kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
evin en dengesiz ve çirkefi olan ben' e abimin aldığı bardak. hem tehlikeli gören hem de küçümseyen olayı hediye etti. o yüzden ilk içişte herkese çay servisi yaptıktan sonra benimkiyi mutfakta bırakıp salona bıçakla gelip ciddi ve keskin bakışlarımla üzerine yürümüştüm. girişim "o civciv içime girdi!!! seni doğramayacağım kaç o yüzden." deyince korkudan bardağın içindekini biraz dökerek masaya bırakıp kaçtı. ben de bardağı bıraktım ve masa etrafında dönmeye başladık. "gel buraya pis herif!, civcivden kaçılır mı?" deyip korkunç ve alaylı bakıyordum ama içten kahkaha atıyorum. annemlere "bu manyak ve psikopat kızınızı görün. kurtarın beni, bir şey yapın." diye şikayet edip o da eğleniyordu. annemler bıyık altından gülse de "tamam yeter bırakın dönmeyi, sen de bırak bıçağı."
"oğlunuzun tırsaklığını görün alt tarafı meyve bıçağı almış civciv ruhundan korkuyor." deyip sinsice gülüyorum. ama cidden korkutmak istedim. o yüzden meyve bıçağını bırakıp "tamam yeter." dedim o da rahat nefes aldı ama eşofmanın bel tarafına yemek bıçağı koymuştum bol ceketten belli olmazken ve o oturmuşken üzerine yürüyüp bir anda bıçağı çıkarıp üzerine tuttum onun gözleri şok ve korkuyla açılırken "şehadet getirmene izin versem mi vermesem mi kararsızım." dedim elimde kürdan varmış gibi rahat ve umursamaz bir şekilde. "özür dilersen izin vermeyi düşünüyorum?" dedim sonra bir bacağımı koltuğa uzatıp üzerine eğilerek "uzatmalara oynarsan hakkın ölür ve tabi ki sen de." diye ekledim ve kafamı geri çektim. sanki bıçak değil silah doğrultmuşum gibi iki elini kaldırmış yukarı. ciddi miyim değil miyim diye tepkilerime bakıyor. "sana onu hediye olarak aldırtmak isteyen beynime edeyim asra! kes şunu!" diye sinirle tıslasa da ifadesi şakacıydı. "elimdeki bıçağı algılamayacak kadar mı korktun, kes derken dikkatli ol bence abicikkk(!) her an sözünü dinleyip kesebilirim seni." deyip alaycı ve sinir bozucu davrandım. sonra masaya bıraktım ve kendimi abimin yanına atarken sesli de gülmeye başlamıştım. sonra o da güldü. "çok acımayacak sahnesine kadar dayanamadım." deyince tam kahkaha atarken yüzüme inmek için kaldırdığı kırlenti göremedim. "sabrımı zorlama istersen." cümlesiyle indirdi. ve abartarak cırlamıştım. "burnumdan nefes alamıyorum içeri soktun danaa. gör bak çok acıyacak çookk!" deyip büyük kırlentle üstüne atlatmıştım. ve kendine gelmeden babamın yanına oturmuştum. (: hiçbir şey olmamış gibi babama sokulup sevimli moduma girerken "ben biraz burada kalayım, ölmek için çok tatlı bir civciv olamasam da ruhunu taşıyacak kadar tatlıyım(!)değil mi baba?" dedim bunun yalan olduğunu belli edip içten gülüp bakarken. babam ne desin "umarım bir gün beni de kesmeye çalışmazsın." şaka da olsa gücendim biraz o yüzden "yavru horozlar bitmeden sana sıra gelmez korkma." deyip şirince ama tehditkâr gülerken beni kafamı yasladığım omzundan hafifçe ittirip büyük abime seslenip "bu civcivi alın tavuk olmasını engelleyin." deyince "hayır bunu yapma." gibi yerimde mızmızlanırken bana uzanan elleri savuşturup "imdatt civciv kesecekler!!! cani olan civciv değil horozzz, tavuklarrrr yardım edin!!!" deyip kahkaha atan tavukları görünce panik ve ağlamaklı ruh halinden ciddiye geçip "yavrunun ölümüne sevinen tavuk ve yavru tavuğa hücummmm! hücuma katılmayan haindirrr." deyip anne olanı gıdıklamaya başlamıştım. "gül gül daha çok gül ohh." derken ben de gülüyordum.... ne zaman bardağı görsem ve görsek bir süre gülüyoruz. bu hâllerime alışıklar böyle olmayınca yadırganıyorum. kim deli çözemiyorum. :p
devamını gör...
birkac duble rakidan sonra kahve seansina gectigimiz gunden hikayesi, iste tam buraya dudagin degmisti. masanin tam surasina koymustun o kupayi. bu odada gulmustun dilin yandiktan sonra. neyse boyle bi hikaye yoksa ben de yokum.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
arkadasimin doğum günü hediyesiydi.
devamını gör...
hep kırılmış olan o güzel bardaklar... siyah bir fincanım vardı, üzerinde paris'in simgesi olan kule... altında ise paris'te üretilmiştir ibaresi... sahibiyle konuşmuştuk, çay saatiydi. o söylemişti. ne kadar doğru bilemem elbette. ama porselenin kalitesini o an onaylamıştım. herif öyle özensiz davranıyordu ki içimi sızlatıyordu davranışları. öyle sağa sola fırlatmalar, dibinde çayla bırakmalar falan. hayvan herif yıkamıyordu bile onu, evet fincanı... sözün özü kurtardım o yavrucağı o azmanın elinden. ama aynı hafta düştü. kalbim düşseydi öyle parçalanırdı.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"hikayesi olan kupa bardakları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim