klasik müziği sevdirecek eserler

klasik müziği sıkıcı olduğu için sevmeyen insanlar var. bu kişilere klasik müziği sevdirmeyi kendime görev bildim* ve bildiğim biraz daha hareketli klasik müzikleri paylaşmaya karar verdim.
offenbach-can can(kadınların eteklerini kaldırdığı bir çeşit dans çeşididir ayrıca)

in the hall of the mountain king

ride of the valkyries

9. senfoni

ronda alla turca

hiç dinlememiş olanlar için, daha modern besteleriyle hafızalara kazınan eric satie, klasik müziğe başlangıç için iyi bir adım olabilir.

andre rieu diye bir şef var. onun tüm eserleri. yüzlerce insandan müthiş bir uyum müthiş bir performans çıkartıyor.

wagner vivaldi ve bach ağırlıklı eserleridir.
yeterli gelmezse cengiz kurtoğlu'ndan öteye gidilmemesi tavsiye olunur.

klasik müziğe mesafeli durmamızın asıl sebebi, içinde bizden "notalar" olmamasıdır. bizden notalar da ne? "komalar" "arızalar" bizim kulağımız o sesleri duymak ister. mesela; ömrümüzüüüüünnnn soooon deeeemiiii.... bu kuplenin içinde batı müziğinin hiç kullanmadığı notalar var. bu nağmeyi londra flarmoni orkestrasına çal desen çalamaz. bizim kulağımız "burnu fındık ağzı kahve fincanı"nda ki komalara, arızalara alışıktır.
sonuç: sevebilen sever bilemem, bende arada açar dinlerim ama çok çabuk sıkılırım, hem söz yok hem bizim makamlarımız yok.

erik satie ve andre rieu yazmaya gelmiştim ama yazılmış, ben de bir japon piyanist ile meclise katkı sunayım dedim, buyrun efenim yuhki kuramoto:

adı çok uzun olduğu için yazmadım şuradan dinleyebilirsiniz..

beethoven 9

chopin|nocturne op.9 no.2
chopin|marche funebre
chopin| waltz op.64 no.2
kreisler|liebesleid (arr. rachmaninoff)
çalması daha da zevklidir.

w.a. mozart - requiem lacrimosa

claude debussy - clair de lune

ludovico einaudi - nuvole bianche

yiruma - river flows in you

yann tiersen - comptine d'un autre été: l'après-midi

(bkz: turkish march)

ben film müzikleri dinlerken sevmeye başladım sonra da devam etti ilgim. gerçi daha çocukken pazar günleri trt'nin pazar konserini izlerdim. yani evveliyatı var.

bir de müzik bir zevk işi. şimdi ben sarışın seviyorum diye kim ne diyecek. sarışının adı esmerin tadı falan diyenlere gülüyorum zira sarışınlar da gayet ısırılır yani.

birçok yönden çok tatlı (bkz: nisan ak) isimli hanfininin şefliğini yaptığı bu parça -->
ayrıca yine kendi youtube kanalında klasik müziği tanıtmak için " #herkesiçinklasikmüzik " serisini başlatmış güzel insan.
çok teşekkürler nisan hanım, iyi ki varsınız!

düzeltme: ekleme

duyunca hemen hatırlayacaksınız

klasik müziklerin, hep ortalıkta dolaşan klasik eserlerinden ziyade daha nadide parçalarını arıyorum, bu başlığa arada bir uğrayacağım bakalım.

bach dinleyin derim. müzik kulağını ve farkındalığını da inanılmaz geliştiren kırık bir abimizdi rahmetli.

astor piazzolla - michelangelo ‘70buradan

alexander borodin - in the steppes of central asia

giovanni batista pergolesi - mentre l' erbetta pasce l'agnellaburadan

ernest bloch, suite hébraïque. işe yeni başladığım zaman çalışırken sürekli dinleyip kötü adam olmaya bir lab patlaması uzaklıkta olan deli bilim adamları gibi takılıyordum.

ne biçim gaza getiriyor insanı ama var ya!
hele beyaz önlük içinde.

şöyle dünyaya uzun uzun bakıp bi kimyasal patlamaya bakarsınız lan it herifler diye yaylılarla kendinden geçiyorsun sonra sarı kafalı yüzü pembe pembe parlayan meslektaşın çıkıp:
"die schicht ist vorbei sandman!"
diye bağırıyor ve tüm o karanlık atmosfer içine kaçıyor sönmüş hava balonu gibi. sonra işte üstünü değiştirip kahve hüplete hüplete eve dönüyorsun ağlayarak.

ben içi helyum dolu tatlı bir balonum ve dünya beni gerçeklerle üzecek sivri iğnelerle dolu anasını satayım.

tüm evgeny grinko eserleri.

dvorak, serenade for strings in e major, tempo di valse
thomas, williams-theme from “schindler’s list”
lantsias, to waltz ton mation
mercuzio pianist, charms- theme from w.e.
ilk ikisinde yaylılar baskın, sonuncusu piyano. yaylı seven arkadaşlara özellikle öneririm, yeni başlayanlara da umarım sevdirir. biraz da “ara, bul” yoludur; tahminen klasik(alışılan) eserlerle başlayarak sevemezsiniz.

(bkz: otomatik portakal)'dır. kahramanımız alex'in pikabına koyduğu eserlerleri siz de aynı anda dinleyerek kitabı okursanız, sahnelerin büyüsüne kapılabilirsiniz.*