2 perdelik bir bale başyapıtıdır. romantik akımı en iyi yansıtan baledir.müziği adolphe adam'a ait olup kareografisini ise jules perrot ve jean coralli yapmıştır.
anlattığı hikaye oldukça hüzünlüdür.giselle bir köylü kızıdır ve bir kontu sevmiştir fakat sonra anlar ki aslında kont başkasıyla nişanlıdır.bu da giselle'i delirtir ve öldürür. giselle'in ölümünden sonra ise tabii kont yaptığı hatanın ve giselle'i ne kadar sevdiğinin farkına varır ama iş işten geçmiştir...
giselle'i her balerin canlandıramamaktadır çünkü bu rol, gerek sık kostüm değişimi,gerekse hareketlerin zorluğu nedeniyle gerçekten yüksek beceri ister ki bu nedenle giselle, 'dansın hamleti'dir.
benim naçizane favorim olan giselle canlandırması ise the royal ballet başbalerini olan natalia osipova'ya aittir.kendisi,yetenek kelimesinin vücut bulmuş halidir efendim.
en zorlu sahnelerden biri şudur:


ankara devlet opera ve balesi tarafından icrasını da böyle bırakayım:
devamını gör...
kusursuz bir klasik örneği ve hatta les sylphides dahil olmak üzere, tartışmasız en güzel ballet blanc* olduğunu söyleyebilirim. üstteki yazar önemli noktalara değinmiş, ben de biraz detaylandırma niyetindeyim. öncelikle belirtmem gerekiyor ki kesinlikle balletomane değilim. klasik ve nadiren neoklasik 30-35 temsil izlemişimdir en fazla fakat giselle -belki de 9 defa izlememden kaynaklı olarak- kendimde incelemeye hak bulduğum, romantik ekolün eşsiz bir parçası.

aslında benim esas üzerinde durmak istediğim mesele natalia osipova'nın niçin royal ballet baş dansçılarından biri olan marianela nunez ve la scala ballet'den nicoletta manni ve martina arduino'dan çok daha iyi bir giselle olduğu ve classical ballet and opera house'un giselle'i nasıl perişan ettiği.

baş balerini osipova olan royal ballet giselle'ini bu derece ön plana çıkaran en önemli faktör bana kalırsa tartışmasız pas de deux'un eşsiz olmasıdır ki bu da osipova ve albrecht olarak izlediğimiz bale dansçısı -balet- carlos acosta'nın çıkardığı muazzam görsel şölenin bir sonucu. uyumları neredeyse kusursuza yakındı ve tüm bu yorucu performansın ortasında bile tek bir mimiklerinde bile sapma olmadığı görülebilir. özellikle grand pas de deux'da acosta neredeyse su gibi terlemeye başlıyor bile ama anlatılan hikayenin dışına çıkacak hiçbir mimik sergilemiyor. dekor zaten muhteşemken ikilinin senkronize bir uyumla verilmek istenen duyguyu eksiksiz yansıtması tam bir başyapıt örneğidir.

burada elbette yalnızca osipova'nın başarısı söz konusu değil. avcı hilarion rolünde izlediğimiz thomas whitehead, coppélia'dan sonra belki de en iyi performansını burada sergilemiş durumda. act ii zaten tartışmasız whitehead'in yükseldiği sahneydi ama act i'de özellikle hilarion'ın giselle ve albrecht'i gördüğü sahnede, whitehead ve acosta sahnede devleşiyor. mesela classical ballet and opera house'un giselle'i daha bu noktada fire vermiş durumdaydı zira starikov roman ve vasiliev artem sahneyi o kadar donuk bir biçimde aktardılar ki o tutku, öfke ve hüsranın ifadesi çok, çok zayıftı. giselle olarak izlediğimiz mikhaylova kristina ise daha 4. dakikada ritmi kaybederek müziğin önünden gitmeye başlıyor. nicoletta manni'de de aynı kusur mevcuttu. aylarca yapılan bir tekrarı yanlış yapmamak için adımlarına odaklnamış halde duyguyu tam olarak yansıtamıyor, üstelik bu aşırı dikkatlerine rağmen müziğin ya önünde ya arkasında gidiyorlardı. osipova ise daha çok müziğe refleks gösterir gibi dans ederek bütün çabasını yüzündeki duyguyu aktarabilen mimiklerine odaklamış vaziyetteydi. basitçe ifade etmek gerekirse; bale bir dildir. üstelik farklı kollara ayrılan bir dil. osipova bu dili doğuştan beri biliyor gibiyken diğerleri yaptıkları bir ezberi hatırlamaya çalışır gibi dans ediyorlardı. esas faktör kesinlikle bu.

özellikle act ii'nin son dakikalarında acosta ve osipova'nın ortaya çıkardığı manzara övgüyü hak eden cinsten bir şey. kesinlikle o ruhani havayı osipova'nın ritmin altında kalan ve acosta'nın peşi sıra ilerleyen ağır hareketlerinden alabiliyoruz ki gerçekten act ii için quuen of the wilis, myrtha'nın balerini hikaru kobayashi'yi de takdir etmek gerek. bu kadar donuk ve ifadesiz bir rolde,katılığın da cisimleşen bir duygu olduğunu harika bir biçimde aktarıyor. act i'deki pas de six'de gerçekten diğer varyasyonların ötesinde.

bir diğer önemli husus deirdre chapman'ın berthe rolündeki performansı. gerçekten osipova ile harika bir uyum sergilediler sahnede. özellikle giselle'in bathilde'nin ona verdiği kolyeyi parçalara ayırarak annesi berthe'nin kucağına yığıldığı sahnede yalnızca bir bale gösterisi değil ideal bir oyunculuk performansı da izliyoruz. ki zaten berthe, giselle'de tanıştığımız ilk karakterdir. gerçi bir kaç temsilde sahneye ilk lord albrecht ve yaverinin konuk olduğu, bazen de cb&oh'da gördüğümüz gibi hilarion'ın tanıtıldığı açılış sekansları olmuştur ama istisna sonuçta bunlar.

gerçekten ayrı ayrı övülecek çok detay var lakin çok uzatmak istemiyorum. gösteri şu an marquee tv'de mevcut. üyelik ücretinin yanı sıra sanıyorum biletli gösteri sınıfında olduğu için ek olarak minik bir kiralama ücreti de istenmekte. izlemek isteyen varsa geçici süreliğine hesabımı ücretsiz olarak paylaşabilirim. bu yüzden bir süre mesaj alımımı açık tutacağım. yakın zamanda akram khan's giselle ile karşılaştırabilmek ve tekrar izlemek için kiralamıştım boş yere süresi dolmasın, en azından bir sanatsevere faydam dokunsun.

üstteki yazar biraz bilgi vermiş ben de sinopsis yazar gibi yazmasam da daha detaylı bir hikaye anlatımı yapayım. ne yazık ki zayıf bir kalbi olan güzeller güzeli giselle ve annesi berthe küçük bir kasabada yaşamaktadır. lord albrecht ve yaveri kasabaya gelir ve albrecth halktan biri gibi giyinerek kendini farklı biri gibi gösterir giselle'e. albrecht'in gerçek kimliğinden habersiz olan giselle ona aşık olur fakat ikisini gören avcı hilarion, giselle'e önceden aşık olduğu için genç kadının ayaklarına kapanır ve onunla gelmesini ister fakat giselle çoktan albrecht'e aşık olmuştur. annesi berthe'ye durumu açıklamaya çalışsa da kadıncağız bu aşka pek sıcak bakmaz ve derin bir kedere sürüklenir. bu sırada hilarion ise gizli gizli albrecht'i takip edip bir açığını bulma derdindedir. onun üstünü gizlice değiştirdiğini fark eden hilarion, şans eseri albrecht'in kılıcını bulur. bu oymalı ve işlemeli pahalı kılıcın, kasabalı birine ait olamayacağının farkındadır. o sıralarda bir av partisinin ortasında kasabaya soylular gelir, bu soyluların arasında albrecht'in nişanlısı bathilde'de de vardır. giselle ve berthe onlara su -şarap da olabilir- ikram ederler. bathilde, onun kıyafetlerine hayran hayran bakan giselle'e bir kolye bile verir. tabi sonrasında hilarion'un sayesinde gerçek açığa çıkar ve giselle, biricik sevgilisinin nişanlı olduğunu ve onu kandırdığını öğrenince kederinden ölüverir.

act ii'de hilarion'ı, giselle'in mezarında pişman ve üzgün halde görürüz ama sevgilileri tarafından ihanete uğramış genç kadınların hayeletleri/wili'ler -bu yerel efsanelerdendir, beyaz giyen kadınlar olarak da geçer eski mitlerde zaten- tarafından intihara sürüklenir. bu sırada ellerinde çiçekler ile mezarın başına albrecht gelir. elbette onu da hilarion'ın sonuna benzer bir son beklemektedir ancak giselle karanlık ve tehlikelerle dolu gece boyunca albrecht'i wili'lerin zulmünden korumak için çabalayıp durur. gün doğarken giselle ile birlikte tüm tehlike de ortadan kaybolur ve albrecth elinde bir dal çiçek ile birlikte mezarlığın orta yerinde hüsranla kalakalır.

giselle için bale'nin hamlet'i denildiği doğrudur ama bence bir diğer mesele izleyici kitlesini anlamak için de eşsiz bir eserdir giselle zira koreografi o kadar zorlukla icra edilebilecek türden büyüleyiciliğe sahiptir ki bu durum giselle'in hikayesine ters düşebilecek bir duygu unsuru ortaya çıkarır. gösterinin sonunda mutlu görünenler, dans gösterisi izlemeye gelenlerdir ve bu gösteri onları fazlasıyla tatmin etmiştir ama hikayenin özünü kaçırırlar çünkü bale'nin dilinden anlamazlar. bir diğer seyirci tipi ise gösteri sonunda hüzünlü olanlardır. asıl sanatsal tatmini bana kalırsa onlar yaşar zira bale kendine has muazzam dili ile en ağır romanların yansıtamayacağı türden bir trajediyi iki perdeye sığdırarak, gerçek bir şölen yaratır.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim