca böceği böceğe yedirmek diye tarif edelim. ancak bakteri veya kültürel önlemler gibi başka uygulamalar da var. bu konuda yapılmış araştırmalar pamukta % 21 daha fazla verim alındığını gösteriyor.
bir başka uygulama da çek-it teknolojisidir. (push-pull technology) mısırlarda ekilen alanın dışına böcekleri çekici bir bitki yetiştiriyorsunuz, içine ise bu böceği ittirecek başka bitkiler yetiştiriyorsunuz.
şimdi #3036715 gdo ya güzelleme yapman bile senin adı bilinmeyen ve tedavisi olmayan hastalıkları %40 oranında kabul etmek demek.
peki, gdo’lu ürünler verimi artırıyor mu?
amerikan gıda ve ilaç kuruluşu fda ve çevre koruma kuruluşu epa’nın uzmanı sherman şunu söylüyor;
“verimi artıran hiçbir gdo ürünü yok. aynı şekilde susuzluğa dayanıklı, gübre kirlenmesini önleyici bir tek gdo’lu ürün yok"
büyük işletmeler işçiyi sevmiyor. ilacı seviyorlar. bir örnek verelim; gustave grobocopatel denilen bir işletme var. 80.800 dekar büyüklüğünde bir işletme… bu işletme sahibinin açıklamaları; gdo’lu olmayan soyadan daha fazla verim alındığı halde işçi tasarrufu nedeniyle gdo’lu herbisite dayanıklı soya ektikleri yönündedir. çünkü işçi yerine herbisit kullanyor. hâlbuki yabancı otun zarar vermesini engelleyecek birçok agroekolojik yöntem var. çapa bunlardan sadece birisidir. ülkemizde yabancı ot dediğimiz şeyler yenmektedir.
acaba dünyayı besleyebilecek başka seçenekler var mı? biz gdo’lara muhtaç mıyız?
“entegre ürün yönetimi” (ıcm) veya “entegre zararlı yönetimi” (ıpm) denilen bir yöntemle pamukta veya başka ürünlerde hiç ilaç atmadan üretim yapmak mümkündür. bunu kabaca böceği böceğe yedirmek diye tarif edelim. ancak bakteri veya kültürel önlemler gibi başka uygulamalar da var. bu konuda yapılmış araştırmalar pamukta % 21 daha fazla verim alındığını gösteriyor.
bir başka uygulama da çek-it teknolojisidir. (push-pull technology) mısırlarda ekilen alanın dışına böcekleri çekici bir bitki yetiştiriyorsunuz, içine ise bu böceği ittirecek başka bitkiler yetiştiriyorsunuz.
şimdi #3036715 gdo ya güzelleme yapman bile senin adı bilinmeyen ve tedavisi olmayan hastalıkları %40 oranında kabul etmek demek.
devamını gör...
6.
gdo'nun insana ne gibi etkileri olabileceği konusunda kapsamlı bir araştırma yok.
gdo'lu ürün kısırdır. dolayısı ile ülkeyi tohum konusunda dışarıya bağımlı hale getirir. hele bir de yerli tohum kullanımını yasaklarsan bu bağımlılık tam olur. hiç bir aklı başında insanlar tarafından yönetilen ülke bunu yapmaz. ancak bu işten kazancın varsa savunursun tabi sonuna kadar.
gdo'lu ürün kısırdır. dolayısı ile ülkeyi tohum konusunda dışarıya bağımlı hale getirir. hele bir de yerli tohum kullanımını yasaklarsan bu bağımlılık tam olur. hiç bir aklı başında insanlar tarafından yönetilen ülke bunu yapmaz. ancak bu işten kazancın varsa savunursun tabi sonuna kadar.
devamını gör...