1.
bir ağustos günü, sıcak hava, boğaz esintisinin bile arındıramadığı bir rahavet. ağaçların gölgesinde, hafifçe sallanan bir salıncakta tenimde gezinen minik damlalar. tüm yaralı yolların sonu burası. huzurlu bir şehirdeyim. belki de dünyanın en umarsız insanları ile arkadaşım. benim can fanusumu sen de gördün sonunda. insanlar böyle değil diyordun. benimkiler böyle. çünkü yılların verdiği şımarıklık ile beraber yalnızca yanındayken mutlu olduğum insanlar ile birlikte olmayı başardım. sen de biliyorsun, tanıştın onlarla. gözümde güzelleştirmiyorum. belki azıcık - bazen biraz daha fazla-güzel yanlarını görüyor olabilirim. sen de öylesin. benim güzel manzaram. şimdi yaraları sarma zamanı. ölenler öldü, bitenler bitti. yeni yolları keşfederken birlikte, gördüğüm hayat güzel. sen ve birçoklarının iddia ettiğinden farklı olarak diyorum ki gerçek nedir? onu algılayış biçimimiz kendi gerçekliğimizi yaratmıyor mu? son ses şarkılar dinleyerek giden bir arabaya bakarken sen saygısızlık görürken ben eğlenceyi görüyorum. yanlış olanımız da yok. o zaman algıladığımız şekilde yaşıyoruz. gördüklerim mi? harika bir manzaram var. sizce de öyle değil mi?
devamını gör...
2.
ab-ı hayat ise görünmeyendedir.
devamını gör...
3.
görünen herkes için sabittir, hayat detaylarda gizlidir
devamını gör...