hepiniz klasik müziği seviyorsunuz işte

diyerek ortalığı karıştırmam gerek..

"herkes klasik müziği sever aslında„

efem şöyleki; ana enstrüman olarak neyi seviyorsan, ona göre dinleme eylemi gerçekleşir*.. bir klasik müzikte sadece keman ön plandaysa, keman sesini çok da sevmeyen biri için o eser onun nazarında "gıy gıy gıy" dedirtir.. halbuki o esnada daha nelerin sesi geliyordur.. üflemeli, vurmalı, başka yaylılar..ki bu bile orkestraya göre ayrılır*.. kimileri için arı vızıltısı..ha yanlış da değil.. arı gibi emek var ortada o ayrı..
sadece arabesk dinleyen biri için (ki onlara hitap eden bir enstrüman çeşitliliği çalan müzikte zaten vardır), çok bilinsin ya da bilinmesin, kullanılan klasik müzik ister reklamlarda kullanılsın, ister filmlerde, mutlaka "aaa ne güzel bir müzik" demişliği vardır..
aslında en kötüsü de budur..çamaşır yumuşatıcısı reklamında "dört mevsim"in ne işi var? kamyon reklamında "türk marşı" nın ne işi var..*
edit: senfonik rock'ı hep müptezellerin toplaşıp toplaşıp ayin yaptığını düşündünüz şimdiye kadar değil mi?
açıklayayım :onlar elçiler*.. klasik müzikle bağ kurmak için kendini feda eden sevgili yiğitlerimiz..soprano'daki başlarını çeker ve kendini zaten feda etmiştir sesiyle..

uzun boylu yapılı dış görünüşü sert olan insanların daha çok sevdiğine inandığım..
ama buna niye böyle inandığımı açıklayamadığım hayran olunası bir müzik türü..