harry potter ve felsefe taşı (film)

en iyi ikinci bölümü felsefe taşını defalarca izlemişimdir felsefe taşı evreninde neler yapabildikleri tam olarak bilinmediginden kişinin hayal gücüne kalıyor birçok şey oyüzden daha zengin

kendim bir kere sinema da, iki kere de tv'de serisini izlemiştim ama oğlum sağolsun aralıklarla üç kere de o izledi. artık iyice ezberledim.
yine de bir süre sonra açıp tekrar izleyebiliriz. oğlumun benim sevdiğim filmleri sevip izlemesi ayrı hoşuma gidiyor, garip oluyorum. kim derdi yıllar sonra oğlumla izleyip yorumlaşacağız!

herkes bilse de, adettendir, söyleyeyim: j.k. rowling'in aynı isimle 1997 senesinde yayınlanan kitabının film uyarlamasıdır. 2001 yapımı filmin yönetmeni chris columbus'tur. bu gün yaşadığım şehirde hava kapalıydı (nihayet!). yaşadığım şehir (bkz: adana) olduğu için hala güneşle cebelleşiyorum. halbuki yağmuru severim. her ne ise. dondurma yiyip harry potter izlemek için başka bir nedene ihtiyacım olmadığını fark ettim.

harry'nin, sağ kalan çocuğun, büyüme mücadelesine senelerce tanık olduk. benim çocukluğumdan başlayıp erken ergenliğime dek süren bu macera (kitapları anca çevirip bastılar) çok özeldi. bu seride kendimden çok şey bulmuştum. yalnızlığın ve sevgisizliğin ne demek olduğunu farklı bir yönden biliyordum. öte yandan bir tane bile arkadaşım olmadığı için bu üç çocuğun arkadaşlığı beni inanılmaz etkiliyordu. o yüzden, serinin ilk filmi de, ilk kitabı gibi kalbimde ayrı bir yere sahip, ancak favorim değil.

anne ve babası ölünce teyzesi ve eniştesi ve onların korkunç oğlunun insafına kalan harry'nin günün birinde bir mektup alması ile başlıyor her şey. ne var ki daha içinde ne yazıyor okuyamadan eniştesi elinden kapıveriyor mektubu. harry ne bilsin büyücü dünyasının en önemli isimlerinden biri olduğunu, hem de daha bebekken böyle bir şöhrete kavuştuğunu. hogwarts'ta anahtarlar ve kapılardan sorumlu rubeus hagrid gelip kendisine mektubu elden teslim edene dek ve onu muggle eniştesi- teyzesi ve kuzeni'nden kurtarıp okula varana dek hep içinde "biri bana korkunç bir şaka mı yapıyor?" endişesi taşıyor. filmde çok tanık olmasak da okula başladıktan sonra da "ya kovulursam" korkusuyla cebelleşiyor. yeni yuvasını kaybetme, sevdiklerini kaybetme endişesi seri boyunca harry'nin yakasını bırakmıyor zaten.

adından da anlaşılacağı gibi bu filmde olaylar (bkz: ölümsüzlük iksiri) yapabileceğiniz, her maddeyi altına çevirebileceğiniz felsefe taşının peşine düşüyor ismi yüreklere korku salan kim olduğunu bilirsin sen. bizim üçlü durur mu, durmaz. ip uçlarını birleştire birleştire, kuralları çiğneye çiğneye "taşı yar etmeyiz" diyerek boylarından büyük işlere kalkışıyorlar.

üçlünün dostluklarının temelleri bu filmde atılıyor. karakterleri bu film ile tanıyoruz. harry'nin ilk quidditch maçını ucundan kıyısından bu filmde izliyoruz. dediğim gibi, öteki filmlere kıyasla ben biraz daha çocuk işi (ki gerçekten çocuk kitabı olması düşünülerek başlamıştı seri) ve kıytırık bulsam da bu filmi, benim için pek özel.

8 bölümlük harry potter serisinin ilk serisidir, 2001 yılında yayımlanmış olup chris columbus tarafından yönetilmiştir.
harry'nin hikâyesinin başladığı yerdir.
büyü yapmayı yeni öğrenmektedir ama zaten doğuştan tılsımlı bir çocuk olduğu unutulmamalıdır.
anne ve babasının cinayetinden sağ kalan tek çocuk olduğu için herkes onu alnındaki izden tanır, tek kelime etmese bile onun harry potter olduğunu bilirler.
en yakın arkadaşları hermione ve ron ile dostluklarının başladığı, harry potter olmanın ilk adımlarını attığı filmdir.
evinde yaşadığı akrabalarının onu kendi çocuklarından daha az sevmesi, yemek vermemekle tehdit etmesi fazlasıyla can yakıcı bir detaydır.

bende yeri çok ayrıdır. birinci sınıfta okuma yazmayı ilk öğrenen bendim ve çok kısa sürede öğrenmiştim. sevgili öğretmenim de hediye olarak sinemaya bu filme götürmüştü beni. sinemaya ilk gidişimdi ve büyülenmiştim. bu filmi ne zaman izlesem o güne geri dönüyorum sanki.
21 sene olmuş, vay be.