1.
*
picasso pembe döneminin sonlarında, kübizm'in de ilk habercisi olacak bir portre yapmıştı. modeli gertrude stein idi.
amerika'da doğmuş, almanya'dan amerika'ya göç etmiş yahudi bir ailenin çocuğu olan stein, daha sonra paris'e yerleşmiş, roman, eleştiri, şiir, oyun vb. türünde çeşitli ürünler vermiş ve paris'te olduğu süre içinde de edebiyat ve sanat dünyasından avangard sanatçılarla birlikte olmuş, picasso, gauguin, henri matisse, francis picabia'ya neredeyse akıl hocalığı yapmış, onlara destek olmuş bir şair ve yazardır.
konumuz bu değil ama gertrude stein, ciddi bir faşist esasen. ispanya iç savaşı sırasında general francisco franco'yu desteklemişti. nazi işgalindeki fransa'da, kendisi de bir yahudi olmasına rağmen hükümet başkanı ile işbirliği yapmış ve 75.000'den fazla yahudinini nazi toplama kamplarına sürülmesine yardımcı olmuştu.
stein 1903'te parise yerleştiğinde erkek kardeşiyle birlikte bir galeri açtı. neredeyse hiç kimsenin resimlerini satın almadığı bir zamanda, picasso, cezanne, george braque, picabia, juan gris, auguste renoir gibi bir çok ressamın resimlerini biriktirdi ve avrupa'nın hatırı sayılır bir koleksiyonunun sahibi oldu.
stein picasso'dan kendi portresini yapmasını istediğinde, onu 90 seanslık bir modellik süreci bekliyordu. aylarca süren çalışmalar sonunda picasso, resmin yüz kısmını kazımış, öylece bırakmış, sonradan yeniden ele almaya karar vermişti. ve resmi tamamladığında karşısında stein yoktu. portrenin son hali, afrika maskların ve arkaik iber kültürünün etkisiyle kübizmin kapısını aralıyordu. amacı benzerlik yaratmak değil, stein'ın yüzüne vuran gücünü ve ciddiyetini betimlemekti.
portrenin stein'a benzemediğini söyleyen kimselerle arasında şöyle bir diyalog geçtiği rivayet edilir:
“- gertrude stein mı?
- evet.
- ona benzemiyor portre…”
“- hiç önemi yok: sonunda stein resme benzeyecektir.”
stein sonuçtan memnundur ama. çünkü resimle ilgili şöyle söyler:
"bana göre o, benim. ve o, benim daima ben kalacak tek portrem"
kaynak
kaynak
picasso pembe döneminin sonlarında, kübizm'in de ilk habercisi olacak bir portre yapmıştı. modeli gertrude stein idi.
amerika'da doğmuş, almanya'dan amerika'ya göç etmiş yahudi bir ailenin çocuğu olan stein, daha sonra paris'e yerleşmiş, roman, eleştiri, şiir, oyun vb. türünde çeşitli ürünler vermiş ve paris'te olduğu süre içinde de edebiyat ve sanat dünyasından avangard sanatçılarla birlikte olmuş, picasso, gauguin, henri matisse, francis picabia'ya neredeyse akıl hocalığı yapmış, onlara destek olmuş bir şair ve yazardır.
konumuz bu değil ama gertrude stein, ciddi bir faşist esasen. ispanya iç savaşı sırasında general francisco franco'yu desteklemişti. nazi işgalindeki fransa'da, kendisi de bir yahudi olmasına rağmen hükümet başkanı ile işbirliği yapmış ve 75.000'den fazla yahudinini nazi toplama kamplarına sürülmesine yardımcı olmuştu.
stein 1903'te parise yerleştiğinde erkek kardeşiyle birlikte bir galeri açtı. neredeyse hiç kimsenin resimlerini satın almadığı bir zamanda, picasso, cezanne, george braque, picabia, juan gris, auguste renoir gibi bir çok ressamın resimlerini biriktirdi ve avrupa'nın hatırı sayılır bir koleksiyonunun sahibi oldu.
stein picasso'dan kendi portresini yapmasını istediğinde, onu 90 seanslık bir modellik süreci bekliyordu. aylarca süren çalışmalar sonunda picasso, resmin yüz kısmını kazımış, öylece bırakmış, sonradan yeniden ele almaya karar vermişti. ve resmi tamamladığında karşısında stein yoktu. portrenin son hali, afrika maskların ve arkaik iber kültürünün etkisiyle kübizmin kapısını aralıyordu. amacı benzerlik yaratmak değil, stein'ın yüzüne vuran gücünü ve ciddiyetini betimlemekti.
portrenin stein'a benzemediğini söyleyen kimselerle arasında şöyle bir diyalog geçtiği rivayet edilir:
“- gertrude stein mı?
- evet.
- ona benzemiyor portre…”
“- hiç önemi yok: sonunda stein resme benzeyecektir.”
stein sonuçtan memnundur ama. çünkü resimle ilgili şöyle söyler:
"bana göre o, benim. ve o, benim daima ben kalacak tek portrem"
kaynak
kaynak
devamını gör...
2.
gertrude stein;
1874/ 1946 yılları arasında yaşamış amerikalı yazar olup psikoloji eğitiminin yanı sıra tıp okuduğu ama bitirmediği de bilinmektedir.
mide kanserinden öldüğünde 72 yaşındaydı.
kitapları
hassas düğmeler
üç yaşam
dünya yuvarlaktır
picasso
artık herhangi bir şeyi önemli kılan kimse yoktu.
1874/ 1946 yılları arasında yaşamış amerikalı yazar olup psikoloji eğitiminin yanı sıra tıp okuduğu ama bitirmediği de bilinmektedir.
mide kanserinden öldüğünde 72 yaşındaydı.
kitapları
hassas düğmeler
üç yaşam
dünya yuvarlaktır
picasso
artık herhangi bir şeyi önemli kılan kimse yoktu.
devamını gör...