1.
bu mesleği seçmek isteyen gençlerin, denizi sevmeleri, sabırlı olmaları ve yalnızlığa alışık olmaları gerek.
devamını gör...
2.
gemiyi bir rotadan bir rotaya ulaştıran kişilerdir. nedense bana biraz hüzünlü gelir gemi kaptanları. ayrıca sık sık esprileri de yapılır. gemi kaptanı tanıdığım olsa ona dalgasız denizde herkes kaptan diye espri yapardım .
devamını gör...
3.
her limanda bir tane imalarıyla karşılaşıp durmaktır.
devamını gör...
4.
başlığı açan dahil, başlık altına girdi girenlerin hiç birinin yaz tatili dışında denizle alakası olmadığı başlık.
devamını gör...
5.
şansım olsa seçeceğim ilk meslektir. bütün ömrün denizde geçiyor. zaten öyle ailem yuvam olsun merakım yok. hem iş yapıyorsun hem diyar diyar geziyorsun. ama yok, şansım yani.
devamını gör...
6.
madem başlığı açan dahil kmse bir halt bilmiyor ve kulaktan duyma kafasına göre romantize ediyor, eski bir uzun yol gemi kaptanı olarak anlatayım size nedir ne değildir. öncelikle gemi kaptanlığı denildiğinde uzun yol ibaresi önemlidir. bu sizin boğazda karşıdan karşıya geçiren vapurların da kaptanı vardır, teknelerin de kaptanı vardır, bilmem kaç grostonluk gemilerin de kaptanı vardır. denizcilik dünyasında kimse sizin belediyenizin vapurunun kaptanını iplemez. çocuk işidir onun yaptığı. gemi kaptanlığı geminin büyüklüğüne göre 1,2,3, ve 4 olur. türkiye'deki literatürde birinci kaptana süvari bey denir. gemideki allah odur. ardından 2.,3. ve en fazla 4. gelir. uluslararası sularda seyreden iyi firmaların gemilerinde süvari önemli durumlar hariç bir halta karışmaz. neyin nasıl yapılacağına dair onay verir ve gerisini diğer kaptanlar halleder. bu arada bütün maaşlar dolar üzerinden alınır fakat, 6 ay sürekli denizde geçiren bir adam için bunun bir önemi yoktur. düşünün ki denizde gemi üzerindesiniz ve cebinizde 10 bin dolar var. canınız dondurma çekti. gemide dondurma yok. cebinizde ne kadar paranız olursa olsun canınızın çektiği dondurmayı alamıyorsunuz. denizcilik böyle bir şeydir. bir de her limanda sevgili romantikliği vardır ki bu da komiktir. her liman da bu sevgili ibaresini destekleyecek seaman club'lar vardır. buralara girersini ve çıkarsınız. buradaki zaman diliminiz geminizin yükleme yapma ve sizin bu yükleme-boşaltmadaki zamanınıza bağlıdır. yani öyle bu limana geldim ben gideyim dolaşayım durumu yoktur. nöbetiniz varsa gemiden çıkamazsınız. gemi yükleme boşaltması 2 saat sürecekse ben bir şehri dolanıp geleyim diyemezsiniz. cebiniz tonla dolar doludur ama o parayı harcayamazsınız. vesselam zor iştir gemi kaptanı olmak, bir grup birbirini tanımayan farklı karakterlerdeki insan bir kutunun içinde seyahat eder. arada kavga çıkar, cinayet olur falan filan.
devamını gör...
7.
nikahına iki hafta bile kalsa inememek demek gemi kaptanı olmak. iki beceriksiz ik’cının elinde oyuncak olmaktan öteye gidemezsiniz yeri geldiğinde.
devamını gör...
8.
eski sevgilimin babası gemi kaptanıydı.babasından her bahsettiğinde ne kadar zorlu bir meslek olduğunu düşünürdüm.aylar boyunca kıyıdan uzak ve zorlu koşullara tahammül ederek geçen bir çalışma hayatı.iyi para kazanıyorlar ama harcayacak yer ve zamanları olmuyormuş genellikle,ailesi varsa onlar rahat yaşıyor ama onlar da bu birbirinden ilişkisiz ve kopuk hayattan şikayetçi,en azından eski sevgilim babasının yokluğu nedeniyle oluşan psikolojik durumlar ve ekstra sorumluluklardan hep şikayet ederdi.annesi de bu nedenlerden dolayı pek düşkündü kendisine haliyle,adeta evin merkezine koyulmuştu çocuk.dolayısıyla deneyim ve gözlemlerime dayanarak aile kurma gibi bir planı olanlar için pek de iyi bir seçenek değil diye düşünüyorum.
devamını gör...
9.
(bkz: serseri kaptan)
devamını gör...
10.
siz hiç okyanus karanlığında yalnızlığın ve sessizliğin içerisinde hayal kurdunuz mu?
ay ışığı altında,çarşaf gibi yatan ve 11 km su derinliği üzerinde sessizce ilerlerken, insanın gözü ufukta kalır saatlerce. derin derin bakarsın, sakalını okşarken. zihninde ne inşaatlar yaparsın, ne binalar yıkarsın. gecenin enlerinde o sakinlikte geçmişini gözden geçirip, geleceğe rota çizersin kahveni yudumlarken. o mazide bıraktığın sevgiliye kondurduğun o öpücüğün anını geri sarıp sarıp tekrar hayal etmeğe çalışırsın. sonra yaşananların bir bir altını çizip, bundan sonraki adımlarını hayallerinde denersin.
gökyüzüne kafanı kaldırdığında, yıldızları, gezegenleri, samanyolu galaksisinin meşhur milky way'ini, scorpion,orion,southern cross gibi takım yıldızlarını bir bir incelersin. meteor yağmurlarını, kuyruklu yıldızların geçişini ve modern çağımızda yörüngeye yerleştirilmiş, hareket eden uyduları gözlerinle takip edersin. başını indirir bu defa karanlık denize bakarsın, o derinliği ve sesi hissedersin. acaba şu serin sulara düşse bir insan tek başına neler yaşar bu ıssız,bucaksız derin suyun içerisinde bir başına diye düşünürsün için ürpererek. sesini duyan yok,gören yok,karanlık, her tarafın su... sonra dönersin gemine bir bakarsın, o suyun üzerinde sana emniyette olduğunu hissettiren evin, işyerin, yol arkadaşın ve iş arkadaşın.
gemi kaptanı olmak işte bu denli yalnızlıktır. kendin ile yüzleştiğin, geçmişini gözden geçirdiğin ve geleceği ölçüp tarttığın müthiş boş zamanların oluştuğudur. bir filozof gibi düşünecek zamanın yoksa da, o derin sessizlik ve koşullar seni alıp götürür. iki yarım küre de yıllarca sürecek keşif, macera ve kazanılacak tecrübeler, bir kaptan'ın birikimidir. sonra, oluşan durumlara karşı bazen kalem yazmaz,öngörüler etkili olur. havanın değişimini, gökyüzü ve denizin hareketlerinden adeta koklarsın ve tespitte bulunursun. dayanakların ile bunu ispat edersin. bazen, yüklediğin yükün spesifik gravitesini, herhangi bir sıcaklıkta ki hacimsel değişimini, yükün akışını, suyun kaldırma kuvvetini, çıkardığı buhar basıncını hesaplayacak kadar kimyager olursun. bazen, gök cisimlerinden rasat yapacak kadar astrolog bazen ise yüksek ateşi düşürecek, böbrek taşını düşürmesini sağlayacak, açık yaralara dikiş atacak kadar sıhhiye uzmanı olursun.
ay ışığı altında,çarşaf gibi yatan ve 11 km su derinliği üzerinde sessizce ilerlerken, insanın gözü ufukta kalır saatlerce. derin derin bakarsın, sakalını okşarken. zihninde ne inşaatlar yaparsın, ne binalar yıkarsın. gecenin enlerinde o sakinlikte geçmişini gözden geçirip, geleceğe rota çizersin kahveni yudumlarken. o mazide bıraktığın sevgiliye kondurduğun o öpücüğün anını geri sarıp sarıp tekrar hayal etmeğe çalışırsın. sonra yaşananların bir bir altını çizip, bundan sonraki adımlarını hayallerinde denersin.
gökyüzüne kafanı kaldırdığında, yıldızları, gezegenleri, samanyolu galaksisinin meşhur milky way'ini, scorpion,orion,southern cross gibi takım yıldızlarını bir bir incelersin. meteor yağmurlarını, kuyruklu yıldızların geçişini ve modern çağımızda yörüngeye yerleştirilmiş, hareket eden uyduları gözlerinle takip edersin. başını indirir bu defa karanlık denize bakarsın, o derinliği ve sesi hissedersin. acaba şu serin sulara düşse bir insan tek başına neler yaşar bu ıssız,bucaksız derin suyun içerisinde bir başına diye düşünürsün için ürpererek. sesini duyan yok,gören yok,karanlık, her tarafın su... sonra dönersin gemine bir bakarsın, o suyun üzerinde sana emniyette olduğunu hissettiren evin, işyerin, yol arkadaşın ve iş arkadaşın.
gemi kaptanı olmak işte bu denli yalnızlıktır. kendin ile yüzleştiğin, geçmişini gözden geçirdiğin ve geleceği ölçüp tarttığın müthiş boş zamanların oluştuğudur. bir filozof gibi düşünecek zamanın yoksa da, o derin sessizlik ve koşullar seni alıp götürür. iki yarım küre de yıllarca sürecek keşif, macera ve kazanılacak tecrübeler, bir kaptan'ın birikimidir. sonra, oluşan durumlara karşı bazen kalem yazmaz,öngörüler etkili olur. havanın değişimini, gökyüzü ve denizin hareketlerinden adeta koklarsın ve tespitte bulunursun. dayanakların ile bunu ispat edersin. bazen, yüklediğin yükün spesifik gravitesini, herhangi bir sıcaklıkta ki hacimsel değişimini, yükün akışını, suyun kaldırma kuvvetini, çıkardığı buhar basıncını hesaplayacak kadar kimyager olursun. bazen, gök cisimlerinden rasat yapacak kadar astrolog bazen ise yüksek ateşi düşürecek, böbrek taşını düşürmesini sağlayacak, açık yaralara dikiş atacak kadar sıhhiye uzmanı olursun.
devamını gör...
11.
ben olmak. teknem var. evet.
devamını gör...