gemi

suyun üstünde durabilen dev demir yığını.

gemicikten büyük olandır.

yüzen bir ülke. içinde entrika boldur

biraz küçüğünü taksitle alanlar var.

insanı kendi kadar uzak yerlere götüren şarkı.

en güzel yorumu sabahat akkiraz'a aittir.

not : en uzunu olacak dediğim entry' nin en kısalardan biri olması? ironik.

sabahat ablam, denize çok uzak bir coğrafyadandır, sanki akdenizli gibi söylemiş ama cıbıl cıbıl...

söz-müzik hüsnü arkana ait eşsiz şarkılardan biri. ezginin günlüğünden, hüsnü arkan'in sesinden dinlemek apayrı keyif verir insana. huzur veren eşsiz seslerden biridir ne de olsa.

motoru bozulursa kürekle çekiyorlardır.

gemi uygurcadaki kemi kökündem gelir suda yüzen vasıta demektir uygurlar denizi nerde gördüyse...oda enteresan.. neyse..,,

yasal olarak'' pekde küçük olmayan motor gücü ile hareket eden '' deniz tasıtına denir ama pekde küçük olmayan tabiri görecelidir sana 15 mt büyüktür bana 30 mt ufaktır

imo ya göre 150grt üzeri deniz aracları ve 12 kişi kapasiteden büyük ticari yatlar
isps e tabidir ve gemi statüsündedir

cengiz aytmatov / beyaz gemi geldi hemen aklıma. nasıl da efsane bir eser mutlaka okunmalı.

çok bilinmeyen bir ege koyunu andıran, sanki sakin havalı bir bozkırın tozunu bulandıran bir can kazaz şarkısı.

çok büyük olan, geniş yolcu kapasiteli deniz taşıtıdır.

şu serzenişi dinleyin....


yada bunu...

- bütün savaş gemilerinin gri renkli olması geleneği gri rengin geceleri hiç görünmezken gündüzleri en çok beş kilometreden görülebilmesine dayalı imiş. *

- gemilerin altlarının kırmızıya boyanması da bir denizcilik geleneğinden geliyormuş. 19. yüzyıla kadar gemiler ahşaptan yapılır bu da deniz yosunu, midye gibi çeşitli su organizmalarının gemilere zarar vermesine ve hızlarının kesilmesine neden olurmuş. bu sorunla baş etmenin yolu olarak gemilerin suyu gören kısımlarını bakır levhalarla kaplamak düşünülmüş. sonraları, bakırın deniz canlıları için toksik bir madde olmasından ve kolay aşınıyor olmasından dolayı da bakır levhalar yerine bakır veya bakır oksit boyalar kullanılmaya başlanmış.

- gemilerin pruvasına doğru dik eksende sıralanmış sayılar o gemide ne kadar yük taşıdığının anlaşılması içinmiş.

- bu da en sevdiğim gemiler şarkısı. orhan atasoy mükemmel söylerdi. sonra teoman da yorumladı ama onunki gibi olmadı.

"sen geçerken sahilden sessizce
gemiler kalkar yüreğimden gizlice"

(bkz: plimsoll çizgisi)

bir ezginin günlüğü klasiği.

dün sözlük yazarlarının imla hataları başlığında tayini ağrı dağına çıkan ornitorenk in işaret ettiği gibi bir hatamı düzeltirken alaniaris'i beni "bak şurda da bi hatan var , bak şurda da " diye arkamdan bıçaklarken yakaladım. yani tanımam etmem zerduşu ilk kez görüyorum * ama bi kere düştüm diye sen gel , bir tekmede sen at , iyi mi?
neyse konumuz bu değil . allaan muhtarı alaniaris ille de şarkı seç o şarkının başlığına karşılıklı yazıcaz sözlükte dedi peki dedik. gemi - sabahat akkiraz imiş canının çektiği.

şarkı sözleri ise şöyle;

ah, küçücük gemi, sulara attın şimdi kendini, delisin
ah, yakarlar seni, dönmezsin bir daha geri, delisin
ah, peşimde rüzgâr, ne yağmurlar dost ne bir kıyı var,
deliyim
ah, düşlerim kaldı, yalnızım düşlerim kaldı, deliyim
kime sorsam dönüşüm yok
nereye gitsem mavi
yelkenimde deli rüzgâr
her yanım tuz, deliyim
ah, yaralı kalbin, yanıp gidecek yaralı kalbin, delisin
ah, küçücük gemi, dönmezsin bir daha geri, delisin
ah, deniz olayım, tuzumu rüzgârda savurayım, deliyim
ah, ne yelken ne yel, köpüklerde kaybolayım, deliyim
kime sorsam dönüşüm yok
her gemi biraz deniz
her yanım mavi, her yanım yel
her yanım tuz
deliyim

sanki bi b.k varmış gibi şu hayatta hep tek başına olduğumuzu illa hatırlatacak. bir derdi var belli. ya da illa yolun sonunun da bir gün geleceğini gözüne ve özüne sokacak çok niyetli . eskinden beri pek sevmezdim zaten . yine de sabahat akkiraz'ın yorumunu dinlemek daha samimi geliyor, çünkü "yel " derken "e" harfini incelttiği için sabahatciğimin sivas ağzı ele veriyor kendini.