orijinal adı: en attendant godot
yazar: samuel beckett
yayım yılı: 1949
eylemsizlik etkisiyle hayatları kısır döngüye giren insanların ne veya kim olduğu, ne zaman geleceği ve hatta gelip gelmeyeceği dahi belli olmayan bir ''godot''yu bekleyişlerinin absürt hikayesidir.
yazar: samuel beckett
yayım yılı: 1949
eylemsizlik etkisiyle hayatları kısır döngüye giren insanların ne veya kim olduğu, ne zaman geleceği ve hatta gelip gelmeyeceği dahi belli olmayan bir ''godot''yu bekleyişlerinin absürt hikayesidir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ukaladost" tarafından 12.03.2021 15:36 tarihinde açılmıştır.
1.
orijinal adi en attendant godot olan, irlandali yazar samuel beckett'in yazdigi, ilk kez 1953 yilinda paris'te sahnelenen piyes. absürt tiyatronun en meshur orneklerinden biridir.
cogu absürt eser gibi cok farkli yorumlamalara acik bir piyes. genellikle godot, isminden de anlasilabilecegi gibi tanri (god) olarak dusunulur. heyecanla beklenmesine ragmen hicbir zaman gelmeyen godot, beckett'in, ikinci dunya savasi'ni yasamis bircok insan gibi tanridan umidini kesmesine yorumlanir. bu bekleyis, insanoglunun durmak bilmeyen tanri arayisin bir betimlemesidir. lakin bu dogru degil.
beckett'a bircok roportajda godot'nun anlami soruluyor. ozellikle de, godot'nun tanri olup olmadigi soruluyor. beckett ise godot'yu yaratirken hicbir zaman tanriyi dusunmedigini soyluyor. aslina bakarsaniz godot'nun hicbir ozel anlami olmadigini defalarca soyluyor. peki o zaman godot ne ?
godot'yu bekleyen, piyesin basrolleri vladimir ve estragon. ancak, godot'yu arayan seyirci. bu piyesi izlemis ya da okumus herkes godot'nun ne ya da kim oldugunu anlamaya calisiyor. herkesin godot'nun kim ya da ne olduguna dair bir fikri var. estragon ve vladimir'in devamli huzursuz oldugunu goruyoruz piyes boyunca. aslina bakarsaniz onlar da godot'nun kim oldugunu bilmiyorlar ama bekliyor. bir yandan, godot geldiginde her seyin iyi olacagini dusunuyorlar.
godot, insan icin tanridan daha da onemli olan bir sey. godot anlam. beckett, aslina bakarsaniz, seyirici ile dalga geciyor. bu piyesi okudugunuzda ya da izlediginizde, godot'ya devamli bir anlam yukluyorsunuz. cunku insani en huzursuz eden sey bu hayatta anlamsizlik. her seyin bir anlami olmak zorunda. cunku insanlar ölümlü ve hayatlarinin bir anlami olmasini istiyorlar. varoluslarinin bir anlami olmasini istiyorlar. godot, insanoglunun anlam arayisini temsil ediyor. piyeste, godot'nun bir anlami aslinda yok... ya da var. bu size kalmis. ama piyesin amaci godot'ya bir anlam yuklemek degil. piyesin amaci seyircinin godot'ya bir anlam yuklemesi. godot, bir karakter degil. godot, piyeste yok bile. ancak seyirci godot'nun piyeste oldugunu zannediyor. lakin diger taraftan seyirci, kendisinin piyeste oldugunu farketmiyor.
insan, herhangi bir seyin cevapsiz kalmasindan ya da bir anlami olmamasindan o kadar korkuyor ki, seyircinin piyes bittikten sonra ilk dusundugu sey godot'nun ne oldugu ve buna bir cevap bulana kadar rahatlamiyor. beckett, godot'nun ne oldugunu, var olup olmadigini hicbir zaman cevaplamiyor. bunun bir cevabi yok. godot godot. baska bir sey degil.
cogu absürt eser gibi cok farkli yorumlamalara acik bir piyes. genellikle godot, isminden de anlasilabilecegi gibi tanri (god) olarak dusunulur. heyecanla beklenmesine ragmen hicbir zaman gelmeyen godot, beckett'in, ikinci dunya savasi'ni yasamis bircok insan gibi tanridan umidini kesmesine yorumlanir. bu bekleyis, insanoglunun durmak bilmeyen tanri arayisin bir betimlemesidir. lakin bu dogru degil.
beckett'a bircok roportajda godot'nun anlami soruluyor. ozellikle de, godot'nun tanri olup olmadigi soruluyor. beckett ise godot'yu yaratirken hicbir zaman tanriyi dusunmedigini soyluyor. aslina bakarsaniz godot'nun hicbir ozel anlami olmadigini defalarca soyluyor. peki o zaman godot ne ?
godot'yu bekleyen, piyesin basrolleri vladimir ve estragon. ancak, godot'yu arayan seyirci. bu piyesi izlemis ya da okumus herkes godot'nun ne ya da kim oldugunu anlamaya calisiyor. herkesin godot'nun kim ya da ne olduguna dair bir fikri var. estragon ve vladimir'in devamli huzursuz oldugunu goruyoruz piyes boyunca. aslina bakarsaniz onlar da godot'nun kim oldugunu bilmiyorlar ama bekliyor. bir yandan, godot geldiginde her seyin iyi olacagini dusunuyorlar.
godot, insan icin tanridan daha da onemli olan bir sey. godot anlam. beckett, aslina bakarsaniz, seyirici ile dalga geciyor. bu piyesi okudugunuzda ya da izlediginizde, godot'ya devamli bir anlam yukluyorsunuz. cunku insani en huzursuz eden sey bu hayatta anlamsizlik. her seyin bir anlami olmak zorunda. cunku insanlar ölümlü ve hayatlarinin bir anlami olmasini istiyorlar. varoluslarinin bir anlami olmasini istiyorlar. godot, insanoglunun anlam arayisini temsil ediyor. piyeste, godot'nun bir anlami aslinda yok... ya da var. bu size kalmis. ama piyesin amaci godot'ya bir anlam yuklemek degil. piyesin amaci seyircinin godot'ya bir anlam yuklemesi. godot, bir karakter degil. godot, piyeste yok bile. ancak seyirci godot'nun piyeste oldugunu zannediyor. lakin diger taraftan seyirci, kendisinin piyeste oldugunu farketmiyor.
insan, herhangi bir seyin cevapsiz kalmasindan ya da bir anlami olmamasindan o kadar korkuyor ki, seyircinin piyes bittikten sonra ilk dusundugu sey godot'nun ne oldugu ve buna bir cevap bulana kadar rahatlamiyor. beckett, godot'nun ne oldugunu, var olup olmadigini hicbir zaman cevaplamiyor. bunun bir cevabi yok. godot godot. baska bir sey degil.
devamını gör...
2.
t. eagleton, iyimser olmayan umut isimli kitabında şöyle söylüyordu: "godot'un gelişinin felaket getirmeyeceğini kim söyleyebilir. (birkaç sayfa sonra ise) bizi hayal kırıklığına uğratma ihtimali olmayan tek mesih, hiç gelmeyendir."
estragon ve vladimir; yani sen ben o, yani biz. beklemeyelim dostlar.
godot gibi hayal satan tüm dükkanların ürünleri camdandır ve kırıklardan dolayı firmaları hiçbir zaman sorumlu olmamıştır.
estragon ve vladimir; yani sen ben o, yani biz. beklemeyelim dostlar.
godot gibi hayal satan tüm dükkanların ürünleri camdandır ve kırıklardan dolayı firmaları hiçbir zaman sorumlu olmamıştır.
devamını gör...
3.
bir samuel beckett başyapıtıdır.
estragon: hadi gidelim.
vladimir : gidemeyiz.
estragon: neden?
vladimir: çünkü godot’yu bekliyoruz.
estragon: ha!
ara ara tekrar eden bir diyalogtur bir ağacın dibinde godot’yu bekleyen ikili arasında. onlar habire beklerler ve godot asla gelmez. gidemezler çünkü godot’nun gelme ihtimali vardır ama godot asla gelmez. ara ara vaz geçmeye niyetlenip beklemeye devam ederler ve godot asla gelmez. ve dünya edebiyatı ve dilleri beyhude bekleyişleri anlatan bir deyim kazanır: godot’yu beklemek.
hepimiz bir şeylerin cahiliyiz. ve sonsuz bir bekleyişin ölümlü failleriyiz. hepimiz bizim için belirsiz ama sanki hayatımızı değiştirecek bir şeyleri beklemekle harcıyoruz hayat diye bize dayatılan bu gönülsüz esaret süresince.
bazılarımız bizi bambaşka bir yapacak o fırsatı beklerken bazılarımız hayatımıza anlam katacak birini bekliyoruz. bazılarımız ise gökyüzüne bakarak her yerde olduğunu düşündüğümüz ilahi varlığı arıyoruz, sanki baktığımız yerde olması gerekirmiş gibi.
vladimir ve estragon da bekliyor. bir ses, bir koku, belki de bir dokunuş bekliyor, hiçliğin ortasından ellerinden tutması için. gelmez mi acaba beklenen? ya da gelse bir şeyleri değiştirebilir mi?
acaba vladimir ve estragon “ tanrı’yı” ( god ) bekleyen iki budala ( ıdiot ) mıdır?
estragon: hadi gidelim.
vladimir : gidemeyiz.
estragon: neden?
vladimir: çünkü godot’yu bekliyoruz.
estragon: ha!
ara ara tekrar eden bir diyalogtur bir ağacın dibinde godot’yu bekleyen ikili arasında. onlar habire beklerler ve godot asla gelmez. gidemezler çünkü godot’nun gelme ihtimali vardır ama godot asla gelmez. ara ara vaz geçmeye niyetlenip beklemeye devam ederler ve godot asla gelmez. ve dünya edebiyatı ve dilleri beyhude bekleyişleri anlatan bir deyim kazanır: godot’yu beklemek.
hepimiz bir şeylerin cahiliyiz. ve sonsuz bir bekleyişin ölümlü failleriyiz. hepimiz bizim için belirsiz ama sanki hayatımızı değiştirecek bir şeyleri beklemekle harcıyoruz hayat diye bize dayatılan bu gönülsüz esaret süresince.
bazılarımız bizi bambaşka bir yapacak o fırsatı beklerken bazılarımız hayatımıza anlam katacak birini bekliyoruz. bazılarımız ise gökyüzüne bakarak her yerde olduğunu düşündüğümüz ilahi varlığı arıyoruz, sanki baktığımız yerde olması gerekirmiş gibi.
vladimir ve estragon da bekliyor. bir ses, bir koku, belki de bir dokunuş bekliyor, hiçliğin ortasından ellerinden tutması için. gelmez mi acaba beklenen? ya da gelse bir şeyleri değiştirebilir mi?
acaba vladimir ve estragon “ tanrı’yı” ( god ) bekleyen iki budala ( ıdiot ) mıdır?
devamını gör...
4.
amerikalı tiyatro yönetmeni alan schneider samuel beckett'e godot adıyla neyi kastettiniz diye sorar beckett ise şu cevabı verir: bilseydim oyunun içinde söylerdim.
hepimiz bişeylerin değişmesi için birşeyin gelmesini bekliyoruz. ama neyi beklediğimizi biliyor muyuz?
hepimiz bişeylerin değişmesi için birşeyin gelmesini bekliyoruz. ama neyi beklediğimizi biliyor muyuz?
devamını gör...
5.
2. dünya savaşı sonrası buhran döneminde ortaya çıkan absürt akımın en meşhur örneklerinden. insanlar neden bunu alıp okuyorlar anlamış değilim. tiyatro oyunları okunmak için yazılmazlar. neyse.
bu oyun, klasik oyunların alışageldiğimiz iyi kurulu olay örgülerine zıt yapıdadır. oyunda takvimlerin, saatlerin söz konusu olduğu doğrusal kronolojik bir anlatım yoktur ve gelişip çözülen bir olay zincirine rastlanmaz. belli bir başlangıç ve son, anlamlı diyaloglar ve psikolojisini çözümleyebileceğimiz iyi betimlenmiş karakterler de bulunmaz. sahnede bütünüyle anlamsızlık ve saçmalık hakimdir.
herhangi bir zamanda ve herhangi bir yerde godot'yu beklemekte olan vladimir ve estragon'un (diğer adları gogo ve didi) eylemsizliklerini izleriz. çünkü oyunda hiçbir olay yoktur. godot'nun gelip gelmeyeceği ise belli değildir. kimliği belirsiz bir kurtarıcı olarak çizilen godot'nun beklenişi, merakı tetikleyen ve oyunu izlenebilir kılan tek unsurdur. godot bir insan olabileceği gibi, çoğu kişi tarafından bir simge olarak da yorumlanmıştır. uydur uydur ipe diz yani. aslında godot'un kim ya da ne olduğunu oyunun yazarı bile bilmemektedir. bu soruyu kendisine soranlara bağırıp çağırdığı söyleniyor. terbiyesiz.
bu nesnel değerlendirmenin ardından oyun hakkkındaki şahsi fikirlerimi söylemem gekerekirse; tek kelimeyle: iğrenç. absürt akımın buhran dönemi sonrası nihilist ve karamsar duyguların ifadesi olarak ortaya çıktığını biliyoruz. yani sağlıklı bir ruhun ürünü değil bu oyun. peki bizler neden bu kafayla üretilmiş işleri kendimize uyarlamaya çalışıyoruz? bizler 2. dünya savaşını ve büyük buhranı yaşamadık ki...
bir düşünelim... tüm ailesini ve tüm varlığını aynı gün kaybeden bir karşı komşumuz olsa, bir de üstüne ağır hastalıklar geçirip tüm bunların travmasıyla kafayı sıyırsa bu komşumuz ve doğal olarak deli deli davranmaya başlasa... ne yaparız? onun bu tavırlarından bir anlam çıkarmaya çalışır mıyız gerçekten? ona özenip onun gibi olmaya çalışır mıyız ya da?
bu sorulara evet diyebiliyorsanız, bu iğrenç oyuna duyduğunuz hayranlığı sürdürmekte tutarlısınız derim.
bu oyun, klasik oyunların alışageldiğimiz iyi kurulu olay örgülerine zıt yapıdadır. oyunda takvimlerin, saatlerin söz konusu olduğu doğrusal kronolojik bir anlatım yoktur ve gelişip çözülen bir olay zincirine rastlanmaz. belli bir başlangıç ve son, anlamlı diyaloglar ve psikolojisini çözümleyebileceğimiz iyi betimlenmiş karakterler de bulunmaz. sahnede bütünüyle anlamsızlık ve saçmalık hakimdir.
herhangi bir zamanda ve herhangi bir yerde godot'yu beklemekte olan vladimir ve estragon'un (diğer adları gogo ve didi) eylemsizliklerini izleriz. çünkü oyunda hiçbir olay yoktur. godot'nun gelip gelmeyeceği ise belli değildir. kimliği belirsiz bir kurtarıcı olarak çizilen godot'nun beklenişi, merakı tetikleyen ve oyunu izlenebilir kılan tek unsurdur. godot bir insan olabileceği gibi, çoğu kişi tarafından bir simge olarak da yorumlanmıştır. uydur uydur ipe diz yani. aslında godot'un kim ya da ne olduğunu oyunun yazarı bile bilmemektedir. bu soruyu kendisine soranlara bağırıp çağırdığı söyleniyor. terbiyesiz.
bu nesnel değerlendirmenin ardından oyun hakkkındaki şahsi fikirlerimi söylemem gekerekirse; tek kelimeyle: iğrenç. absürt akımın buhran dönemi sonrası nihilist ve karamsar duyguların ifadesi olarak ortaya çıktığını biliyoruz. yani sağlıklı bir ruhun ürünü değil bu oyun. peki bizler neden bu kafayla üretilmiş işleri kendimize uyarlamaya çalışıyoruz? bizler 2. dünya savaşını ve büyük buhranı yaşamadık ki...
bir düşünelim... tüm ailesini ve tüm varlığını aynı gün kaybeden bir karşı komşumuz olsa, bir de üstüne ağır hastalıklar geçirip tüm bunların travmasıyla kafayı sıyırsa bu komşumuz ve doğal olarak deli deli davranmaya başlasa... ne yaparız? onun bu tavırlarından bir anlam çıkarmaya çalışır mıyız gerçekten? ona özenip onun gibi olmaya çalışır mıyız ya da?
bu sorulara evet diyebiliyorsanız, bu iğrenç oyuna duyduğunuz hayranlığı sürdürmekte tutarlısınız derim.
devamını gör...
6.
samuel beckett' ın en ünlü eseridir .
kitabın baş kahramanları estragon ve vladimir'in bekledikleri godot kelimesinin god (tanrı ) olup olmadığı ise bilinmez. beckett da eserinde bunun bilgisini vermemektedir. 1953 yılında, yani 2. dünya savaşı 'nın hemen sonrasında yazılmış olan bu tiyatro eseri absürd tiyatronun en iyi örneklerinden biri olarak kabul edilir.
hiç gelmeyecek , dahası anlamı bile olmayan godot beklenir eser boyunca.
eser tabii ki dönemin boğucu atmosferi ve yıkım sonrası edebiyat düşünülerek değerlendirilmeli. okunmaktan ziyade başarılı bir ekipten izlenirse çok daha keyifli hale gelecektir .
kitabın baş kahramanları estragon ve vladimir'in bekledikleri godot kelimesinin god (tanrı ) olup olmadığı ise bilinmez. beckett da eserinde bunun bilgisini vermemektedir. 1953 yılında, yani 2. dünya savaşı 'nın hemen sonrasında yazılmış olan bu tiyatro eseri absürd tiyatronun en iyi örneklerinden biri olarak kabul edilir.
hiç gelmeyecek , dahası anlamı bile olmayan godot beklenir eser boyunca.
eser tabii ki dönemin boğucu atmosferi ve yıkım sonrası edebiyat düşünülerek değerlendirilmeli. okunmaktan ziyade başarılı bir ekipten izlenirse çok daha keyifli hale gelecektir .
devamını gör...
7.
eser içinde godot'yu hiçbir şeyle bağdaştıramayız, çünkü godot'yu bağlam içinde düpedüz "hiçbir şey"dir. godot'yu bağlam dışına çıkarırsanız tanrı da dersiniz, çay bardağı da dersiniz, mesih de dersiniz. pek de bir anlam yüklememek lazım diye düşünmekteyim.. eser hem muğlak hem absürt olduğu için hakkında 464564622 tane yorum yapılabilir. hiçbiri de doğru olmayacağı için salıp keyif almaya bakalım... ya bi yerde estragondu galiba ağaç taklidi yapıyor sonra dönüp vladimir'e sence tanrı beni görüyor mu diye soruyordu acayip patlamıştım orada.. işte böyle bi eser benim nazarımda.. mesela birbirlerine hakaret ediyorlar estragon vladimir'e eleştirmen diyerek hakaret ediyor.. gayet komik. beckett'in "hiçbir şeyi" anlatmak isterken her şeyi anlattığını düşündüğüm için ve bunun da çok büyük bir beceri olduğunu düşündüğüm için acayip seviyorum bu oyunu..
devamını gör...
8.
kitap tiyatro metni şeklinde yazıldığı için okunması dahası alakasız diyaloglar arasında bir bağ kurulması benim için zor oldu. ancak şu kadarını söyleyebilirim ki godot ikinci dünya savaşı sonrası yaşanan varoluşsal krizleri, insanın anlam arayışını, kaygıyı ve bir kurtarıcıyı sembolize etmektedir. san sahnedeki diyalog da bu umutsuz, kaygılı tavrı desteklemektedir.
gogo: böyle devam edemeyeceğim ben.
didi: sana öyle geliyor.
gogo: ayrılsak? belki daha hayırlı olur.
didi: yarın asarız kendimizi, godot gelmezse.
gogo: ya gelirse.
didi: kurtuluruz.
gogo: böyle devam edemeyeceğim ben.
didi: sana öyle geliyor.
gogo: ayrılsak? belki daha hayırlı olur.
didi: yarın asarız kendimizi, godot gelmezse.
gogo: ya gelirse.
didi: kurtuluruz.
devamını gör...
9.
karakterlerimiz acaba kimi bekliyor tanrıyı mı kurtarıcı mesihi mi?? absürt edebiyatın bir numaralı yazarı olan becketten bir numaraları eseri. türkiye halkları olarak biz de bu siyasi atmosferde godot u bekler olduk. utanmak lazım.
devamını gör...
10.
eveet. sözlük kütüphanesinden aldığım kitaplardan birini daha bitirdim ve kitaplarım yavaş yavaş azalıyor. var ol kütüphane. ama yeni kitaplarımı da gönder artık.
neyse.
samuel beckett tarafından tiyatro türünde yazılan 135 sayfalık eser alanında efsaneleşmiş. bu kitap detaylara inildiğinde çok anlamsız bir kitap gibi gözükse de uzaktan büyük resme baktığınızda neden yıllarca çok sevilmiş ve hâlâ okunuyor, sahneleniyor anlıyorsunuz.
kitap iki arkadaşın godot diye bir adamı beklemelerini anlatıyor. akşam oluyor adam gelmiyor. ertesi gün tekrar bekliyorlar, ertesi gün tekrar, tekrar, tekrar... ikisi de artık hafiften sıyırmışlar, kendileri de çok akıllı olmadıklarını biliyorlar. godot birçok şeyi temsil etse de her okuyan onu gözünde başka şekilde canlandırabilir. okur için bu kadar farklı şeyler temsil edebilmesi de yazarın bir başarısı. bir de kitap içinde gördüğümüz iki karakter daha var. efendi ve hizmetçisi. hatta kölesi bile diyebiliriz. köleyi tanıdıkça aklıma efendisine itiraz etmeyen, işkence görmesine rağmen sahibinin yanından kaçmayan biz modern köleler geldi. bu ikiliyi de toplumda sürekli görebiliriz. yine temsil ettikleri birden fazladır.
okuması kolay, anlaması herkesin harcı olmayan (belki ben de hakkıyla anlamamış olabilirim), muhteşem bir tiyatro metni okudum. umarım bir gün çok iyi sahnelenmiş bir çeşidini de izleme şansım olur.
neyse.
samuel beckett tarafından tiyatro türünde yazılan 135 sayfalık eser alanında efsaneleşmiş. bu kitap detaylara inildiğinde çok anlamsız bir kitap gibi gözükse de uzaktan büyük resme baktığınızda neden yıllarca çok sevilmiş ve hâlâ okunuyor, sahneleniyor anlıyorsunuz.
kitap iki arkadaşın godot diye bir adamı beklemelerini anlatıyor. akşam oluyor adam gelmiyor. ertesi gün tekrar bekliyorlar, ertesi gün tekrar, tekrar, tekrar... ikisi de artık hafiften sıyırmışlar, kendileri de çok akıllı olmadıklarını biliyorlar. godot birçok şeyi temsil etse de her okuyan onu gözünde başka şekilde canlandırabilir. okur için bu kadar farklı şeyler temsil edebilmesi de yazarın bir başarısı. bir de kitap içinde gördüğümüz iki karakter daha var. efendi ve hizmetçisi. hatta kölesi bile diyebiliriz. köleyi tanıdıkça aklıma efendisine itiraz etmeyen, işkence görmesine rağmen sahibinin yanından kaçmayan biz modern köleler geldi. bu ikiliyi de toplumda sürekli görebiliriz. yine temsil ettikleri birden fazladır.
okuması kolay, anlaması herkesin harcı olmayan (belki ben de hakkıyla anlamamış olabilirim), muhteşem bir tiyatro metni okudum. umarım bir gün çok iyi sahnelenmiş bir çeşidini de izleme şansım olur.
devamını gör...
11.
keanu reeves ve alex winter’ın başrolleri paylaştığı yeni tiyatro uyarlaması 2025’te perdelenecekmiş. şimdiden merakla bekliyorum. estragon rolünde reeves, vladimir rolünde ise alex bey varmış ayrıca.
devamını gör...