yazar: erdal öz
yıl: 1986
yazar ve yayıncı erdal öz'ün mamak askeri cezaevinde kaldığı süre boyunca tanıştığı ve konuştuğu deniz gezmiş, hüseyin inan ve yusuf aslan ile ettiği sohbetlerden, tuttuğu notlardan oluşturduğu anı türündeki roman adını, turgut uyar'ın salihat-ı nisvandan saffet hanımefendi’ye adlı şiirinin bir dizesinden almıştır.
yıl: 1986
yazar ve yayıncı erdal öz'ün mamak askeri cezaevinde kaldığı süre boyunca tanıştığı ve konuştuğu deniz gezmiş, hüseyin inan ve yusuf aslan ile ettiği sohbetlerden, tuttuğu notlardan oluşturduğu anı türündeki roman adını, turgut uyar'ın salihat-ı nisvandan saffet hanımefendi’ye adlı şiirinin bir dizesinden almıştır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "dandoldenyus" tarafından 08.12.2020 06:49 tarihinde açılmıştır.
1.
deniz gezmiş ve arkadaşlarını idama götüren süreci detaylarıyla anlatan erdal öz tarafından yazılan anı-roman. adını, turgut uyar'ın "herkes ne zaman ölür, elbet gülünün solduğu akşam" dizelerinden almıştır. "bozkurtların ölümü" ülkücü, bu kitap da sol hareketin kılavuzu sayılır.
devamını gör...
2.
erdal öz'ün 1986 yılında yayınladığı kitaptır.
12 mart muhtırasından sonra tutuklanıp mamak cezaevine konulan erdal öz, orada deniz gezmiş, yusuf aslan ve hüseyin inan'la tanışır. onların ağzından görüş saatleri uydukça notlar alır. kitap o notların birleştirilip başka tanıklarla desteklenip basılmasıyla ortaya çıkmıştır.
okuyup sevdiğim ilk anlatı türünde eser.
deniz, pusuya düşürüldüğü zamanı anlatırken; "çukurun içindeydim. üzerimden kurşunlar uçuşuyordu. o an aklıma sevdiğim kadınlar geldi. şu an evlerinin sıcağında oturan kadınlar..."
"burada ölen yalnızca benim bedenimdir, ki zaten ölümlüydü, ölecekti. ama düşüncemi öldüremeyeceksiniz, ölmeyecek, yaşayacak"
"yaşasın işçiler, köylüler. kahrolsun emperyal-"... -"izm" , derken, "izm"i bütünleyemedi, çünkü, infaz savcısının" "çek! çek!" diye bağırması üzerine, cellat arkadan tabureye ayağıyla vuruverdi.
...
infaz savcısı, "masayı çekin altından! diye bağırdı.
masayı çektiler.
gitmişti deniz.
12 mart muhtırasından sonra tutuklanıp mamak cezaevine konulan erdal öz, orada deniz gezmiş, yusuf aslan ve hüseyin inan'la tanışır. onların ağzından görüş saatleri uydukça notlar alır. kitap o notların birleştirilip başka tanıklarla desteklenip basılmasıyla ortaya çıkmıştır.
okuyup sevdiğim ilk anlatı türünde eser.
deniz, pusuya düşürüldüğü zamanı anlatırken; "çukurun içindeydim. üzerimden kurşunlar uçuşuyordu. o an aklıma sevdiğim kadınlar geldi. şu an evlerinin sıcağında oturan kadınlar..."
"burada ölen yalnızca benim bedenimdir, ki zaten ölümlüydü, ölecekti. ama düşüncemi öldüremeyeceksiniz, ölmeyecek, yaşayacak"
"yaşasın işçiler, köylüler. kahrolsun emperyal-"... -"izm" , derken, "izm"i bütünleyemedi, çünkü, infaz savcısının" "çek! çek!" diye bağırması üzerine, cellat arkadan tabureye ayağıyla vuruverdi.
...
infaz savcısı, "masayı çekin altından! diye bağırdı.
masayı çektiler.
gitmişti deniz.
devamını gör...
3.
uzun zamandır yakın siyasi tarih okumak istiyordum. fakat bunu tarafsız şekilde nasıl yapacağımı bilemedim.
siyasetten uzak, fakat fikir olarak sola yakın büyütülmüş bir çocuğum. pek çok insan siyasi fikir ve görüşünü ailesinden alırken benim sorularım çoğunlukla yanıtsız kalırdı. ne anlatıldı ne cevaplandı. hâlâ alevi-sünni tartışmaları, sağ-sol davaları bana anlamsız gelir.
erkek arkadaşımsa tam bir milliyetçi, ırkçı ve türkçü. bir gün sohbet sırasında kendisine "bazen söylediğin hiçbir şeyi anlamadığımı hissediyorum. bilal'e anlatır gibi anlatıyorsun fakat bende karşılığı olmuyor. üzücü bu. söylediklerini anlayıp eşlik etmek isterdim. fakat bunu yapamıyorum. sana sıfırdan anlat, demek de istemiyorum. çünkü senin de bir görüşün var. dolayısıyla bana ister istemez görüşünü yansıtacaksın. fakat başkasından dinlemek de istemiyorum. çünkü onlara da güvenmiyorum. keşke benim gibi tarafsız ama konuyu derinliklerine kadar bilen biri olsa da anlatsa" demiştim. "o halde bu konular hakkında okumalara başla. bir süre sonra ister istemez kimin ne kadar doğru ya da yanlış düşündüğünü kendi akıl çerçevende anlarsın" dedi ve bu da bana gerçekten mantıklı göründü. *
o günden sonra nereden nasıl başlayacağımı düşündüm. ve karşıma çıkan ilk kitap bu oldu. aylarca satın alıp almamak konusunda kararsız kaldım. fakat hiç alışveriş listemden çıkarmamıştım. son kütüphane ziyaretimde rafta görünce aldım hemen. bugün başladım ve %25'i dakikalar içinde bitti. zihnimdeki o "boşa giden yaşamlar" fikri devam ediyor ve hâlâ niçin bu kadar kargaşa yaşandı, uğruna canlar alındı anlamış değilim.
çok manasız, gerçekten çok manasız. tüm o hengamenin içinde kazanan taraf hiç olmamış, olamazmış da... olan ölenlere olmuş.
siyasetten uzak, fakat fikir olarak sola yakın büyütülmüş bir çocuğum. pek çok insan siyasi fikir ve görüşünü ailesinden alırken benim sorularım çoğunlukla yanıtsız kalırdı. ne anlatıldı ne cevaplandı. hâlâ alevi-sünni tartışmaları, sağ-sol davaları bana anlamsız gelir.
erkek arkadaşımsa tam bir milliyetçi, ırkçı ve türkçü. bir gün sohbet sırasında kendisine "bazen söylediğin hiçbir şeyi anlamadığımı hissediyorum. bilal'e anlatır gibi anlatıyorsun fakat bende karşılığı olmuyor. üzücü bu. söylediklerini anlayıp eşlik etmek isterdim. fakat bunu yapamıyorum. sana sıfırdan anlat, demek de istemiyorum. çünkü senin de bir görüşün var. dolayısıyla bana ister istemez görüşünü yansıtacaksın. fakat başkasından dinlemek de istemiyorum. çünkü onlara da güvenmiyorum. keşke benim gibi tarafsız ama konuyu derinliklerine kadar bilen biri olsa da anlatsa" demiştim. "o halde bu konular hakkında okumalara başla. bir süre sonra ister istemez kimin ne kadar doğru ya da yanlış düşündüğünü kendi akıl çerçevende anlarsın" dedi ve bu da bana gerçekten mantıklı göründü. *
o günden sonra nereden nasıl başlayacağımı düşündüm. ve karşıma çıkan ilk kitap bu oldu. aylarca satın alıp almamak konusunda kararsız kaldım. fakat hiç alışveriş listemden çıkarmamıştım. son kütüphane ziyaretimde rafta görünce aldım hemen. bugün başladım ve %25'i dakikalar içinde bitti. zihnimdeki o "boşa giden yaşamlar" fikri devam ediyor ve hâlâ niçin bu kadar kargaşa yaşandı, uğruna canlar alındı anlamış değilim.
çok manasız, gerçekten çok manasız. tüm o hengamenin içinde kazanan taraf hiç olmamış, olamazmış da... olan ölenlere olmuş.
devamını gör...
4.
bir erdal öz kitabıdır.
erdal öz iyi bir yazardır benim için. yıllar önce okuduğum kitaplarını bu sene yeniden okumaya karar verdim. sanırım en zor okuma da bu kitap oldu benim için. deniz gezmiş, yusuf aslan ve hüseyin inan hakkında bir şeyler okumak bana hala çok dokunuyor. tabii sadece bu üç isim değil. sinan cemgil, ulaş bardakçı ve taylan özgür ve diğerlerini de öyle.
turgut uyar'ın dizilerinden ismini alan bu kitap mamak askeri cezaevinde erdal öz ile deniz gezmiş ve yusuf aslan'ın konuşmalarını, erdal öz'ün gözlemlerini ve anılarını ve 6 mayıs gecesi yusuf aslan, hüseyin inan ve deniz gezmiş'in rövanşist bir düşünce ile asılarak idam edilmelerini anlatıyor.
aslında bu kitapta yazılan her şeyi daha önce defalarca okudum. ama infaz savcısının söz vermesine rağmen hüseyin inan'ın mektuplarından birini yerine ulaştırmaması ve bu genç adamların öyle vasiyet etmelerine rağmen taylan özgür'ün yanına gömülmemeleri bana hala çok üzücü gelir.
tam da deniz gezmiş'in istediği gibi oldu ve erdal öz bu kitabı yazdı ve biz o gençleri unutmadık.
erdal öz iyi bir yazardır benim için. yıllar önce okuduğum kitaplarını bu sene yeniden okumaya karar verdim. sanırım en zor okuma da bu kitap oldu benim için. deniz gezmiş, yusuf aslan ve hüseyin inan hakkında bir şeyler okumak bana hala çok dokunuyor. tabii sadece bu üç isim değil. sinan cemgil, ulaş bardakçı ve taylan özgür ve diğerlerini de öyle.
turgut uyar'ın dizilerinden ismini alan bu kitap mamak askeri cezaevinde erdal öz ile deniz gezmiş ve yusuf aslan'ın konuşmalarını, erdal öz'ün gözlemlerini ve anılarını ve 6 mayıs gecesi yusuf aslan, hüseyin inan ve deniz gezmiş'in rövanşist bir düşünce ile asılarak idam edilmelerini anlatıyor.
aslında bu kitapta yazılan her şeyi daha önce defalarca okudum. ama infaz savcısının söz vermesine rağmen hüseyin inan'ın mektuplarından birini yerine ulaştırmaması ve bu genç adamların öyle vasiyet etmelerine rağmen taylan özgür'ün yanına gömülmemeleri bana hala çok üzücü gelir.
tam da deniz gezmiş'in istediği gibi oldu ve erdal öz bu kitabı yazdı ve biz o gençleri unutmadık.
devamını gör...