günde 14 saat çalışıyorum ekonomi leş gibi

'günde 14 saat çalışıyorum, ekonomi leş gibi' diyen genç: 'şurada araba çarpsın öleyim, niye öldüm demem' dedi. kuryelik yapan bir genç günde 14 saat çalıştığını ve başka bir hayatının olmadığını dile getirdi. ekonominin kötülüğünden bahseden gencin sokak röportajına daha sonra ise ekonomi öven kişiler dahil oldu ve tartışma çıktı... çalışmasak cebe para girmiyor, çalışırsak sosyal hayat kalmıyor diyen genç ekonominin leş gibi olduğunu dile getirdi.


bugün aslında türkiye’de yaşayan herkesin genel sorunu ama kimse anlamak istemiyor. üstüne üstlük birşey desen de böyle kavga çıkıyor. gerçekten yazık ya ulan ülkede gazlı içeceklerden %35 ötv alınıyor. kola içmek lüks oldu ya, bir ülke daha ne kadar kötü olabilir diyorum yeni birşey çıkıyor. gerçekten yazık ya kamera olmasa o genci döverlerdi.

haber

bir sokak röportajına çıkarsam ahdım olsun telefoncu boomer'lardan birini karşıma alıp itin neticesine sokup sokup çıkaracağım. son zamanlarda felaket kuruldum bunlara. çocukların aldığı nefesi bile lüks göreceksin utanmasan, yontma taş devrinden mi fırladın geldin be awk evladı. nasıl bir yokluk eşiği bu? telefon lüksmüş. dumanla mı haberleşelim, posta güvercini mi uçuralım ne istiyorsunuz ne?

hepimizin sesi olmuş gençtir.

sözünü kesen ve boş yapan yobazlara kaskla kafa atsaydı keşke. konuşurken düşünmeme ve üzülmeme sebep oldu.

dış minnak diyecektim ama çocuk bildiğin kurye yahu. şaka bir yana mal mal kendi kendime gülüyorum şu anda. rezil haldeyiz rezil.

geçmiş zamanda evet fakir vardı, zengin yine zengindi ama bir sınırı ya da en azından açıklaması vardı fakat bu iki kesim arasında birde "orta direk" diye tabir edilen grup vardı. yedikleri hiçbir haltı üstlenmeyen, hatalı oldukları söylendiğinde bilimum örgüte mensup olduğunuzu söyleyen, destekçileri ya zır cahil ya da yandaşlıktan yolunu bulmuş kişilerden oluşan, çocuklarının matematiği zayıf olduğu için sıfırlama işlemini doğru yapamadığı, bazılarının çocuklarının ise semirmekten tosuncuk olduğu, torunu oldukları söylemindeki fatih gibi gemilerini karadan yürütemeseler bile açık denizlerde yüzdüren bazı kimseler bu çocukların hayatını kararttı. insanlar temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyor ise şükreder ama azıcık üstüne düşünürse isyan eder hale geldi, gelecek beklentisi kalmadığı gibi kaygısı da yerini bu serzenişlere bıraktı.

araya giren, girmeye çalışan kişiler yukarıda açıklaması yapılan zır cahiller olup, yandaşlıktan kazanıp zevki sefa eyleyenleri görmeyecek, görse idrak edemeyecek kadar zavallı kişiler maalesef.

bir ülkenin ekonomisini burjuvazisi belirler, işçi kesimi değil. aslında devletin sizin verdiğiniz vergiye de ihtiyacı yok. askere çağırıldığınızda askere gidin, normal zamanda da karnınızı doyurun yeterli. ha sen olmazsan yerine başka birini bulur.

bugün türkiye ekonomisinin hollanda ekonomisinden daha kötü olmasının sebebi, global şirketlere dolayısıyla dünya pazarında payı olmayışıdır. japonya sadece playstation ile her yıl amerika'dan milyarlarca dolar sokuyor ülkeye. işte ekonomiye direkt etki edecek olan gelişmeler bunlardır.

türkiye gibi yeraltı kaynaklarından yoksun, gelişmekte olan ülkelere sosyalizm gelmelidir. kurtuluş yolu sosyalizmdir.

gecen instagram'da biseyler izliyorum (gecen dediysem 1 ay once kadsr) kuryeler 9 bin falan kazaniyoruz diyorlardi.
belki istanbul icin gecerlidir sadece bilemedim ama 9 bin fena bi rakam degil ve sadece 12 saat calistiklarini soylediler.

bu izledigim video getir vs gibi firmalarin reklam amacli videolari olabilir ama olmayada bilir. fakat 9 bin bence iyi rakam.

ülkenin özeti cümle.

bir ülkede olabilecek en kötü şey, olup bitenleri hâlâ kraldan çok kralcı biçimde savunanların varlığı. hükümetlerin değişmesi bu yüzden çok fazla şey değiştirmiyor çünkü bu kesim giden hükümetle beraber yok olmuyor ve benzer zihniyeti yeniden başa getirecek potansiyelleri çok yüksek.

bir de medya var. "aman saklayalım, aman üzerini örtelim, aman duyurmayalım..."

bir ülkede en büyük sorumlu siyasi iktidar sanırız ama esas sorumlu, üzerine düşeni yapmayan bu iki grup. bunlar doğru dürüst iş yapıp yeri geldiğinde hesap sormayı bilseydi, iktidarlar da kendine ona göre dikkat eder, kafasına göre koşturmazdı. venezuela neden o durumda da avrupa ülkeleri değil sorusunun cevabı da bu işte: seçmen profili.